Abone Ol

İzzet Çapa: Üvey annem Fikret Şenes...

Hürriyet yazarı İzzet Çapa, Fikret Şenes'in ölümü üzerine bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı..

İzzet Çapa: Üvey annem Fikret Şenes...

Müzeyyen'in ardından bugün bir Cumhuriyet kadını daha ayrıldı aramızdan: Fikret Şenes...

Hani hep mırıldandığımız Kimler Geldi Kimler Geçti, Uykusuz Her Gece, Haykıracak Nefesim Kalmasa Bile, Olur Ya gibi en az 300 şarkı sözünü hayatımıza sokan, muhteşem dizeleriyle acılarımıza, ayrılıklarımıza, mutluluklarımıza tercüman olan ve hep perde arkasında kalmayı başarmış müthiş bir kalemdi Fikret Hanım...

Ajda'dan Zerrin'e, Nilüfer'den Gönül Yazar, Neco'dan Tanju Okan'a kimler okumadı ki onun şarkılarını... 1937'de büyük bir aşkla babam Bedii Çapa'yla evlenen Fiko'yla üvey anne- oğul değil, her zaman çok iyi dosttuk.

Çok keyifli olduğu bir gün anlattığı anısı hala kulaklarımda çınlar… "Celal ile Ahmet Abi'ni babasız büyüten bir kadın olarak son derece sıkı prensiplerim vardı. Her akşam saat 8'de yemek masasının başında toplanmak evimizin değişmez kuralıydı. Bir akşam Ahmet Abi'n gecikti. Saat 8 yok, 8.15 yok, 8.30 yok… 9'da bizimki yağmurdan sırılsıklam olmuş bir halde eve geldi. Anne 'Tekneyle adaya gitmiştik. Hava bozunca zor geldik. Özür dilerim' dedi. Kimmiş o arkadaşların diye hafif yollu çıkışınca birkaç arkadaşının ismini saydı, aralarında Ajda da vardı. O kadar sinirliyim ki, odana geç diye bağrındım. Tabii Ajda'yı falan tanımıyorum o zamanlar. Ahmet odasına geçtiğinde sinirimi bir türlü alamamıştım, gitarı kaptığım gibi hışımla ardından odasına dalıp Ahmet'in kafasına geçirdim. Bir gece dönemin en ünlü müzik kulüplerinden biri olan Çatı'da İlham Gencer'i dinlemeye gittik. Yanıma hoş bir genç kız geldi. 'Fikret Hanım merhaba ben Ajda. Hani geçen gece Ahmet'i azarlamıştınız ya. İşte o sırada yanındaki arkadaşı bendim efendim' dedi. Ahmet beni anlatırken söz yazdığımdan da bahsetmiş. Bunun üzerine kocaman gözlü kız, 'Fikret Hanım ben de şarkı söylüyorum, bana da söz yazar mısınız?' diye sordu. Ve işte Ajda ile yollarımız o gece böyle kesişti."

Bu anıyı hatırlayınca iki yıldır hastalıkla mücadele eden Fiko'yu Ajda'nın hiç arayıp sormadığı geldi aklıma. Evet, onun savunması "Çok sevdiğim bir insanı bu halde görmeye dayanamazdım" olacaktır. Ajda'ya hepimizin zihnine kazınan pek çok şarkısına imza atan Fikret Hanım'a tavrından dolayı kendi adıma kırgın ve kızgınım. Ama umarım kocaman yürekli Fiko ona hakkını helal etmiş ve dargın ayrılmamışlardır. Sevgili Fiko senin bende çok hakkın var, benim de sende minicik bir hakkım varsa eğer bin kere helal olsun! Mekanın cennet olsun!