Abone Ol

İşte basın tarihinin en büyük davası!

OYAK Grubu, ihalesini kazandığı Erdemir'in kendisine pahalıya mal olduğunu yazan Güngör Uras, Metin Münir, Yiğit Bulut, Aydın Ayaydın ve İbrahim Haselçi'ye dava açarak 25 milyon YTL tazminat istedi.

İşte basın tarihinin en büyük  davası!

OYAK (Ordu Yardımlaşma Kurumu) Grubu, özelleştirme kapsamında ihalesini kazandığı demir çelik devi Erdemir'in kendisine pahalıya mal olduğunu yazan 5 köşe yazarına basın tarihinin en büyük tazminat davasını açtı. 27 Şubat 2006 tarihinde Ankara Nöbetçi Ticaret Mahkemesi'ne verilen dava dilekçesinde Milliyet gazetesi yazarları Güngör Uras ve Metin Münir, Radikal gazetesi yazarı Yiğit Bulut, Sabah gazetesi yazarı Aydın Ayaydın ve Star Borsacı dergisi yazarı İbrahim Haselçi'den 5'er milyon YTL tazminat istendi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, "İfade özgürlüğü açısından yaklaşıldığında gazetecilerin bu tür haberleri yapmalarının halkın bilgilenme hakkı kapsamında olduğunu düşünüyoruz" dedi. Ayaydın, davayı "yöneticilerin beceriksizliklerine kılıf bulma" çabası olarak değerlendirirken, Bulut "Ulusoy kendi şahsını tatmin etmek istiyor" dedi. Münir ise "yazdıklarımda hata yok, yazmaya devam edeceğim" diye konuştu. OYAK Grubu'ndan yapılan açıklamada davanın çıkarlarının zedelendiği gerekçesiyle açıldığı belirtildi. '

OYAK yöneticileri zarara kılıf arıyor

Haklarında dava açılan köşe yazarları kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirdiklerini ifade ederek, açılan davanın OYAK yöneticilerinin yanlış icraatlarını örtme amaçlı olduğunu iddia ettiler. Referans ve Radikal gazetesi yazarı Yiğit Bulut, OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'u yanlış icraatlar yaparak kurumu zarara uğratmakla suçlayarak, "Ereğli'nin piyasa değeri 300 milyon dolarla 3 milyar dolar arasında değişiyordu. Ancak bunu 6 milyar dolara satın alan Ulusoy kendi kişisel hatalarını örtmek için bize dava açtı. Basını susturmaya dönük operasyon OYAK değil, Ulusoy kaynaklı" diye konuştu. Rekabet Kurulu Kurucu Başkanı ve Sabah gazetesi yazarı Aydın Ayaydın da, davanın OYAK yöneticilerinin hatalı kararlarına kılıf ve gözdağı amaçlı olduğunu savunarak, "Ben ülkenin gözbebeği olan OYAK'ı o kararı veren sivil yöneticilerden daha fazla düşünüyorum" dedi. Star Borsacı dergisi yazarı İbrahim Haselçi ise, OYAK'ın dava açması üzerine dergiye zarar vermemek amacıyla görevinden ayrıldı. Sermaye piyasası uzmanı olan Haselçi, dava süreci devam ettiği için konuyla ilgili açıklama yapmak istemedi. Yazdıklarını hatalı bilgiler içermediğini ifade eden Milliyet gazetesi yazarı Metin Münir ise OYAK'ın dava gerekçesinde kendisine yönelik hakaret niteliğinde ifadeler kullanıldığına dikkat çekerek, "Araştırmadan yazdığım, hatta ajan olduğum imasında bulunuluyor. Yazımı, demir çelik sektörünün uzmanları ve analistlerle konuşarak kaleme aldım" dedi. Münir, OYAK'ın Erdemir'i çok pahalıya aldığı ve borcun bir kambura dönüşeceği görüşünü de yineledi.

