Abone Ol

Porno izlemiyorum zaten bildiğim şeyler

Sadece sosyalist de değil. Üstüne hem aktivist hem hedonist. Hürriyet.com.tr, ‘Nobelli’ eski sevgili Karolin Fişekçi ile ‘grinin elli tonu’nda yazdığı erotik roman ‘İtaatkâr’ vesilesiyle stüdyoda buluştu. 

Porno izlemiyorum zaten bildiğim şeyler

Çekim öncesi uzun yazışmalar, konuşmalar sonrası ilk izlenim şu: Erotik roman yazarlığına soyunan Karolin Fişekçi işi ciddiye almış. Çekime kendi kırbacını getirmeyi teklif edecek kadar. Düşüyoruz notu: “Yaz, kırbacını kendisi getirecek.” Neticede o kırbaç gelemiyor, evde unutuluyor ama çekim ürünleriyle gelen ağız topları, göz maskeleri, deri büstiyerler Karolin’in provokatif çekiminde fazlasıyla iş görüyor.

İki poz arası ‘Kölelik 101’ notları dağıtıyor cömertçe, o meşhur ilk hareketi gösteriyor uygulamalı: “Erkek diz çökecek, köpek gibi duracak. Kadın da tasmayı bağlayıp topuğunu erkeğin sırtına saplayacak.”
Söyleşi öncesi bir ‘Muhteşem Yüzyıl’ jeneriği geçiyor ekrandan, kitabın eski sevgiliyle ilintilenmesine mahal vermeden: “Bu romandaki karakterler ve olaylar hayal ürünüdür.” Kölelik meselesineyse “Baştan beri meraklıydım. Çok da okurdum erotik romanları...” lafıyla başlıyor.

Daha 18’inde 600 küsur sayfalık erotik edebiyat tarihini okumuş, hatmetmiş. İtaatkâr’ın ortaya çıkışı da şöyle: “Yayınevi Grinin Elli Tonu’ndan da etkilenerek böyle bir şey basmak istemiş, ‘Bunu da yazsa yazsa en iyi Karolin yazar’ demişler sağ olsunlar.” Twitter’daki takipçileriyle yazışmalarını okuyan, yayıncının düz mantığını gayet net anlar.
Kitapta da yer alan birtakım ‘Kölen olayım’ mektupları yazarın kendisine ait zira. Fakat ‘Karolin’in Elli Tonu’ başlıklarına şimdiden itirazı var: “O kitaba şöyle bir baktım. Bazı yerlerini çok saçma buldum. 25 yaşında bakire kızın ilk birlikte olduğu erkek böyle bir adam çıkıyor. Kimi kandırıyorsunuz Allah aşkına?” İki kitabı, iki yazarı yan yan koydukça muhabbet iyice açılıyor: “O kadın yazarken porno filmler izleyip durmuş sanırım. Benim yazmak için porno izlememe gerek kalmadı. Zaten bildiğim şeyler. Öbür türlüsü çok yüzeysel olurdu.”