Abone Ol

Kızılay Başkanı Kınık: Malzemelerimiz biterse sıkıntıya gireriz

Kızılay koronovirüs ile mücadele günlerinde haftalarca ortaya çıkmayıp, Erbil ve Endonezya’da görülünce büyük tepki toplamış, yurttaşlar Türkiye pandemi mücadelesi verirken Kızılay’ın yurt dışında faaliyet göstermesini eleştirmişti.

Kızılay Başkanı: Malzemelerimiz biterse sıkıntıya gireriz

Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık ise eleştirilere, “Nasıl korona salgını var diye Dışişleri Bakanlığımız bütün delegasyonları kapatmıyorsa bizim de oralarda hizmetlerimiz devam ediyor. Benim de başka bir kimliğim daha var. Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu’nun Ortasya ve Avrupa Başkanı’yım” sözleriyle yanıt verdi. Vaka sayısının artması ile Türkiye içindeki malzemelerin bitmesi durumunda sıkıntıya girileceğini söyleyen Kınık, “Sağlık sektöründe dışa bağımlıyız. Şu anda tüm yurt dışı uçak operasyonlarını durdurdu. Milli seferberlik oluşturmak zorundayız” dedi.

Türkiye Koronavirüs ile mücadele ederken ortada gözükmeyen Kızılay, Erbil ve Endonezya’da görülmüş, vatandaşlardan tepki yağmıştı. Eleştirilere yanıt veren Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, “Benim de başka bir kimliğim daha var. Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu’nun Ortasya ve Avrupa Başkanı’yım. Çok sayıdaki ülke bizden yardım talep etti. İtalya, İspanya, İngiltere, Yunanistan gibi birçok ülke. Bunların birçoğunu küresel kaynaklar bularak tedarik ettik. Ama İtalya’daki durum şöyleydi; İtalyan Kızılhaç görevlileri ağlayarak evlerden cenaze çıkardıklarını ve durumun çok kötü olduklarını ifade ettiler. Türkiye’de de krizin bu seviyeye varmadığı bir dönemde bu desteği yaptık” ifadelerini kullandı.

Erbil ve Endonezya’da ortaya çıkan Kızılay’a tepki yağdı: Yurt dışındaki işleriniz bittiyse Türkiye’ye de uğrayın

Kınık, Koronavirüs’le mücadele plazma tedavisini uygulamaya başlayacaklarını belirterek, “Hastalığı geçirmiş ve iyileşmiş, kanında da 2 haftadır virüs bulunmayan gönüllü bağışçılarımızı alıyoruz ve plazmalarını alıyoruz. Sıvı kısmını alıp diğer kısmını geri veriyoruz” dedi.

Acil ameliyatlar dışındaki operasyonların ertelendiği için günlük kan ihtiyaçlarının 9 binden 4 bine düştüğünü belirten Kınık, günde 4 bin Koornavirüs testi yapabilecek cihazların bakanlığa teslim edildiğini ifade etti.

Habertürk’ten Esra Boğazlıyan’a konuşan Kınık şunları söyledi:

“150 SAHRA HASTANESİNİ TESLİM ETTİK”

Koronavirüs Türkiye’ye girdiği andan itibaren ne yaptınız? İlk vakanın tespitinin ardından 19 gün geçti. Bu süre içinde sahada ne yaptınız? Ne yapıyorsunuz?

İlk korona vakası çıktıktan sonra Sağlık Bakanlığı’mız ile ulusal pandemi eylem planı çerçevesinde bazı görevler verdi. Öncelikle vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesi göreviydi. İkincisi beslenme ve barınma temelli hazırlanmamız için talimat verdi devletimiz. Yurt dışından Türkiye’ye gelen ve karantinaya alınan vatandaşlarımızın ki 16 bin kişinin 14 gün boyunca bütün yemeklerini karşıladık. Hala da karantina altında tutulanlar var. Tüm öğünlerini ve ihtiyaçlarını 2500 Kızılay çalışanı hizmet verdi. Bu süre zarfında sınır bölgelerimizde, özellikle İran-Gürcistan sınırlarında karayoluyla Türkiye’ye gelmek durumunda olan vatandaşlarımız için o hat boyunca sahra hastaneleri kurduk.

