Abone Ol

Feyza Altun gözaltına alınırken savcıdan izin isteyip bir kadeh rakı içmiş

Gazeteci Fatih Altaylı, şeriat karşıtı açıklamalarıyla nedeniyle gözaltına alınan ve adli kontrolle serbest bırakılan avukat Feyza Altun'un gözaltı alındığı anlarda neler yaşadığını aktardı.

Feyza Altun gözaltına alınırken savcıdan izin isteyip bir kadeh rakı içmiş

Sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan soruşturma başlatılan Avukat Feyza Altun tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edilmişti. Altun, hakimlikte işlemlerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Hakimlik, Altun'un "yurt dışına çıkış yasağı" ve "haftada 2 gün karakola imza atma" şartını içeren adli kontrol tedbirleri kapsamında serbest bırakılmasına karar verdi. Fatih Altaylı programında Feyza Altun ile konuşmasını aktardı. Altaylı'nın aktardığına göre gözaltı süreci şöyle gerçekleşmiş:

"Kapı çalmış açtım dedi kapıda 15 polis bir savcı vardı dedi. Sosyal medyadan tutuklandığım gözaltına alındığım yolunda haberler vardı ama ben o sırada evde oturuyordum yani sosyal medyada bu haberler yayılırken benim evde olan biten bir şey yoktu dedi. Buyurun demiş hepsini içeri almış polislerin... Savcı beye demiş ki o kadar kalabalığa gerek yok bir yere kaçacak halim de yok niçin devletin imkanlarını benim gibi minicik kadın için bu kadar seferber ettiniz? Çağırsanız da gelirdim. Kibarlardı hatta biraz da mahcup bir ifadeleri vardı. Evde arama yapıldı. Olayı da kameraya kaydediyorlarmış. Buyurun. Benim üzerime düşen yapmam gereken bir şey varsa çekinmeyin söyleyin demiş."

Altaylı konuşmasının devamında ise şu detayları aktardı:

"Ben bir 5 dakika izin istedim diyor kendime diyor bir rakı koydum oturdum onlar diyor görevini yaparken ben de bir kadeh rakı içtim. Sonra da gözaltına alıp ifadeye götürmüşler.

Altaylı rakısını içerken ağladığını belirten Altun için şu ifadeleri kullandı:

"Rakısını koyduktan sonra ağlamaya başlamış. Polislere merak etmeyin. Korkudan veya başka bir şeyden değil üzüntüden ağlıyorum. Bu olayın oluş biçimi beni gücendirdi demiş. ‘Bu yapılan bana karşı bir ayıp değil, hukuka karşı, adalete karşı bir ayıp. O yüzden gücendim biraz.’”