Abone Ol

Nurettin Veren: Humeyni, FETÖ’den bin kat daha şerefli ve vatanperverdi

Bir dönem Gülen liderliğini yaptığı cemaatin önde gelen isimlerinden olan Akit yazarı Nurettin Veren, İran Şahı Rıza Pehlevi’nin devrilişi ardından Fransa'daki sürgünden İran'a dönen Ayetullah Humeyni’nin Gülen'den daha şerefli olduğunu söyledi.

Humeyni, FETÖ’den bin kat daha şerefli ve vatanperverdi

Bir dönem Fethullah Gülen liderliğini yaptığı cemaatin önde gelen isimlerinden olan Yeni Akit yazarı Nurettin Veren, İran Şahı Rıza Pehlevi’nin devrilişi ardından Fransa'daki sürgünden İran'a dönen Ayetullah Humeyni’nin Fethullah Gülen'den daha şerefli olduğunu söyledi. Veren, "Humeyni, FETÖ’den bin kat daha şerefli ve vatanperverdi" ifadesini kullandı.

Akit'te Nurettin Veren'in "Humeyni, FETÖ’den bin kat daha şerefli ve vatanperverdi" başlığıyla (3 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

1979 yılında Humeyni’nin Paris’ten, Tahran’a elini kolunu sallayarak gelip, Şah Rıza Pehlevi’nin laik sistemini değiştirmesini bütün dünya hayret ve dehşetle gördüğünde, FETÖ’nün kendisine ben de sormuştum.

Türkiye’de de böyle bir değişiklik hayaliniz var mı?

Cevabı aynen şu şekilde olmuştu: Elini havada boşlukta sallayarak bana şunu anlatmaya çalıştı. Humeyni’nin hareketi 3. sınıf bir harekettir; bizim yapacağımız değişim ise, hava gibi, sis gibi, buhar gibi, hiçbir şeye elleri dokunmayacak, hissedilmeden meydana gelecek bir değişim olacaktır.


Bununla neyi ifade etmek istediğini, 1979 yılında tasavvur edebilmek tabii ki mümkün değildi. Aradan geçen yıllar sonra, FETÖ yapılanmasının bütün kamu kuruluşlarındaki, kılcal damarlara kadar yetişen elemanları yerleştirip, kendine bağımlı bir örgüt haline getirmesi ortaya çıkınca, herkes anladı ki bu hayalet yapı, işte bu şekliyle hava gibi, sis gibi, hissedilmeden her tarafa sirayet etmiş ve sinmişti.

Dünkü Akit gazetesinde aile boyu ByLock kullandığı ortaya çıkan, bütün duruşmalarda örgütle hiçbir irtibatı olmadığını iddia eden yüzsüz, yalancı örgütün profesyonel elemanı Anadolu Atayün, karısı Birsel Atayün, çocukları ve yeğenleri 2231 defa ByLock ile mesajlaştığı, 600 şifreli e-posta alıp gönderdikleri halde elde edilen bilgilerle, 22 Mayıs 2015 tarihine kadar, ByLock kullanmaya devam ettiği, uygulama üzerinden 600 şifreli e-posta alıp, gönderdiği kesinlikle tespit edilmiştir.

Bugünkü hukuk sistemine göre, suçun sadece sahibi sorumludur, akrabaları,eşi, dostu, yakınları, bu suçtan sorumlu tutulamaz şeklindeki genel hukuk hükümleri böyle olsa da, FETÖ hayalet yapılanmasının çalışma sistemini bilmeyen, savcılar, yargıçlar, emniyet birimleri, psikolojik ve sosyolojik açıdan FETÖ yapılanmasının kendisine mahsus özel karakteristik davranışlarını bilmeden, onlarla mücadele edemez.

