Abone Ol

Kadıköy'de kaygı, Taksim meydanında zafer coşkusu hakim

BBC Türkçe yazarı Rengin Arslan yazısında; Cuma gecesi sonrası İstanbul'un iki ayrı yakasında, iki ayrı duygu ağır bastığını söylüyor. Kadıköy'de kaygı, Taksim meydanında ise bir zafer coşkusu hâkim olduğunu söylüyor.

Kadıköy'de kaygı, Taksim'de zafer coşkusu

Kadıköy'de konuştuklarım, en başından beri karşı olduğunu söyledikleri askeri darbenin bir "sivil darbeye" dönüşmesinden endişeli.

Cumartesi gecesinden beri meydanlara çağrılan halkın toplanma merkezlerinden biri haline gelen Taksim ise, İstiklal Caddesi boyunca ve meydana asılı büyük Türk bayraklarının altında bir askeri darbe girişimini savuşturmuş olmanın coşkusuyla gururlu.

Darbe girişimi: TBMM'de enkaz arasında siyaset
Türkiye idam cezasını geri getirebilir mi?
Erdoğan: Parlamentodan idam kararı çıkarsa onaylarım
Asker ailelerinin umudu Whatsapp mesajları
Anadolu yakasının belli başlı merkezlerinden biri olan Kadıköy aynı zamanda darbeye şüpheyle bakanları da barındırıyor.

"Erdoğan darbeci diye hapsettiklerine muhtaç şimdi"
Kendini "bu memleketin bütün darbelerini görmüş biri olarak" tarif eden Nazlı Dalgıç, "Ben her türlü darbeye karşıyım, bu kesin. Burada ise o kadar aptalca şeyler oldu ki, senaryo olabilir mi diye düşündüm" diyor.

Oy tercihini "AKP'ye oy vermedim" diyerek açıklamayı tercih ediyor.

Onlarca rütbeli askerin Ergenekon ve Balyoz davalarında "darbe teşebbüsü" iddiasıyla yargılandığını hatırlatarak, "Şimdi, darbeci diyerek hapsettiği insanlara" muhtaç kaldı diyor Erdoğan'ı kast ederek.

"Askeri darbeden sivil darbeye geçiş mi?"
Kadıköy sokaklarında konuştuğum iki mimar kadın ise hâlâ darbe girişiminin travmasını atlatamadıklarını ve hâlâ derin bir nefes alamadıklarını anlatıyor.

İki kişiden ismini vermek istemeyen şu soruyu soruyor: "Askeri darbe olmadı diye sevinenler var. Ama bu olanlar neyin nesi?"

Kadıköy'de kaygı, Taksim meydanında zafer coşkusu hakim - Resim: 1

İşaret ettiği şeyin ne olduğunu sorduğumda, darbe girişimi gecesi öldürülen, kuruluşundan beri AKP'nin reklam kampanyalarını yürüten Erol Olçok ve oğlu Abdullah Olçok'ın cenazesinde imamın ettiği duayı hatırlatıyor: "Cenazede imamın söylediği 'Okumuşların şerrinden korusun' lafı beni çok korkutuyor. Düşündüğüm şeyin fazlasını gördüm iki gün içinde. Elbette askeri darbeyi hiçbir zaman istemem ama bu karşımıza çıkan da çok kötü" diye anlatıyor hissini.

50 yaşındaki mimar Aysel Caneşki ise, bu sürecin "bir askeri girişimi olarak başlayıp, sivil darbe olarak devam etmesi olarak" geliştiğini düşünüyor.

Peki, askeri darbenin hissettirdikleri?

Canekşi "Bunun içinde olanlar mutlaka bedelini ödemeli. Bütün darbelere karşıyım; bunu tartışmam bile" diyor.

Kadıköy'den bir vapur, bir tramvay uzaklıktaki İstiklal Caddesi'nde ise temkinli bir hal hâkim. Taksim'de akşam yaşanacak coşkulu buluşmanın işaretini veren tek şey ise her binanın, her dükkânın camına asılmış büyüklü küçüklü Türk bayrakları.

Açık ama boş dükkanları çevreleyen Türk bayrakları

Dükkânlar açık ama içleri boş; esnaf, çalışanlar hiç de alışık olmadıkları bir rahatlıkta çalışıyorlar. Dükkânların önünde sigara içen garsonlar… Üç kişi bir araya gelmiş, sohbet eden ayakkabıcılar.

Kısaca kulak kabarttığım konuşmaların konusu hep aynı: Darbe girişimi ve sonrası.

Ara sokaklardan birinde, biri diğerine cep telefonundan bir görüntü gösteriyor. "Şu sarıklı adama bak, elinde yeşil bayrak taşıyor. Bu mu getirecek bana demokrasiyi?" diye soruyor.

Benim konuşmayı duyduğumu fark edip bir anda sus pus oluyor.

