Abone Ol

İdrar rengi ile böbrek iltihabı arasında bağlantı var mı?

Memorial Hizmet Hastanesi Nefroloji Bölümü'nden Uz. Dr. Funda Yalçın, pembe veya köpüklü idrar gibi belirtiler veren böbrek iltihabının, böbrek yetmezliği için risk yarattığını söyledi.

İdrar rengi ile böbrek iltihabı arasında bağlantı var mı?

SESSİZCE ilerleyen böbrek rahatsızlıklarının son aşamaya gelene kadar hiçbir belirti vermediğini belirten Memorial Hizmet Hastanesi Nefroloji Bölümü'nden Uz. Dr. Funda Yalçın, pembe veya köpüklü idrar gibi belirtiler veren böbrek iltihabının, böbrek yetmezliği için risk yarattığını söyledi.

KAN VE İDRAR TAHLİLLERİNİZİ İHMAL ETMEYİN

Dr. Yalçın, erken teşhis için belli aralıklarla kan ve idrar tahlili yaptırarak önlem alınabileceğini açıkladı ve şunları söyledi:

"Böbreklerin görevini yerine getiremediği durumlar böbrek yetmezliği olarak tanımlanmaktadır. Kronik böbrek yetmezliğinden bahsedebilmek için hastanın 3 aylık böbrek fonksiyonlarının bozuk olması gerekir. Sinsi ilerleyen böbrek yetmezliği hiçbir belirti vermeden son aşamaya kadar gelebilmektedir. İlerleyen aşamalarda halsizlik, eforda bitkin düşme, bulantı, kusma, bacaklarda şişlik ve tansiyon düzensizliği gibi belirtiler veren böbrek yetmezliğinin erken teşhisi için belirli aralıklarla kan ve idrar tahlili ihmal edilmemelidir.

Yapılan son çalışmalara göre böbrek yetmezliğine neden olan hastalıklar arasında ilk 5 sırada diyabet, hipertansiyon, nefritler, genetik yatkınlık ve Amiloidoz hastalığı bulunmaktadır."

DİYABET HASTALIĞI BÖBREKLERİN EN BÜYÜK DÜŞMANI

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de böbrek yetmezliğine neden olan hastalıkların başında yüzde 41 gibi yüksek bir oranla şeker hastalığı yani diyabetin geldiğini belirten Dr. Yalçın böbrek sağlığını etkileyen tüm etkenleri anlattı ve şöyle sıraladı:

"Kontrol altına alınmayan diyabet, vücuttaki bütün organlarla birlikte damarları da olumsuz anlamda etkilemektedir. Kontrol edilemeyen kan şekeri böbreklerdeki küçük damarlarının hasar görmesine yol açarak, diyabetik nefropati yani böbrek fonksiyonlarının azalmasına neden olmaktadır" dedi.

BÖBREKLERİNİZ İÇİN TANSİYONUNUZU KONTROL ALTINDA TUTUN

Yüksek tansiyonun, böbrek yetmezliğine neden olan rahatsızlarda yüzde 25 gibi oldukça fazla sayılabilecek bir oranla ikinci sırada bulunduğunu belirten Dr. Yalçın "Kalp ve beyin gibi böbrek damarlarını da etkileyen yüksek tansiyon,kılcal damarların hasar görmesine ve böbreklerin küçülmesine neden olabilmektedir. Yüksek tansiyon sonucu böbrek yetmezliği gelişebildiği gibi tersine bir ilişki de mevcuttur. Böbrek taşları, iltihap ya da böbrek damarlarının darlığı yüksek tansiyona zemin hazırlayabilmektedir" dedi.

BÖBREKLERİNİZİ İLTİHABA KARŞI KORUYUN

Alerjik reaksiyonun da bir diğer etken olduğunu açıklayan Dr. Yalçın, "Alerjik reaksiyon, virüs, ilaç kullanımı ya da böbrek taşları gibi çok farklı nedenlere bağlı olarak gelişebilen nefrit yani böbrek iltihabı böbrek yetmezliğine neden olan rahatsızlıklar arasında yüzde 8’lik bir paya sahiptir. Pembe veya köpüklü idrar, yüz, el ve ayaklarda şişlik, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler veren böbrek iltihabı zamanında ve doğru tedavi edilmezse böbrek yetmezliği kaçınılmazdır" dedi.