Türkiye içine sokulmadan o noktada karantinada tutulmaları için 150 civarında sahra şişme çadır hastanemizi Sağlık Bakanlığı’na verdik. Şu anda da ülkemizin tek afet çadır üreticisi olan şubat ayının başından beri sahra hastanesi üretimi devam ediyor. 150 sahra hastanesini teslim etmiştik, şimdi 300 sahra hastanesi daha hazırlıyoruz. Günde yaklaşık 5 hastane üretiyoruz. Çadır birimlerimizdeki izinleri de kaldırdık.

Türkiye’de salgın varken neden yurt dışına yardım?

Yurt dışı faaliyetlerinden bahsetmişken yine son günlerde tartışılan bir konu var. Biz böylesine büyük bir pandemi mücadelesi veriyoruz ama Kızılay mesela Erbil’e 30 bin maske yardımı yaptı. Endonezya, İtalya gibi ülkelere tıbbi destek yardımında bulundu. Türkiye dururken, Türkiye’nin neyle karşılaşacağı belli değilken yurt dışına yaptınız bu yardımlar da eleştiriliyor. Ne dersiniz? Biz önümüzü göremiyorken Kızılay yurt dışına niye yardım yaptı?

Bizim 13 ülkede delegasyonumuz var. 13 ülkede faaliyetlerimiz var. O ülkelerde de Kızılaycılar korona salgınına karşı oralardaki faaliyetlerine devam ediyor. Nasıl korona salgını var diye Dışişleri Bakanlığımız bütün delegasyonları kapatmıyorsa bizim de oralarda hizmetlerimiz devam ediyor. Bizim burada da yurt dışında da hizmetlerimiz sürüyor. Örneğin Cerrahpaşa ve Çapa’dan bizimle temas edildi. N95 maskeler, kişisel tulumlar, eldivenler kargoladık. Birer kamyonet tıbbi destek gitti. Türkiye içinde de anadoludan aile sağlığı merkezlerinden talepler geldi kargoladık. Erbil’deki mesele şuydu. Erbil Kuzey Irak’ta önemli bir merkez. Binlerce Türk yaşıyor. Onları hizmet eden bir hastaneye oradaki delagasyonumuz oradan tedarikle destek sağladı. İtalya’ya sadece buradan gitti. İtalya’nın hali gerçekten içler acısı bir durumdu. Benim de başka bir kimliğim daha var. Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu’nun Ortasya ve Avrupa Başkanı’yım. Çok sayıdaki ülke bizden yardım talep etti. İtalya, İspanya, İngiltere, Yunanistan gibi birçok ülke.

Bunların birçoğunu küresel kaynaklar bularak tedarik ettik. Ama İtalya’daki durum şöyleydi; İtalyan Kızılhaç görevlileri ağlayarak evlerden cenaze çıkardıklarını ve durumun çok kötü olduklarını ifade ettiler. Türkiye’de de krizin bu seviyeye varmadığı bir dönemde bu desteği yaptık. Ama daha fazlasını biz Türkiye’de hazırladık sağlık çalışanlarımız için. Bizim tarihimize bakıldığında en zor günde yardım talep eden insanlara destek vermiştir.

Bizim için her zaman önce can, sonra canan. Faaliyetlerimizin büyük kısmını ülkemiz için yapıyoruz ama bir taraftan da etrafımızda bizi de etkileyebilecek bir dünya var. Faaliyetlerimizi, bütçelememizi yüzde 99 oranında yurtiçine ayırdık.

MASKE FABRİKASI

Önümüzdeki günlerde Türkiye’de de maske ihtiyacı doğabilir. Sizin maske üretiminiz var mı?

Maske üretim kapasitemizi 2. Dünya savaşı döneminde kimyasal gaz ve silahlara karşı Kızılay’ın kurduğu bir maske fabrikası var. Bu maskelerle ilgili imalat kararını verdik. Nisan’ın sonunda imalat başlayacak. Yüksek kapasiteli bir makine satın aldık ama makinenin Türkiye’ye intikalinin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Hızla yüksek kapasiteli bir maske imalatımız olacak. Ancak bu süre zarfında yüksek nitelikli olan Çin’deki çok büyük bir üreticiyle bağlantı kurarak tedarik ediyoruz. Hızla bir şekilde ihtiyaç duyan sağlık personeline dağıtıyoruz. Sağlık Bakanlığı da yaptı 3 milyon N95 maskesi tedarik etti. İhtiyaç artarsa hem dışardan ithalat hem de içerde üretim kapasitesi oluşturuyoruz.