Atayün ve o seviyedeki hakim, savcı, subay ve polis müdürlerinin hepsi, FETÖ’nün kontrolünde evlilik yaparlar, çocuklarıyla dahi özel zimmetlenmiş FETÖ hocaları tarafından meşgul olunur. Bunlar bir nevi narkozlama ve yakın takip sisteminin devamını sağlarlar. Onların çocukları, torunları bile, bu şekli ile örgüt tarafından, belli hedeflere yönlendirilir, evlenmeleri, okumaları ve görev almaları, belli zimmetlenmiş mollalar tarafından takip edilir.

Bu şekliyle düşünülürse, elde edilen bir FETÖ’cü elemanın akrabalarının, yakın çalışma arkadaşlarının takibe alınması, fiziki ve dinleme takipleri ile kontrol altında tutulması lazımdır.

İşte burada tutuksuz yargılanma şeklinde salınıp, yakınlarını da hiç suçu yokmuş gibi kabul etmek, normal hukuk sistemine göre uygun görülse de, bu davranış şekli istisnai bir durum olarak, FETÖ için geçerli olmadığı düşünülmelidir.

Çünkü FETÖ ile iltisaklı olmayan bu seviyede üst düzey bir yönetici yoktur. Hepsi aynı ruh haleti içerisinde eğitim almış, yetiştirilmiş, FETÖ ile birebir irtibatlı halde yaşamak mecburiyetindedirler.

Ben kendi kitaplarımda ve canlı TV yayınlarımda, 30 yıllık ailemin ve beni terk eden 6 çocuğumun FETÖ’nün talimatıyla ve maddi desteği ile, beyinlerini narkozlayarak, hain eşimin beni nasıl arkadan hançerlediğini detaylı bir şekilde anlatmıştım.

Bu hikâyenin aynısı, bütün örgüt elemanları için geçerlidir. İtaatsizlik yapan, başkaldıran, her örgüt elemanı, bu ve buna benzer şekilde cezalandırılır. Detaylarına bakarsanız, buna benzer pek çok hikâye olduğunu görürsünüz.

Bu örgüt içerisinde, anasıyla, babasıyla, oğluyla, torunuyla, damadıyla, amcasıyla, dayısıyla, hepsi FETÖ’nün talimatlarıyla yaşar, FETÖ’nün emrine amade olarak hareket ederler.

İşte bu esrarengiz hayalet yapının, bütün stratejik ve psikolojik çalışma sistemlerini, mücadele edecek olan emniyet, hakim, savcı ve devlet idarecilerinin, bilmesi düşmanın stratejisini tam manası ile anlaması lazım gelir ki; FETÖ’ye karşı yetişmiş olan elemanlar, bu hususta mücadeleye hazırlansın. Akademik seviyede, dışişlerinde, Maarif Vakfında, üniversitelerde, hazırlanmış FETÖ’ye karşı mücadele elemanlarının yetiştirilmiş olması gerekir.

Bu işin eğitim ayağı, stratejik karargah kerkezinde mücadele elemanları, özel harekatçılar gibi, FETÖ’ye karşı özel harekatçıların hazırlanması ile mümkündür.

Antalya’da ByLock deşifre olduktan sonra, Zeki Yaşar’a ait 43 sayfalık ByLock mesaj dökümleri, örgütün özellikle 17/25 Aralık sürecinden sonra, herhangi bir delil bırakılmamasına yönelik önlemlerini ortaya koyduğu, örgüt üyelerine 29 Aralık 2015’te gönderilen mesajda, gizliliğin önemine işaret ediliyor.

Telefonlarda konuşmak için KAKAO, mesajlaşma içinde TURKUAZ gibi kriptolu haberleşme programlarının kullanılması yönünde yapılan uyarıda, bu programlar dışında hiçbir programın kullanılmaması isteniyor. Hatta temizlik haftası olduğu vurgulanarak, herkesin en az 5 esnaf ve iş yerini taraması, 5 talebe evinin panik oluşturmadan aranması isteniyor.

FETÖ’nün 1970’li ve 80’li yıllarda, baskıcı vesayet sistemlerine karşı, tedbiri anlatırken şöyle bir tabiri vardı: Hizmet etmek namaz kılmak gibi düşünülürse, tedbir o namazın abdestidir.