GENETİK YATKINLIĞINIZ VARSA DAHA DİKKATLİ OLUN

Polikistik böbrek hastalıkları başta olmak üzere, genetik etkilerin böbrek yetmezliğinde yüzde 5 oranında etkili olduğunu belirten Dr. Funda Yalçın sözlerine şöyle devam etti:

"Kalıtımsal bir rahatsızlık olan polikistik böbrek hastalığı, sıvı dolu kistlerin oluşmasına neden olarak böbrek fonksiyonlarının bozulmasına neden olabilir. Bazen hiçbir belirti vermeden ilerleyen polikistik böbrek hastalığı, kist sayısının çokluğuna göre ağrı, kanlı idrar yapma, böbrek taşı oluşumu, hipertansiyon gibi farklı belirtiler verebilmektedir.

Amiloid isimli proteinin organlarda fazla birikmesiyle ortaya çıkan Amiloidoz hastalığı kalp, karaciğer, sinir sistemi, mide ve bağırsağı etkilediği gibi böbrek yetmezliğine de yol açabilmektedir. Bir sebebe bağlı olmadan gelişebilen Amiloidoz, Ailevi Akdeniz Ateşi gibi uzun süreli enfeksiyonlardan sonra da ortaya çıkabilmektedir.  Böbrek yetmezliğinde %2 orana sahip olan Amiloidoz hastalığında, altta yatan rahatsızlığa yönelik tedaviler uygulanmaktadır."

BESLENMENİZE VE YAŞAM TARZINIZA ÖZEN GÖSTERİN

Beslenme ve yaşam tarzı, hem böbrek yetmezliğine götüren süreçte hem de böbrek yetmezliği teşhisi konulduktan sonra dikkat edilmesi gereken bir adım olduğunu söyleyen Dr. Yalçın şu noktalara dikkat çekti:

"Sebebi bilinmeyen böbrek yetmezliği rahatsızlığı oranının yüzde 11 olduğu düşünülürse, beslenme ve yaşam tarzının önemi bir kez daha ön plana çıkmaktadır. Diyabet hastalarının böbrek yetmezliği yaşamasının altındaki birinci etken, diyabetin kontrol altına alınmamasıdır. Tuzsuz beslenme, özellikle diyabet ve hipertansiyon hastaları için hayati önem taşımaktadır. Böbrek yetmezliğinin ilerleyen aşamalarında ise proteinli besinler ile potasyum ve fosfor içeren bakliyat, kuruyemiş gibi gıdaların dikkatli tüketilmesi gerekmektedir.  Günlük egzersizler, çok yorucu olmamak şartıyla düzenli olarak yapılmalıdır."

BÖBREK NAKLİ HAYAT KURTARIYOR

Böbrek yetmezliğinin 5 evreye ayrıldığını belirten Dr. Yalçın, son dönem böbrek yetmezliği teşhisi konulabilmesi için yapılan testlerde hastanın böbreğinin yüzde 15 çalıştığının belirlenmesi gerektiğini açıkladı ve "Çalışmayan böbreğin görevini makine yani diyaliz ya da yeni bir organ yapacaktır. Son dönem böbrek yetmezliği tedavisinde altın standart yaşam standartlarının artıran böbrek naklidir. Böbrek yetmezliği çeken hastanın organ nakli yapılıp yapılamayacağının iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Hastada kalp ve damar sağlığı ile ilgili sorunlar, kanser hikayesi, kanda ortaya çıkabilecek sıkıntılar böbrek nakline engel teşkil edebilmektedir. Ülkemizde kadavra bulunamaması nedeniyle, canlı vericilerden daha sık yapılan böbrek naklinde vericilerin de sağlık durumunun iyi bir değerlendirmeden geçmesi gerekmektedir. Vericiler bu ameliyattan sonra hızla iyileşmekte ve ilerleyen yıllarda da böbrekle ilgili herhangi bir sorun yaşamamaktadır."