“İLK ETAPTA KAMPANYA BAŞLATTIK”

Korona salgınının ekonomik götürüleri de var ve olacak da daha. Birçok işyeri kapalı. İşten çıkarılan insanlar var. Süreç uzarsa daha da olacak gibi. İşsiz kalacaklar için bir eylem planınız var mı?

İlk etapta bir kampanya başlattık. ‘Bu hilal bu ülke için var’ isminde aslında toplumsal dayanışma kampanyası. Herkesin kendi yakınlarından başlamak üzere ihtiyaç sorması, dayanışmasını istiyoruz. Öncelikle acil olarak 75 bin aileye işini kaybeden ailelere 400’er lira nakit destek veriyoruz. Pandemiyle beraber başladık. 50 milyonluk paketin içinde var. Artıracağız. 150 bin yeni doğum yapmış annemize 150’şer liralık destek. 150 bin aileye gıda, 100 bin aileye hijyen kolisi, 20’ye yakın aş evimiz var. İhtiyaç sahibi olan insanlarımıza günlük sıcak yemek sevkiyatları. Kampanyada toplanacak paraların tamamını, zekat, fitre tüm yardımları Türkiye’nin içindeki bu gruba yönlendireceğiz.

“AB’DEN 10 MİLYON LİRA GELDİ”

Bağış geliyor mu? Bu dönemde bağış akışı nasıl?

Korona kampanyamızı ‘Bu hilal seninle var’ kampanyamızı yeni başlattık. AB’den 10 milyon liralık destek aldık. Bir taraftan da İslam Kalkınma Bankası’yla proje hazırladık.

“KAN NAKLİYLE KORONA TEDAVİSİ”

Tam oraya gelecektim. Plazma tedavisinden bahsediyorsunuz sanırım. Koronayla mücadele eden birçok ülkede gündemde. İyileşen korona hastalarının kanlarındaki plazmanın yani oluşmuş antikorun yeni hastalara nakli. Peki Türkiye’de bu mümkün olabilecek mi? Sağlık Bakanlığı’yla, Bilim Kurulu’yla çalışmanız var mı?

Hacettepe Üniversitesi, Kızılay ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’yla 3’lü bir çalışma yürütüyorduk. Sağlık Bakanımızla irtibat kurduk. Bilim Kurulu da Sağlık Bakanımız da onay verdiler projenin ilerletilmesi için. Aslında bu 50 yıldır hekimlerin bildiği bir yöntem.

Hastalığı geçirmiş ve iyileşmiş, kanında da 2 haftadır virüs bulunmayan gönüllü bağışçılarımızı alıyoruz ve plazmalarını alıyoruz. Sıvı kısmını alıp diğer kısmını geri veriyoruz. Plazmada ne var? İmmunglobolin dediğimiz antikorlar var. Bu immunglobilinler, yoğun bakıma alınmış, solunum sıkıntısına girmiş, durumu kötüye giden riski yükselmiş vatandaşlarımız için onu uçurumun kenarından çekip alabilecek bir tedavi edici özelliği var.

Önümüzdeki günlerde, ilk grup hastalarımız iyileşmeye başladı. Bu hastalarımızla temas kuracağız. Gönüllü olacak vatandaşlarımızın plazlamalarını alıp sofistike bir lojistik sistemle. Çünkü bunlar saatler içinde yoğun bakımlarda durumları kötüleşen insanlara yetiştirilmesi gerekiyor. Ülke genelinde 20’ye yakın noktamızda plazma farez dediğimiz aferez cihacımız var. 100 civarında cihazımız var. Bazı üniversite ve eğitim hastalerimizde de bu cihazdan bulunuyor. İyileşen hastaya şu mesajı vereceğiz: Sen bir kahramansız.

Hastalandın ama iyileştin. Hadi şimdi ağır hastalar için bu kahramanlığını kullan diyeceğiz. Bu haftayı hazırlıkla tamamlayacağız. Sonraki hafta da yavaş yavaş iyileşmiş olan hastalardan bu plazmaları almaya başlayacağız.