Abone Ol

Özge Özder: Artık sıradan rollerde oynamam

Hayvan haklarının en güçlü savunucusu Özge Özder, bu kez sıra dışı bir rolle tiyatro sahnesinde, Soytarı Feste'yi canlandırıyor. Özder, kendisiyle ilgili bilinmeyenleri Vatan'dan Melis Güvenç'e anlattı.

Özge Özder: Artık sıradan rollerde oynamam

Özge Özder GALERİ

Bu sezon dizilerde neden yoksunuz?

11 sene hiç durmaksızın dizi yaptım. İlk defa geçen sezon dinlenmeyi seçtim. Bazen kendi içinize yönelmek istediğiniz zamanlar oluyor. Ama artık setleri özledim. Bugün yarın imza atacağım bir dizi projem var.

Gelen rol teklifleri nasıl?

Komedi de, dram da geliyor, bu çok sevindirici ve artık genel geçer, sıradan bir rol oynamayacağımı biliyorlar. Biraz daha yapabilirliği yüksek, zor ve radikal roller istediğimi biliyorlar. Evlere temizliğe giden bir kadın rolü, zengin ve çocuğu için savaşan bir kadın rolü ya da bir rock şarkıcısı rolleri de geldi. Diziye sadece para kazanmak olarak bakmıyorum. Kendimin en iyisi olmak için uğraşıyorum. Renkli olmayı seviyorum. Fiziğimden dolayı ilk bakışta dişi kadın rolleri yakıştırılır ama bunu kırmayı başardım.

12’nci Gece'de oynadığınız soytarı Feste'yi de bu yüzden mi seçtiniz?

Feste benim için çok heyecan verici, müthiş bir tecrübe, büyük bir haz. Her rolde süslenip, dişiliği ön plana çıkarmak çok sıkıcı. Shakespeare dönemindeki soytarılar krallarına en sert sözleri söyleyerek onları korkusuzca eleştiren, tek adam olduğu için Kral'ın bile saygı duyduğu dokunulmaz karakterler. Bu dönemde bir soytarı oynamak gurur verici

Her rolde süslenip, dişiliği ön plana çıkarmak çok sıkıcı. Renkli olmayı seviyorum

12’nci Gece'yi i nasıl anlatırsınız?

Oyunu izlemeye gelenler klasik, kasvetli bir Shakespeare oyunu düşüncesiyle gelirse çok yanılır. Şu an kapalı gişe oynuyoruz. Misafirlerime yer bulamıyorum. Yönetmeni, dekoru, kostümleri, müzikleri ve oyuncularıyla renkli ve dört dörtlük, ciddiye alınarak çalışılan bir oyun. Ortalamanın üzerinde bir oyun sunuyoruz.

Şehir tiyatrolarının kasvetli havasının dağıldığını düşünüyor musunuz?

Erhan Yazıcıoğlu'nun genel sanat yönetmeni olmasıyla yaptığı en doğru şey, genç kafalardan oluşan bir ekip ve beyin takımı kurmasıydı. Bu takımı kurmasını mütevazı bir yaklaşım ve bir işaret olarak gördüm. Çünkü her ego "Gelin çocuklar her şeyi beraber yapalım" demeye yanaşmaz. Tek adam olmayı isteyebilirdi. Onun bu yaklaşımıyla tiyatroda herkesin bakış açısı değişti ve insanlar ekip ruhunu tekrar hissetti. Bu işimize de yansıdı. Müthiş bir sezon geçirdik.

Hayvanlar Tanrı'nın dilsiz çocukları

Hayvanların elçisi oldunuz...

Gidişattan memnun değilsem oturup söylenmek yerine değiştirmeye çalışırım bu her konuda böyle. Bana Göz Kulak Ol Derneği'ni kurma sürecimizde böyle gelişti. Elimizdeki joker ünlü olmak. Basının ve ünlü olmanın gücünü iyi şeyler için kullanmak ve güç birliği fikriyle yola çıktım. Özellikle hayvanlara elçi olmamın sebebi ise onların seslerini çıkartamıyor olmaları. Onlar Tanrı 'nın dilsiz çocukları ve biz konuşmazsak hiçbir şansları yok. Kendi ırkımla hayvanlar için mücadele ediyorum.


Adanmışlığınız hayvanlara mı?

Dünyaya gelme hikayem biraz da onların sesi olmam içindi herhalde. Hayvanlar dünya üzerindeki en günahsız varlıklar. Çocuklara ve hayvanlara karşı özel bir zaafım var. Hayvanlarda büyümeyen birer çocuk. Onlara yapılan kötülükler benliğimde sarsıntı yaratıyor. Bu adanmışlık ondan.

VATAN