Abone Ol

İstanbul'da yurt yolunda taciz skandalı!

Hürriyet gazetesi yazarlarından Ayşe Arman yeni bir taciz dosyasını gözler önüne serdi. Zeytinburnu'ndaki kız yurdunda taciz skandallarının yaşandığını köşesine taşıdı. Konuyla ilgili Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç'tan açıklama geldi.

İstanbul'da yurt yolunda taciz skandalı!

İşte o yazı;

"YURT yolunda taciz var!"


Bildirinin üzerinde böyle yazıyor.

Kız öğrenciler her yere yapıştırıyorlar ve yardım istiyorlar.
Aynı zamanda sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Çünkü minibüsçülerin, dolmuşçuların ve çeşitli araçların yurt yolunda onlara uyguladıkları tacizlerden yılmışlar, bıkmışlar!

KİMSENİN KULAK ASTIĞI YOK


Bu nasıl bir rezilliktir!
Nasıl olur da hiçbir yetkili kulak vermez?
Olay, Atatürk Kız Öğrenci Yurdu’nda geçiyor.
Bunca kız öğrenci, “Yardım edin, üç aydır felaket bir sorun yaşıyoruz, sürekli taciz ediliyoruz! Başımıza bir şey gelecek” diye
çığlık atıyor, kimsenin umuru değil...
Yapılması gereken onları dinlemek, onlara kulak vermek ve sorunlarına bir çözüm bulmak.

YURDUN KAPISI DEĞİŞMELİ


Atatürk Kız Öğrenci Yurdu, Cevizlibağ, Zeytinburnu’nda.
Her üniversiteden öğrenci var.
Üç ay önce açılmış.
Ama bir sorunu var.
Yurdun kapısı.
Tramvay durağından indikten sonra 400­500 metre yürümek gerekiyormuş, kızlar işte o yolda tacize uğruyorlar, özellikle de
minibüsler tarafından.
Bu yurt, aslında eski bir yurt, yıkılıp yeniden yapılmış. 15 yıl önce orada kalan biriyle de görüştüm, “O zaman da felaketti! Gasp
olayları yaşanıyordu” diyor.
Yeniden yapılmış olmasına rağmen yine sorunlu.
Kız öğrenciler sürekli arkalarına bakarak, tedirgin bir şekilde yurda giriyorlar.
İş bu kadarla kalsa iyi...
Düşünebiliyor musunuz, tacizci manyaklar, odalarına lazer tutuyormuş!
Bir de üzerinde kamerası maket helikopterle odalardan görüntü almaya çalışmışlar. Kızlar, yolun ışıklandırmasının da yetersiz
olduğunu söylüyor.
3500 kızın kaldığı bir yerde, yüzlerce kişi rahatsızsa, sizce onlara kulak vermek gerekmiyor mu?

BİRİNİZİ ALIP GÖTÜRSEK DİYE LAF ATIYORLAR

Ben o yurtta kalan iki öğrenciyle görüştüm.
Biri Bengisu Biray. 21 yaşında. Denizlili. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü dördüncü sınıfta
okuyor. “4 yıldır devletin yurtlarında kalıyorum, ilk defa böyle bir şeye tanık oluyorum” diyor, “3 aydır buradayız. Zaten yeni bir yurt.
Yol çok tenha. Devamlı araçların tacizine uğruyoruz. Kişilerin tacizi de söz konusu. Her akşam başka bir kız arkadaşımız başına
gelenleri anlatıyor. Hatta biri, mastürbasyon yapan bir erkek gördüğünü söyledi. İğrençlik yani! Sürekli bir tatsızlık oluyor. Her Allah’ın
günü yurda ulaşıncaya kadar bu sefer başımıza ne gelecek diye düşünüyoruz. Şu kapının yerini değiştiremediler gitti. Onlar yapana
kadar bizden birine bir şey olursa ne olacak?”
“Kimler taciz ediyor?” soruna bakın nasıl cevap veriyor:
“Hem minibüsçüler hem buradan geçenler. Buranın bir kız yurdu olduğunu bilerek geliyorlar. Güya kapıda güvenliğimiz var ama
güvenliğe, ‘11’den sonra siz almayacaksınız biz alıp götürelim!’ diyecek kadar da yüzsüzler! Ya da şöyle sesleniyorlar: ‘Hep
birlikte grup halinde yürüyorsunuz, keşke tek tek yürüseniz birinizi alıp götürsek...’ Herkes tedirgin anlayacağınız!”
“E peki yurt yönetimi bir şey yapamıyor mu?” diye soruyorum.
“Yurt müdürüyle defalarca konuştuk, yazı yazdık, sanırım elinden geleni yapıyor ama bürokratik engellere takılıyor. Üç aydır bir
gelişme yok. Ben de bunun üzerine change.org’da kampanya başlattım. Bari biz kızlar bir araya gelelim, sesimizi birlikte
yükseltelim diye. Kendi aramızda WhatsApp grubu da kurduk, Twitter’dan da yayın yaptık ama hâlâ bir sonuç alamıyoruz. Her gün
taciz devam... Kapıyı tramvayın olduğu yere alırlarsa can güvenliğimizin olduğunu hissedeceğiz. İstediğimiz sadece bu. Biz bu
bildirileri dağıtınca, yurt odamıza iki yurt görevlisi kadın geldi. ‘Burası İstanbul, ne var yani, her yerde kadınlar tacize uğruyor.
Siz de çok abartıyorsunuz, sanki erkekler size taciz etmek için sıraya giriyor’ dedi, tabii ki bu yaklaşımdan hoşlanmadık...”

