Abone Ol

Oğuzhan Asiltürk'ten Partisine: Bana İtaat Sözü Verdiniz

Asiltürk’ün yazısının en kritik bölümü ise, tabanına “itaat” mesajı verdiği kısım oldu...

Asiltürk'ten Partisine: Bana İtaat Sözü Verdiniz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ocak ayında Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve Millî Görüş Vakfı Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ü evinde ziyaret etmişti. Ziyaretin ardından Saadet Partisi’nde tartışmalar başlamış, Erdoğan’ın hamlesinin partiyi Cumhur İttifakı’na dahil etme çabası olarak değerlendirilmişti.

Asiltürk’ün de Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’nda yer almasına yönelik düşünceleri olduğu kulislere yansımıştı.

Saadet Partisi’nde tartışmalara devam ederken, geçen haftalarda Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) giderken Asiltürk’ü de davet etmişti.

ASİLTÜRK’TEN KRİTİK “İTAAT” ÇIKIŞI

Erdoğan ve Asiltürk arasındaki gelişmeler devam ederken, Asiltürk, Milli Görüş’ün yayın organı Milli Gazete’de bir yazı kaleme aldı.

Yazıda, parti içine mesajlar yer aldı.

Asiltürk’ün yazısının en kritik bölümü ise, tabanına “itaat” mesajı verdiği kısım oldu:

“Millî Görüş Toplulumunun hizmetini yüklenme görevi, Erbakan Hoca’mızdan sonra bana, teklif edildiğinde, bu görevi bir şartla kabul edeceğimi söyledim:

‘Sizden inançlarımıza uygun bir şey yapmanızı istersem, itaat edeceğinize söz veriyor musunuz’, dedim.

Bu talebime yanıt olarak, o toplantıya katılanların tamamı ‘evet, sen bizden zâten yapmak zorunda olduğumuz şeyi istiyorsun, kabul ediyoruz’ dediler.

Erbakan Hoca’mız, önemli toplantılara Genel İdâre Kurulu’yla birlikte bütün Millî Görüş teşkilatlarını da çağırırdı. Aynı şekilde o toplantıya, Genel İdare Kurulunun yanında, Erbakan Hoca’mızdan sonra Partide şu anda görev yapmakta olan bir çok arkadaşımızla birlikte parti teşkilatlarımızda görev yapan birçok arkadaşımız da katıldı.

Erbakan Hoca’mızın yasaklı olduğu dönemlerde bir arkadaşımız Genel Başkan olarak görevlendirilirdi. Genel Başkan olarak görevlendirilen kişi, dâvânın başında bulunan Erbakan Hoca’mızdan habersiz hiçbir şey yapmazdı. Kendi görüşüne göre hareket etmezdi.

Eğer Millî Görüş’ün bu mükemmel düzeni bozulursa Millî Görüş önce diğer partilerden biri olur, sonra da hiç olur. Erbakan Hoca’mız bu uyarıyı sık sık yapardı.”

“GENEL BAŞKAN OLARAK GÖREVLENDİRİLEN KİŞİ KENDİ GÖRÜŞÜNE GÖRE HAREKET ETMEZDİ”

Oğuzhan Asiltürk’ün yazısı şöyle:

“En önde dalgalanan bayrağımız da ahlâkî ve mânevî değerlerimizdir. Bunu unutamayız.

Bu gerçeklerin ışığında Millî Görüşçülerin, başta siyâsi çalışmalar olmak üzere, bütün hayatları boyunca, ahlâki ve mânevi değerlere, önem ve öncelik vermeleri gerekir.

Rabbimizin bize yardım etmesi bizim, öncelikle ahlâki ve mânevi değerlere, yâni Allah’ın bizi dâvet ettiği yola, toplumu dâvet etmemize bağlıdır.

Saadet Partisi’ni, diğer partilerden ayıran en önemli vasfı, Millî Görüş inancına bağlı kalması, ahlâki ve mânevi değerlere bağlılığını ön planda tutmasıdır.

Buna dikkat etmezsek, Erbakan Hoca’mızın ifâdesiyle önce diğer partilerden biri gibi olur, sonra da yok oluruz.

Bismillahirrahmânirrahîm.

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a, zâtının yüceliği ve saltanatının azametine uygun hamdle, hamd ediyorum. Verdiği bütün nîmetlere, sonsuz şükürler ediyorum. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e a.s. ehli beytine, ashâbına da salât ve selam ediyorum.

Değerli kardeşlerim, kişi ve toplumlar, İslam devlet düzeninin uygulandığı yerlerde yaşarlarsa, inançlarına uygun bir şekilde yaşayabilirler. İslam devlet düzeninin uygulanmadığı, İslamın yasak da olmadığı yerlerde yaşayanların, hayatlarını inançlarına uygun şekilde düzenlemeleri gerekir. Erbakan Hoca’mız Millî Görüş’ü bu ihtiyacı karşılayacak şekilde kurdu.

Millî Görüş inancına göre, bir toplumun başındaki yönetici vefat ederse, yerine o görevi yüklenecek yeni bir yönetici seçilir. Bunun en önemli örneği, Peygamberimiz a.s.’dan sonra Hz. Ebû Bekir (r.a.)’ın seçilmesidir.