OYAK: Çıkarlarımız zedelendi

Referans'a dava gerekçeleri hakkında açıklama yapan OYAK Grubu Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Asaf Ardak ise "Söz konusu köşe yazarlarının iddia ettikleri gibi yapılan yatırımın OYAK'a pahalıya mal olduğu, zaten öz kaynaklarımızın da bunu karşılamaya yeterli olmadığı yönündeki ifadelerinin, 227 bin üyesi olan kurumumuzun prestijini ve ticari çıkarlarını zedelediği gerekçesiyle bu davayı açtık" dedi. Dava sürecindeki bir konuyla ilgili daha fazla açıklama yapmak istemediklerini belirten basın kökenli Asaf Ardak, gazetecilerden talep edilen rekor tazminat bedelinin ifade özgürlüğünü sınırlamaya dönük olduğu yolundaki eleştiriler karşısında da sessizliğini korudu.

Köşe yazarları hayali uzmanlara atıfta bulundu

OYAK'ın dava dilekçesinde köşe yazarları, araştırma yapmadan "hayali!" uzmanlara atıfta bulunarak yazıyı kaleme almakla eleştiriliyor ve iyi niyetli olmadıkları imasında bulunuluyor. Münir'in kaleme aldığı gibi " OYAK'ın 1.8 milyar dolar öz kaynak koyup 1.2 milyar doları bankalardan borç alması gerektiği ancak bankaların kredi vermeyeceği" ifadesinin de gerçekleri yansıtmadığı vurgulanan dilekçede, "1.6 milyar dolar kredinin bankalar grubundan sağlandığı" belirtiliyor ve "Metin Münir'in açıklamalarındaki bilgisizliği ve habersizliği şayet gazetecilik hatası değilse, düşünmek istemediğimiz başka amaçlarla yapılmış olsa gerektir" ifadeleri kullanılıyor. Bu arada OYAK'ın dilekçesinde haberin gerçeği yansıtsa bile ifade dilinin ölçüsüz olduğu iddia ediliyor.

Sabah Gazetesi Yazarı Aydın Ayaydın Amaç hatalı kararlarına kılıf bulmak

Erdemir özelliştirmesinde OYAK-Arcelor birleşmesine Rekabet Kurulu'nun izin vermeyeceğini söylediğim için 5 milyon YTL dava açıldı. Ben Rekabet Kurulu'nun kurucu başkanıyım. Rekabet Kurulu'nun çıkardığı her türlü tebliğ ve yönetmelikleri ben çıkardım. OYAK'ın Erdemir'de Arcelor'la ortak bu işe girmesinin Rekabet Kurulu tarafından çıkarılan 1997-1 1198-4 tebliğe aykırı düşeceğini belirttim. Bugün olsa aynısı yazarım söylerim. Ben bu konunun uzmanıyım. Nitekim söylediğim gibi Rekabet Kurulu bu birleşmeye izin vermeyeceğini anlayınca bir gün önce taleplerini geri çekmişlerdi. Yani söylediklerimde haklı çıkmıştım. Bir konunun uzmanı görüşlerini kendi köşesinde yazdı diye onun hakkında bugüne kadar pek alışkın olmadığımız yüksek meblağlı bir tazminat davası açıldı. Davalar birleşmeye karar veren OYAK sivil yöneticilerinin hatalı kararlarına kılıf bulmaya ve benim gibi bu konuyu gündeme taşıyanlara bir gözdağı vermeye yöneliktir. Ancak bu konuda yanılıyorlar. Ben ülkenin göz bebeği olan OYAK'ı o kararı veren sivil yöneticilerden daha fazla düşünüyorum. OYAK'ın deneyimi olmadığı bir sektöre girmesini sağlayanlardan daha çok düşünüyorum. Bu girişimler OYAK'a daha da zarar veriyor. 5 kişi hakkında 5 milyon YTL'lik dava açmak demek OYAK'ın kasasından yüksek bir harç parası ödediler demek. Dava onların aleyhine sonuçlandığında ayrıca yüksek miktarda tahminimce 200 bin YTL'nin üzerinde avukatlık ücreti ödeyecekler. Bu kişilerin OYAK'ın menfaatini ne kadar düşündükleri görülüyor.

