Abone Ol

Obama'dan Erdoğan'a: Suriye'de güvenli bölge kurun ama YPG ile savaşmayın

Aslı Aydıntaşbaş, ABD'nin başkenti Washington'daki yetkililerin “IŞİD’le mücadelede YPG güçleri, ne kadar cesur olurlarsa olsunlar, bir NATO gücünün yerini tutamaz” dediğini belirtti.

Obama'dan Erdoğan'a: YPG ile savaşmayın

Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş, ABD'nin başkenti Washington'daki yetkililerin “IŞİD’le mücadelede YPG güçleri, ne kadar cesur olurlarsa olsunlar, bir NATO gücünün yerini tutamaz” dediğini belirtti. Aydıntaşbaş'ın ABD kulislerinden aktardığına göre, ABD Başkanı Barack Obama yönetimi CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan'a Suriye'yle ilgili olarak "Güvenli bölgeyi kurun, YPG ile savaşmayın" teklifinde bulundu. ABD'li yetkilinin, “Türkiye Suriye’de kendi istediği gibi bir güvenli bölge kursun. Ama Kürtlerle savaşmayın. Biz YPG’nin bundan sonra toprak almayacağını ve mevcut iki kantonu birleştirmeyeceğinin garantisini verelim. Siz de YPG’nin varlığını kabul edin" dediği ileri sürüldü.

Aslı Aydıntaşbaş'ın Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (2 Ekim 2016) nüshasında yayımlanan 'ABD'den kritik Suriye teklifi'başlıklı yazısı şöyle:

Özlemişim bu şehirde sonbaharı. Obama yönetiminin son günlerinde yolum Washington’a düştü. Bir yerde konuşma yapmaya davetliydim. Böylelikle hem sonbaharın ilk yaprakları, hem de Obama yönetiminin son demlerinde yaşanan Türkiye tartışmasını yakından izleme fırsatım oldu. Bakın, gördüklerim, duyduklarım, bana aktarılanlar...

1- Washington PYD’den uzaklaşıyor: Uzunca bir süredir Amerikan hükümeti içinde bir tartışma var. Kabaca anlatmak gerekirse, bu Türkiyeciler ve Kürtçüler arasında ciddi bir görüş ayrılığı. Bir grup, YPG ve Suriye’deki kazanımlarından çok memnun. Bu grubun içinde Pentagon’un bir kanadı ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nda bazı önemli isimler var. PYD ve YPG ile ittifakı devam ettirmek istiyor. ABD Dışişleri’ndeki bir başka grup ise, ABD’nin IŞİD karşıtı politikasının fazla “Kürt odaklı” hale geldiğini ve IŞİD karşıtı mücadelenin ağırlıklı olarak Türkiye ile götürülmesi gerektiğini savunuyor. İbre bu iki grup arasında gidip geliyor. Washington’u son ziyaretimde Kürtler yükselişteydi. Ancak Türkiye’nin Cerablus’a girmesi bütün denklemi değiştirmiş. Obama yönetimi, önümüzdeki Musul ve Rakka operasyonunda Türkiye’nin de katkısını istiyor. İbre, Türkiyecilerden yana dönmüş. Kürtler de Türkler de buna hazırlıklı olmalı. Önümüzdeki süreçte Washington YPG’ye olan “bağımlılığını” azaltma siyaseti güdecek.


2- Erdoğan’a büyük teklif: Obama yönetiminin Tayyip Erdoğan’dan çok hazzettiğini söylemek zor. Sık sık Erdoğan’a yönelik nahoş ifadeler duyuyorsunuz özel sohbetlerde. Ama bu Erdoğan’ın Türkiye’yi yönettiği gerçeğini değiştirmiyor. Bu yüzden Amerikalılar artık net bir biçimde “Erdoğan’la iş yapmaya” kararlılar. “IŞİD’le mücadelede YPG güçleri, ne kadar cesur olurlarsa olsunlar, bir NATO gücünün yerini tutamaz” cümlesini duydum. Ancak ABD bir anda Kürtleri “satacak” da değil. Suriye’de olası bir Türk- Kürt savaşı da istemiyor. Bu yüzden yakın zaman önce üst düzey bazı Amerikalı yetkililer Erdoğan’a çok önemli bir teklifte bulundu. Gelin buna “Büyük Takas” diyelim. Washington’un Erdoğan’a önerisi şöyle: “Türkiye Suriye’de kendi istediği gibi bir güvenli bölge kursun. Biz de her türlü desteği verelim. Ama Kürtlerle savaşmayın. Biz YPG’nin bundan sonra toprak almayacağını ve mevcut iki kantonu birleştirmeyeceğinin garantisini verelim. Siz de YPG’nin varlığını kabul edin.” Aslına bakarsanız bu çok müthiş ve akıllıca bir teklif. Hem Türkiye hem de YPG’yi hafif buruk bırakacak bir teklif. İkisinin de hazmetmesi ve kabullenmesi zor olan unsurlar var. Bu yüzden de makul bir çözüm olabilir.

3- Türkiye’deki hak ihlallerini görmezden gelme: Amerikalılar Türkiye’de ne olup bittiğini ve demokratik ihlallerin aldığı vahim boyutu bal gibi biliyor. Ancak edindiğim izlenimim, şu anda IŞİD’le mücadele ve Erdoğan’la iş tutabilmek adına nispeten sessiz kalıyorlar. Şöyle bir formül bulmuşlar: Sorulduğunda ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü insan hakları ihlallerini eleştiriyor. Ama bu eleştiriler, sözcülerin açıklamalarında ya da Dışişleri yıllık insan hakları raporlarında kalıyor. İkili ilişkilerde öncelikli bir gündem maddesi olmuyor. İkili ilişkiler alışveriş üzerine. Orada insan hakları ihlalleri yok. Aynı şekilde Suriye’deki Kürt meselesine odaklanırken Türkiye’deki Kürt meselesini de görmezden geliyorlar. Gördüğüm, bu politika Obama yönetiminin kalan döneminde devam edecek.