BAKAN BEY: BEN DE KIZLARIN HALİNİ, TAVRINI BEĞENMEDİM!


İsmini vermek istemeyen, çünkü yurttan atılmaktan korkan bir başka kız öğrenciyle daha görüştüm.
O da Bengisu’nun anlattıklarının aynısını anlatıyor.
Bir süre önce spor bakanı Çağatay Kılıç gelmiş. Diyor ki, “Dört­beş arkadaştık. Onlar da tanık. Ben Bakan Bey’e derdimizi
söyledim. O da ne dese beğenirsiniz? ‘Ben de kapıdan buraya gelirken kimi arkadaşlarınızın hal ve hareketini
beğenmedim!’ Aynen böyle dedi. O zaman, ‘E Bakan Bey bile böyle düşünüyorsa, bu kapının yeri asla değişmez diye
düşünüyor insan” diyor.

YA BAŞLARINA KÖTÜ BİR ŞEY GELİRSE?


Valla ne nedir bilmiyorum.
O kızların başına istenmeyen kötü bir şey gelirse, kimlerin sorumlu olacağına siz karar verin.
Çünkü bir sürü kadın cinayetinde, tecavüzünde, tacizinde, kadınlar şikâyetçi oldular fakat hiç ciddiye alınmadılar.
Sonra bir kısmı canlarından oldu.

Bu kadar öğrenci itiraz ediyorsa, huzursuz oluyorsa, korkuyorsa o kapının yeri değişir, değişmeli!
Sanırım çeşitli haber kanalları da bu meseleyi ele alıyor.
Ben de takipçisi olacağım.

Bakan Kılıç'tan 'yurt yolunda taciz' açıklaması

İstanbul Zeytinburnu'daki Cevizlibağ kız öğrenci yurdundaki öğrenciler, yurda giden yolda sürekli tacize uğramaktan rahatsız. Ancak Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat da Bakan Çağatay Kılıç'ın kendisi bu konuya el atmış durumda. Bakan Kılıç, Ayşe Arman'ın bugünkü yazısının ardından, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, 1.5 ay önce bizzat yurda gittiğini, kız öğrencileri dinlediğini, rahatsız edildikleri yolda da yürüdüğünü anlattı.

"Yurtta kalan kız öğrencilerin isteği doğrultusunda, derhal ikinci kapının açılması talimatı verdim" diyen Bakan Kılıç, bu konudaki bürokratik yazışmaların yapıldığını, konuyla Kredi ve Yurtlar Kurumu Başkanı Sinan Aksu'nun ilgilendiğini belirterek, şöyle konuştu; "Kız öğrencilerle konuşur konuşmaz, onların isteği doğrultusunda ikinci kapının açılması talimatı verdim. Her türlü yazışma yapıldı, onaylar alındı. Bu konu, bürokratik bir konu olduğu için bu kadar uzun sürdü. Ancak Kredi ve Yurtlar Kurumu Başkanı bizzat konuyla ilgileniyor. Alınması gereken her türlü onayı, hızlandırmak için tek tek takip ediyor, telefon ediyor. Deyim yerindeyse, onayların tamamlanması için İstanbul'dakileri sürekli bunaltıyor. Bürokratik işlemlerde de en sona gelindi. Bir tek Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin onayı kaldı. O kapı açılacak."

"POLİS DEVRİYESİNİN ARTTIRILMASINI SAĞLADIM"

Sadece ikinci kapı açılması için talimat vermekle kalmadığını, kız öğrencilerin yurda giriş çıkışlarında rahat edebilmeleri için, söz konusu yolda polis devriyesinin iki katına çıkarılmasını istediğini ve bunun gerçekleştirildiğini de söyleyen Bakan Kılıç, "Kız öğrenciler, rahatsız edildikleri yolda ışıklandırmanın az olduğunu söylemişlerdi. Bende aydınlatma için neler yapabileceğimizi sordum. Bakanlık olarak, yurdun dışına karışmamız mümkün değil. o yüzden, 'gerekirse yurdun duvarına, yolu aydınlatılacak şekilde projektör koyun' talimatını da verdim" diye konuştu.

Bakan Kılıç, 1.5 ay önceki ziyaretinde kız öğrencilerin tüm şikayetlerini dinlediğini, yemekhanede kuyruk olduğuna, çok beklendiğine ilişkin bir şikayet üzerine, hemen ertesi hafta yemekhanedeki dağıtım terminallerinin ikiden dörde çıkarıldığını, beşinci terminalin de kurulmak üzere olduğunu da anlattı.

"BENİM DE İKİ KIZIM VAR. O KIZLAR BİZE EMANET..."

Bakan Kılıç, kendisini en çok üzenin ise, "kız öğrencilerin şikayetlerine duyarsız kaldığı" yönündeki açıklamalar olduğuna vurgu yaparak, "benim de iki kızım var. Eğitim almak için evlerinden uzaktaki kız öğrencilerin rahatsızlıklarına duyarsız kalabilir miyim? O kız öğrenciler bizlere emanet" diye konuştu.

HÜRRİYET