Abone Ol

Mustafa Önsel: FETÖ ağır yara aldı, ama ölmedi! Suikastlere hazır olun

“Ağacın Kurdu, Fetullah’ın Askerleri” kitabının yazarı emekli Albay Mustafa Önsel, Odatv sitesindeki yazısında TSK'daki Fetö yapılanmasıyla ilgili çarpıcı bilgiler aktardı. Önsel "tehlike geçmedi" diyor..

FETÖ ağır yara aldı, ama ölmedi! Suikastler, iç savaş..

Aşil, tanrıça Thetis ile ölümlü Phatya kralı Peleus’un evliliğinden dünyaya gelmiştir. Tanrıça Thetis oğlunu ölümsüz kılmak için onu ölümsüzlük nehri Styx’de yıkar. Ancak Thetis’in elini bu nehire sokması yasaktır. Bu nedenle Thetis, oğlunu, topuğundan tutarak yıkar. Haliyle Aşil’in topuğuna ölümsüzlük suyu değmez…

Aşil topuğundan vurulmadığı sürece ölümsüzlük kazanır. Büyüyen Aşil dünyanın en büyük savaşçısı olmuş, Truvalı kahraman savaşçı Hektor’u öldürmüştür. Ama daha sonra Truva prensi Paris’in attığı okla topuğundan vurulur. Aldığı yara sonucu ölür.

Bu Helenistik hikâyeyi neden anlattığımı hemen izah edeyim…

Özellikle ODATV okuyucuları bilirler ki, bir yıla yakın süredir FETÖ’nün TSK’lerdeki yapılanmasının çok ciddi boyutlarda olduğunu, bu yapıya karşı ivedilikle operasyon yapılması gerektiğini ifade etmeye çalıştım.

Hatta bunların bir darbe hazırlığı içerisinde olduklarını düşündüğümü belirten yazılar kaleme aldım.

Bunlardan birini ta 8 Şubat 2016’da “Cemaatçi cunta darbeye mi hazırlanıyor?” başlığı ile bir makale yazmıştım. Makalede, kulağıma gelen “TSK’da çok etkiniz”, “Generallerin çoğu bizden”, “Generaller hocaefendiye haber göndermişler, ‘istediğin anda darbe yapabilecek güçteyiz’ demişler” vb duyduklarımla; Fetullah Gülen’in o günlerde Herkül org. İsimli sitede “cennetin kılıçların gölgesinde olduğunu, savaş halinde kılıcın hakkını vermek gerektiğini” yazdığını, Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç’ın, “zorbalar kılıç kullanır da mazlumların kılıç kullanma hakları yok mu?” söylemine yer vermiştim.


Elbette “Ağacın Kurdu, Fetullah’ın Askerleri” isimli kitapta ele aldığım Faruk Mercan’ın atmış olduğu twitler, yine Zaman yazarlarından Mümtaz’er Türköne’nin darbe çağrıştıran 19 Mart 2015 tarihli “Devr-i Sabık Yaklaşırken” isimli yazısını da unutmayalım.

Geçtiğimiz aylarda halen cezaevinde tutuklu bulunan ve Ergenekon ve Balyoz davalarında etkin rol alan FETÖ’cü polis şefi Yurt Atayün adına açılan bir internet hesapta yazılanlar da manidardır; “Sizin en büyük hatanız, Hocaefendiyi sıradan bir hoca, cemaatini de sıradan cami cemaati sanmanız oldu. Geçmiş olsun!” Sanki başarılı bir darbe sonrası yazılmış gibi değil mi?

Balyoz Davasının mahkeme başkanı sözde hâkim Ömer Diken Ocak 2016’da Uşak Emniyetinden bir kısım polisi şöyle tehdit ediyordu; “Bakın yaptığınız işlemlere dikkat edin. Bu sistem 6 ay bilemediniz en geç bir yıl içinde değişecek. Bundan emin olun. Yanlış yaparsanız çok kötü hesap verirsiniz.”

Bu arada bazı kaynaklardan Kasım ayında darbe olacak fısıltıları yayılıyordu. Ben bir hazırlık olduğunu düşünüyor ama neden Kasım ayı diye sorguluyor, bunun bir aldatmaca olabileceğini ya bunun öncesinde bir girişimde bulunacaklarını ya da militanlarına moral vermek adına böyle bir fısıltı yaydıkları ihtimali aklıma geliyordu.

Böylesi bir darbe girişimine, ancak TSK’daki yapılanmalarına karşı ciddi bir operasyon yapılacağını hissederlerse başvuracaklarını görüyordum. Diğer kurumlarda ne kadar tasfiye edilirlerse edilsinler TSK’daki yapılarını korudukları sürece kendilerini emniyette görüyorlardı.

TSK’daki yapıları FETÖ için “Aşil’in Topuğu”uydu. Oranın vurulmaması gerekiyordu…

***

Bu arada Haziran ayı başında darbeyi Kasım ayından öne çektikleriyle ilgili ham bilgiler geliyordu. Ama başka hiçbir ayrıntı yoktu.