Referans ve Radikal yazarı Türk Yiğit Bulut Ulusoy bunları şahsını tatmin amaçlı yapıyor

Arcelor ve Mittal Ereğli'de OYAK'a ortak olursa çoğunluğu ele geçirir yazısından dolayı 5 milyon YTL dava açıldı. Benim OYAK'la bir sorunum yok. Geçtiğimiz sene AB nezdinde Lüksemburg'daki bir konferansta OYAK'ın kapatılmaması gerektiğini savunmuştum. OYAK'ı Türkiye'de en çok destekleyen insanlardan biriyim. Burada benim ve diğer yazarların sorunu Coşkun Ulusoy'un yaptığı yanlış icraatlar. Coşkun Ulusoy kendi kişisel hatalarını örtmek için bunları ortaya koyan yazarlara karşı dava açmaya başladı. Bence bu basını susturma operasyonu. Ancak bu kesinlikle OYAK'dan değil Coşkun Ulusoy'dan kaynaklanıyor. Ulusoy basın toplantısında OYAK mallarını ipotek vermedik dedi. Ama OYAK'ın mallarını rucü edilebilir diye imza verdi. Bu durumda OYAK'ın verdiği hisselerin teminat değeri düştükçe OYAK'ın kreditörüne ek teminat vermesi gerekecek. TSK Türkiye'nin bağımsızlık savaşı verdiği bir dönemde Coşkun Ulusoy tarafından 2.6 milyar dolar borcun altına sokuluyor. TSK'nın en gözde kurumu kıpırdayamaz hale getiriliyor. Her 5 milyon YTL'lik dava için 60 bin YTL'den fazla harç, 300 bin YTL peşinat yatırdılar. Bu para OYAK üyelerinden kesilen maaşlardan çıktı. Güneydoğu'da dün 5 tane şehit verdik. Bu insanların maaşlarından kesilen primlerle Coşkun Ulusoy kendi şahsını tatmin amaçlı bunları yapıyor. OYAK üyelerine sesleniyorum Coşkun Ulusoy'dan bir an önce kurtulsunlar.

Milliyet Gazetesi Yazarı Metin Münir Gazeteci olarak yazmayı sürdüreceğim

Benim yazdıklarımda herhangi bir hata yoktu. İkinci kez araştırdım. Cumartesi ve pazar sürecek bir dizi yaptım orada ayrıntılara giriyorum. OYAK'ın hatalı bir iş yaptığını düşünüyorum. OYAK'ın daha önce bu sektörde olmaması gibi dezavantajları vardı. Ama işi bilenlerle çalışarak bu sorunu çözebilirdi. Asıl eleştirim şuydu: OYAK, Erdemir'i çok pahalıya aldı. Ayrıca çok yüksek oranda borç alarak bu alımı gerçekleştirdi. Bu borcun OYAK'a yükü tüm grup için uzun süre kambur teşkil edecekti. Erdemir de OYAK da özel şirket değil. Erdemir halka açık, OYAK da bir emeklilik fonu ve devlet tarafından özel imtiyazlarla donatılmış bir fon. Özel şirket olsa gazeteci olarak söyleyecek sözüm olmazdı belki ama bunlar halka açık ya da yarı kamu kuruluşları. Üstelik yazılarımı sektördekilerle, analistlerle konuşarak yazdım. Hayal mahsulü değil. Buna karşın dava dilekçesinde gazeteci olarak bana yönelik hakaret içeren bir yığın laf var. Ajan iddiasında bulunuluyor ya da araştırmadan yazdığım ima ediliyor. Dilekçede "Bunu cahillikten yazmadıysa, neden yaptığını düşünmek bile istemiyoruz" diyor. Sonuçta davanın sonuçlanmasını bekleyeceğim. Yazmayı da sürdüreceğim. Her dava açanla susacak olur, davacıyla ilgili yazmaktan vazgeçersek dükkanı kapatmam lazım. REFERANS /