Millî Görüş Toplulumunun hizmetini yüklenme görevi, Erbakan Hoca’mızdan sonra bana, teklif edildiğinde, bu görevi bir şartla kabul edeceğimi söyledim:

“Sizden inançlarımıza uygun bir şey yapmanızı istersem, itaat edeceğinize söz veriyor musunuz”, dedim.

Bu talebime yanıt olarak, o toplantıya katılanların tamamı “evet, sen bizden zâten yapmak zorunda olduğumuz şeyi istiyorsun, kabul ediyoruz” dediler.

Erbakan Hoca’mız, önemli toplantılara Genel İdâre Kurulu’yla birlikte bütün Millî Görüş teşkilatlarını da çağırırdı. Aynı şekilde o toplantıya, Genel İdare Kurulunun yanında, Erbakan Hoca’mızdan sonra Partide şu anda görev yapmakta olan bir çok arkadaşımızla birlikte parti teşkilatlarımızda görev yapan birçok arkadaşımız da katıldı.

Erbakan Hoca’mızın yasaklı olduğu dönemlerde bir arkadaşımız Genel Başkan olarak görevlendirilirdi. Genel Başkan olarak görevlendirilen kişi, dâvânın başında bulunan Erbakan Hoca’mızdan habersiz hiçbir şey yapmazdı. Kendi görüşüne göre hareket etmezdi.

Eğer Millî Görüş’ün bu mükemmel düzeni bozulursa Millî Görüş önce diğer partilerden biri olur, sonra da hiç olur. Erbakan Hoca’mız bu uyarıyı sık sık yapardı.

Biz Allah’a inanan bir topluluğuz. İnancımıza uygun şekilde yaşamak istiyoruz. Bizi değerli kılan, yarım asırdır, inandığımız temel esaslara bağlı kalmamızdır. En önde dalgalanan bayrağımız da ahlâkî ve mânevî değerlerimizdir. Bunu unutamayız.

Bu gerçeklerin ışığında Millî Görüşçülerin, başta siyâsi çalışmalar olmak üzere, bütün hayatları boyunca, ahlâki ve mânevi değerlere, önem ve öncelik vermeleri gerekir.

Millî Görüşçülere, yapacakları işlerde yol gösteren, ışık tutan Nahl sûresi, 125. âyeti’ni hatırlatıyorum:

“Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.”

Millî Görüşçüler öncelikle birlikte yaşadıkları toplumu bu âyetin çağırdığı yola, hak ve adalete çağırırlar. Söyleyeceklerime dikkatinizi çekiyorum. Rabbimizin bize yardım etmesi bizim, öncelikle ahlâki ve mânevi değerlere, yâni Allah’ın bizi dâvet ettiği yola, toplumu dâvet etmemize bağlıdır.

Bunu ihmal edersek; siyasî çalışmalarımızda ağırlıklı olarak, insanların dünya hayatında ihtiyaçları olan şeylere yönelik konuşmalar yaparsak, inancımızın bize emrettiğini eksik yapmış oluruz.

Elbette toplumun maddî ihtiyaçlarını da dikkate alacağız. Ancak bunu yaparken, sâdece toplumun maddi ihtiyaçlarını önemsiyor gibi bir görüntü vermememiz gerekir. Buna dikkat etmezsek ahlakî ve mânevi değerleri savunduğumuz için bizi destekleyenler bizden uzaklaşırlar. Son kamuoyu araştırmalarında desteğimizin düşük çıkmasının sebebi budur.

Saadet Partisi’ni, diğer partilerden ayıran en önemli vasfı, Millî Görüş inancına bağlı kalması, ahlâki ve mânevi değerlere bağlılığını ön planda tutmasıdır.

Buna dikkat etmezsek, Erbakan Hoca’mızın ifâdesiyle önce diğer partilerden biri gibi olur, sonra da yok oluruz. Şunu unutmamalıyız: Bize oy verecek olanlar, maddî imkânlar elde etmek için bize yaklaşanlar değil, inancımıza saygılı olanlardır.

Bir siyasi partinin başarılı olması, inandığı gerçeklere hizmet etmesiyle mümkün olur. Biz toplumun ahlaki ve manevi değerlere bağlılığı arttıkça huzur içinde yaşayacağına inanıyoruz. Bundan dolayı Saadet Partisi’nin öncelikli hedefi, toplumu ahlâki ve mânevi değerlere çağırmak olmalıdır.

Allah’ın yardımına layık olmanın yolunu gösteren, Millî Görüşçülere şevk ve azim veren âyetlerle sözlerimi tamamlıyorum.

1. Âyet: Kim Allah’a güvenirse Allah ona yeter.

2. Âyet, Zafer Allah’tandır ve zafer yakındır.

3. Âyet, Eğer inanıyorsanız üstün gelecek olan sizsiniz.

4. Âyet, Âkıbet (sonuç) muttakilerindir.       (Allah’tan sakınanlarındır.)

Allah c.c. yardımcımız olsun. Allah’a emânet olun.”