Darbe için Hulusi Akar’ı yanlarına almalarının önemli olduğunu düşünüyordum. O zamana kadar Hulusi Akar’ın onlara yakın olduğunu değerlendiriyordum. Balyoz ile önünün açılması, FETÖ’cü olarak bilinen isimlere yakın durması, ikazlarımıza rağmen gözünün önünde yüzlerce Harbiyelinin kıyımına sessiz kalması, FETÖ’cü yazar ve gazetecilerce olmadık övgülere mazhar olması, TSK içerisindeki FETÖ’cülere yapılacak olası operasyonu çeşitli gerekçelerle bir yıldır ötelemesi, bu düşüncelerimi güçlendiriyordu.

Elbette o FETÖ’cü değildi ama… Ona bir gömlek biçtikleri ve bunun ona uyacağını düşündüklerini görüyordum. Öyle olduğunu Levent Türkkan isimli Yaverinin kanlı kalkışma sonrası yakalandıktan sonraki ifadesindeki şu sözlerinden anlıyoruz; “… Bize söylenen Hulusi Paşa için cemaati seven, sempatizan, zarar vermeyen kişi”, “Tümgeneral Mehmet Dişli ve Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan Hulusi Akar Paşanın teklifi kabul edeceğini düşünüyorlardı.” Hulusi paşanın hangi davranışları bu darbeci katillerin onun böylesi bir teklifi kabul edeceğini düşünmelerine sebep olduğu muamma mıdır?

Ancak ben bu gömlek biçmeye karşı bir eski TSK mensubu, sorumlu bir TC vatandaşı olarak uyarı görevimi yapmak adına yine ODATV’de 20 Şubat 2016’da Hulusi Akar’a çağrı adı altında “Bu yapıyı TSK’dan temizlerseniz hakkımızı helal edeceğiz” başlığıyla bir yazı kaleme aldım.

Ama hiçbir gelişme olmadı. Sadece bana yapılan tehditler arttı. Nihayet yüzlerce muvazzaf veya emekli askeri personelle konuşarak FETÖ’nün TSK’nın içerisindeki yapılanmasının adeta MR’nı çeken çalışmamı “Ağacın Kurdu, Fetullah’ın Askerleri” ismiyle kitap olarak yayınladım.

Bu kitap adeta bir çığlıktı. Çığlığa, Genelkurmay bana “İki yıl tesislere girmeme” yasağı koyarak karşılık verdi. Yine TSK içinden olduğu belli katillerin, sahte isimlerle yaptığı akıl dışı hakaret ve tehditlerdeki artış da cabasıydı.

Ama Cumhuriyet savcıları, kitabı yoğun bir şekilde incelediler. Bu arada FETÖ’nün katilleri de kitapta çekilen MR’ı gördüler. Sistemlerinin çözüldüğünü anladılar… Sistem incelendiğinde foyalarının ortaya çıkacağı ciddi biçimde yapılacak bir soruşturmayla örgütün varlığı ve yaptıklarının açık olacağını anladılar...

TSK’daki yapılanmayla ilgili İzmir’deki savcı Okan Bato’nun girişimleriyle kapsamlı bir operasyonun başlayacağını anlamaları üzerine (muhtemel Haziran ayının ikinci yarısında) kanlı kalkışmayı 16 Temmuz günü saat 03.00’de yapmayı kararlaştırmak zorunda kaldılar…

Sonrası herkesin malumu. Düne kadar sadece benim gibilerin bildiğini herkes öğrendi, bunların TSK içerisinde ne kadar güçlü olduklarını dağdaki çoban bile gördü. Ve ne kadar insanlık düşmanı, her kötülüğü yapabilecek tıynette olduklarını bütün halk anladı. Ama bedelini ağır bir şekilde ödeyerek…

***

Bu kanlı kalkışma ile FETÖ biraz da kontrol dışı tekme attı. Topuğunu açık etti. Ve tek ölümcül yerinden tıpkı Aşil gibi vuruldu.

Şu an ağır yaralı. Ölmediği kesin. Bundan sonra toplumsal barışı bozabilecek “ben bittim onlar da bitsin” anlayışıyla çeşitli eylem ve suikastlara hazırlıklı olmalıyız. Toplumsal barışı bozmak ve dış müdahaleye zemin hazırlamak tek seçenekleri görülüyor.

Hala hem sivil hem de polis içerisinde başka formatlarla varlıklarını kısmi de olsa koruduklarını biliyoruz.

Hele TSK’da? Şu an iyimser rakamla en az yüzde 70 civarında subay, astsubay ve uzman çavuş hala sistemde…

Sadece “Dikkat her şey bitmedi” diyorum. FETÖ liderinin başarısız kalkışmadan hemen sonra “Ne kadar ağır gelirse gelsin dişini sık ve sabret. Beklentilerin karşısında kuluçkada yumurtaların 20 gün çevrildiği gibi sabret” gibi yine gizemli konuşmasını, Batı dünyasının bu katilleri kınamaktan nasıl imtina ettiğini görünce…

Mustafa Önsel

Odatv.com