Abone Ol

Mehrnoush Esmaeilpour'dan resim sergisi! Aşkın nefesi

Ressam, yüksek mimar, at eğitmeni ve oyuncu. Üstelik son derece güzel ve çekici bir kadın. İranlı Mehrnoush Esmaeilpour Galeri Artist’te at ve kadın figürlerinden esinlenerek resmettiği ve ‘Aşkın Nefesi’ adını verdiği sergisini ziyaretçilerin beğenisine açtı. Güzel sanatçı...

Mehrnoush Esmaeilpour'dan resim sergisi! Aşkın nefesi

Oyuncu, mimar ve ressamsınız. Hepsinde de aynı zevki alıyor musunuz?   Oyunculuk da, resim de sanatın birer parçası ama yaratım süreçleri birbirinden farklı... Resim yaparken, hiç yoktan bir şeyler var ediyorsun, özgürce ve her şeyi sana ait. Zaman kısıtlaması da yok. Oyunculukta ise yazılmış bir karakteri yorumluyorsun. Ayrıca bir sahnenin çekilmesi için sınırlı bir zaman dilimi var. Sen, sadece projenin bir parçasısın. Bazen senin elinde olmayan sebeplerden mutsuz olma olasılığın da var. Özetle hepsinin yeri ayrı, aldığınız hazlar farklı.

Resim yapmak ve ortaya beğenilen eserler çıkarmak nasıl bir duygu?

Müthiş bir duygu... Geçenlerde, galeriye biri gelmiş, bir tablomun başında 5 saat oturmuş, seyretmiş ve sonunda almaya karar vermiş. Çok mutlu oldum. Düşünsenize, birbirimizi şahsen tanımıyoruz, bir eser üzerinden iletişim kuruyoruz.

Sizi sanat anlamında üretmeye iten nedir? Nelerden ilham alırsınız?

Yaşadıklarımdan ilham alıyorum. Yaşadığım müddetçe de üretebilmeyi umut ediyorum.

Atlara tutkun olduğunuzu anlıyoruz tablolarınıza bakınca ama bir yandan da at eğitmeni olduğunuzu duymuştum, doğru mu? Bu tutku nasıl başladı ve gelişti?

Evet, küçük yaşlarda ata binmeye başladım. Atım vardı, ismi Gheysar... Çok ödüller aldım. Hayatımın en güzel zamanlarını onlarla geçirdim. Ailem, üniversitede at eğitmenliği ve genetiği okumama müsaade etti. Sonra talihsiz bir kaza yaşadım. O güne kadar attan bin kez düşmeme rağmen son düşüşüm hayatımı değiştirdi. 6 ay boyunca, demir bir elbisede kımıldamadan yattım. 2 yılım hastanelerde geçti, bir sürü ameliyat oldum. Böylece atlara olan tutkumu resimlere aktarmaya başladım. Sonrasında ikinci kez mimarlık okudum ve yüksek lisansımı da mimarlık üzerine yaptım. ‘Aşkın Nefesi’, çok etkileyici ve çarpıcı bir isim... Kaza geçirdiğim zaman çizmelerimi, eyerimi koklar ağlardım. Atların nefeslerinin kokusu, sıcaklığı, mucizevi sesi bugüne kadar hep benimleydi. O koku, benim tüm hatıralarımın kokusu...

Kadınlar var tabolarınızda, atları kadınla mı özdeşleştiriyorsunuz?

Öyle de denebilir. Resimlerimin bazılarında atlar için kullandığım ‘Necip’ kelimesi asil, naif anlamına geliyor ki, kadınlar için de geçerli. Maalesef günümüzde kadınlar şiddet görüyor, özgürlükleri ellerinden alınıyor. Aynı atlarım gibi buruk pek çok kadın var günümüzde.

Aşkı anlatmak zordur

Çok özel ve güzel bir adınız var, kim koymuş adınızı?

Mehrnoush ‘aşk içmek’ demek. Tabii ki annem ve babam koymuş isimlerimizi. Bir ağabeyim, bir de erkek kardeşim var, isimleri de Mehran (kucak dolusu aşk) ve Mehrdad (aşk veren)...

Aşk isimleri taşıyan aşk çocuklarısınız yani. Anne ve babanız birbirini çok seviyor olmalı.

Evet, annem ve babam 40 yıldır birbirlerine çok aşıklar. Bizleri de aynı aşkla büyüttüler. İşin ironik kısmı; üç kardeş de dünyanın farklı yerlerinde yaşıyoruz, yani onlarla birlikte değiliz. Bizleri, yanlarında olmama pahasına istikbale hazırladılar.

Sizin için aşk nedir?

Bugüne kadar kim anlatabilmiş ki, ben anlatabileyim!

Hırslı değilim ama bir şeyi istersem, yaparım

Kazadan sonra nasıl atlattınız onca acıyı, nasıl motive oldunuz?

Hayat sürekli sizi test ediyor. Siz de dayanma gücünüzü ölçüyorsunuz sanki... Ben de, bu talihsizlikler sonucunda gerçekten güçlü olduğumu gördüm. Tabii ki ailemin gayreti ve desteği çok önemliydi.

“Doğulu atlarım dans ederken bile buruklar” demişsiniz. Ülkenizde sanatın ve sinemanın bu kadar ilerlemiş olmasını çekilen sıkıntılara bağlıyorum... Ne dersiniz, üzüntüler sanatı besler mi?

Aynen katılıyorum size ve güzel bir örnekle cevap vermeye çalışayım. İransinemasının dünyadaki yerini hepimiz biliyoruz. Düşünün, birbirine dokunmanın yasak olduğu, iki kişinin aşkını anlatırken yönetmenin tüm duyguyu hissettirmekteki meydan okumasını... Tabii ki sonuçta çok güçlü oluyor.

Hırslı mısınızdır?

Hırslı değilim ama bir şey yapmak istersem yaparım. Hayatımın akışını değiştirmek pahasına olsa bile. Cesurum, iki defa ölümden döndüm, ilki bahsettiğim at kazası, ikincisi trafik kazasıydı. Bir süre komada kaldım. Doktorlar yüzde 20 yaşama şansı vermiş, güçlüyüm galiba ve şanslı olduğumu da düşünüyorum, çok şükür...

İstanbul’u seviyor musunuz? Tamamen yerleştiniz mi buraya?

İstanbul’u çok seviyorum, ülkeme yakın olması da büyük avantaj... Bugün burada iyiyim, Türkçem giderek daha da gelişiyor. Sanatımla birlikte her yerde yaşayabilirim, adaptasyon benim için zor değil.

VATAN