Taksim Meydanı'na ise bambaşka bir hava hâkim. İki dev Türk bayrağı asılmış meydana. Yıllardır restore edilmeyi bekleyen, yıllardır Türkiye tarihinin dönüm noktalarına tanıklık eden Atatürk Kültür Merkezi'nde ise iki küçük Erdoğan posteri ve Türk bayrağı var. Aynı gece Erdoğan, buranın yıkılacağını ve Opera Binası yapılacağını söyledi.

"Buruk bir duygu var, eğlenemiyorum"
Akşam saatlerine yaklaştıkça meydana gelenlerin sayısı artıyor. Onların arasında da tek tük kaygılı olanlar var ama bu kaygının nedeni, bir "sivil darbe" değil, askeri darbe girişiminin tekrarlanması.

Zira bu Cuma akşamından bu yana, hem Başbakan Binali Yıldırım hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbenin girişimi bertaraf edilmiş olsa da, her türlü ihtimale karşı halkı sokaklara, meydanlara çağırdı.

Kadıköy'de kaygı, Taksim meydanında zafer coşkusu hakim - Resim: 2

Adının Tekin olarak yazılmasını isteyen bir esnaf, Kağıthane'den gelmiş meydana. Elinde Türk bayrağı, Taksim anıtını çevreleyen demirlerde biraz karamsar vaziyette oturuyor.

"Buruk bir duygu var üstümde. Hâlâ atamadım. İnsanlara bakıyorum. Burada Suriyeliler var, eğlenenler var. Ben eğlenemiyorum. Hâlâ bekleyiş içindeyim" diyor.

İlk geceden itibaren sokağa çıkmış. Bugün burada olmasını ise "Vatanımız için geldik, siyaset arka planda. İnsanlara özellikle darbenin herkese zararı olduğunu söylemek için geldim. Darbe gecesi ben Kanal 7 ekranlarındaki spikerin insanları çağırmasıyla birlikte sokaklara düştüm. Allah'ın izniyle elimizden geleni yaptık" diyor.

Kalanlar ise coşkulu. Saatler ilerledikçe meşaleler de yakılacak.

"Söz konusu vatan ise, reis ise dünyanın şahdamarını keseriz"
Turizm ile uğraşan Şeymhus Özbay, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki seçim şarkısı Dombra'nın çalındığı minibüsün alana girmesiyle elindeki Türk bayrağı ile ayağa fırlıyor ve dakikalarca bayrağı sallayarak tezahüratta bulunuyor.

Kadıköy'de kaygı, Taksim meydanında zafer coşkusu hakim - Resim: 3

Ona soruyorum neden burada olduğunu: "Siyasi bir iktidar varsa ona sahip çıkarım ben. AK Parti olması önemli değil. MHP de olurdu CHP de olurdu" diyor.

Yanındaki Salih Bey ise hem hınçlı hem kararlı bir sesle: "Bizim için söz konusu, vatansa; reis ise burada dünyanın şah damarını keseriz. Burada hepimiz ölmeye hazırız. Atılan gözaltına alınan binler, asker değildi, polis değildi, hakim değildi. Bu bir Fransız oyunuydu, Amerikan oyunuydu. 50 yıldır planlanmıştı" diyor.

Kadıköy'de kaygı, Taksim meydanında zafer coşkusu hakim - Resim: 4

"Türküz biz, korkmayız"
Meydandan ayrılmaya hazırlanırken, bir yandan saatlerdir üzerinde çalışılan bir platform iyice ortaya çıkmaya başlıyor.

Taksim meydanına, Gezi Parkı'nın merdivenlerinin başına büyük bir ekran yerleştirilecek. Akşam saatlerinde Erdoğan'ın yapacağı bir konuşmanın buraya yansıtılması bekleniyordu.

Öyle de oldu. Geç saatlerde Türkiye'nin farklı illerindeki meydanlara yerleştirilen ekranlarda Erdoğan, Çarşamba günü yeni bir karar açıklayacaklarını duyurdu. Ancak bunun ne olduğunu söylemedi.

Kısıklı'daki evinin önünden yaptığı bu konuşmada ise başka bir önemli açıklama yaptı. "Önce Taksim'deki Kışla" diye başladığı cümlenin devamında şöyle diyordu: "İnşallah Taksim Kışlası da isteseler de istemeseler de tarihine uygun olarak orada yapılacak."

Erdoğan, böylece Gezi eylemlerinin başlamasına neden olan bu projeyi, bir ekran vasıtasıyla da olsa aslında Gezi'nin merdivenlerinden duyurmuş oluyor.

İstanbul'un iki yakasında yaşanan iki ayrı ruh hali bu açıklama ile belki de daha da derinleşerek ayrışıyor: Üzerindeki baskının daha da artacağından korkanların karamsarlığı ve gücünü pekiştirenlerin ve teyit edenlerin daha da coşkulu ve kudretli hali.

Meydanda karşılaştığım ve darbe gecesi jetler geçtiğinde ne hissettiğini sorduğum Leyla Hanım'ın verdiği yanıttaki gibi "Korkmadım, Türk'üz biz; korkmayız" diyen hal.