Abone Ol

Kanal D'de habercilik rezaleti!!! Hrant Dink cinayetinin görgü tanığını nasıl hedef gösterdiler?

Dink cinayetinde ikinci tetikçi olduğunu söyleyen Tunç Erden Yakar'ın 10 yıl önceki bir dehşet verici olayın mağduru olduğunu bas bas bağıran Kanal D Haber'e tepki yağıyor. Gazeteci Tunç Erden Yakar, habercilik ayıbının işlendiği Kanal D Haber ve Deniz Ar

Kanal D'de habercilik rezaleti!!! Hrant Dink cinayetinin görgü tanığını...

İşte TUNÇ ERDEN YAKAR'IN AÇIKLAMASI

Son on gündür algılamakta güçlük çektiğim bir kaosun içinde yaşıyorum. Tesadüfen Şişli'den Kurtuluş'a yürürken kendimi dünyayı ayağa kaldıran bir suikastın tek görgü tanığı olarak buldum.


Olaydan birkaç saat sonra korkmadan TGRT Ana haber bülteninde olayı, faili ve gördüğüm diğer adamı en ince ayrıntısına kadar anlattım. İlk geceyi büyük bir karmaşa ve huzursuzluk içerisinde geçirdim. Ve içimde önlenemeyen bir korku büyümeye başladı.


Olayın üzerinden günler geçti. Her gün gazeteler yayınlar yaptı. Polisten günlerce ses çıkmadı. Kimse benim ifademi almadı. Ben de korkumdan polise gidemedim. Ben gitmedikçe onlar gelmedi. Onlar gelmedikçe benim korkum arttı ve gidemedim.


Sonunda olay ayyuka çıkınca, herkes aramaya başladı. Ben gelen telefonlardan bunaldım. Arayan polisin buluşma teklifini "Sizin polis olduğunuzu nerden bileyim?" diyerek reddedip, Beşiktaş'taki polis merkezine sığındım.


Terörle mücadele ekipleri beni alıp Emniyet Müdürlüğü binasına götürdü. Ellerindeki görüntüleri seyrettim. Katili teşhis ettim. Olaydan saniyeler sonra 154 Polis İmdat'ı aradığım için baz istasyonu kayıtlarından orda olduğum konusunda emin oldular.


Dün öğle vakti Kanal D haberden aradılar. Emniyet Müdürlüğünde yaşadıklarım konusunda röportaj yapmak istediler. Kabul ettim.


Akşam Kanal D Ana haberde haberi veriş tarzlarını şok içinde izledim. Beyler bir daha sakın etik habercilik çığlıkları atmaya kalkmayın. Akşam dünyayı ayağa kaldıran cinayetin tek görgü tanığı haberini yaparken olayı nerelere çektiğinizi herkes gördü.


Aferin Deniz Arman'a!!! BRAVOOOOOOOO!!!!!


Benim on  sekiz yaşında başıma gelen ve medyanın gündeminde o dönemde yer alan on yıl önce yaşanan bir olayla bu tanıklığı ilişkilendirip olayın nasıl bir habercilik rezaletine dönüştürülebileceğini ve bir haberin ne kadar beceriksizce verilebileceğini kanıtladılar.


Yani dün akşam o haberi hazırlayanlara ve sunan Deniz Arman'a göre on sekiz yaşında bir olayın mağduru olduysanız, bir cinayetin görgü tanığı olup reklam yapıyor olursunuz. Çünkü aynı günlerde sizden izin almadan hayatınızı yazan bir yönetmenin altı ay önce çektiği film vizyona girecektir. Siz asla tanık olamazsınız.


Olayı görmüşsünüzdür. Hedef olma pahasına çıkıp insanlık ve gazetecilik görevinizi yapıyorsunuzdur. Ama Deniz Arman ve ekibi bununla ilgilenmez. Sizinle alakası bile olmayan "Bir filmin reklamını mı yapıyorsunuz?" sorusunu kafalara yerleştirmeye çalışırlar.


Olay gününden bu güne kadar nedense bu soru işareti sadece Deniz Arman ve ekibinin aklına gelmiştir. Sanırım onlara göre bu cinayeti görecek kişinin de bir filozof olması gerekir. Halktan biri ya da gazeteci görgü tanığı olamaz.


Benim adımı kullanırken "On yıl önce bir olayın mağduru burada da görgü tanığı olarak karşımıza çıktı!" diye vermekten öteye gitmez habercilik zekaları.


On sekiz yaşımdan yirmi sekiz yaşıma kadar geçen on yıl içerisinde çırpınarak, o olayın etkisinden kurtularak nasıl bir kariyer yaptığım görmezden gelmek isterler.


Bütün haber merkezleri Gazeteci Tunç Erden Yakar olayın görgü tanığı derken, Deniz Arman ve ekibi beni daha kolay bir hedef haline getirecek Ankara'daki olayın mağduru Tunç Erden Yakar diye anons ediyor.


Bunu da habercilik zekası olarak görüyor! Kocaman bir aferin size!!!


Deniz Arman ve haberi hazırlayan ekip olayı bu yöne çekip Tunç Erden Yakar'ın tanıklığını hafife aldırmayı mı planlıyor?


Ya Mehmet Ali Birand? O seyretmedi mi yapılan muhteşem(!) Zeka fakiri haberi! O ne düşünüyor? Onun uğruna çığlık attığı "etik" nerede?


Benden röportajı sadece Emniyet Müdürlüğü'nde geçen saatlerim üzerine istediler. Film olayı hayatımı benden izin dahi almadan film yapman Serdar Akar'ı bağlar. Röportaj sonuna sıkıştırdığınız bir soruya bu haberi dayamanız nasıl bir habercilik etiğidir?


Sayın Mehmet Ali Birand "Ben film konusunda soru istemiyorum" dememe rağmen bu konuda haberi bağlamanız ne kadar etik???


Bir daha etik çığlığı atmayın. Siz hariç hiçbir haber merkezinin ya da polisin kafasında "Tunç Erden Yakar reklam mı yapıyor?" sorusu oluşmadı. Bu sadece sizin acınası zihniyetinizde oluşan bir sorudur.


Yayınladığınız haber de zihniyetinizi sonuna kadar gösteriyor.


Aferin Deniz Arman!!! BRAVOOOOO!!!


Tunç Erden YAKAR