Abone Ol

Fetullahçılar MHP’ye neden tuzak kurdu?

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, "FETÖ-PDY’nin MHP’yi hedef alan siyasi projesiyle bu partiyi sandıkta baraj altında bırakıp, o dönemde müttefiki olan AK Parti’nin önünü açmaya çalıştığını söylemek hata olmayacaktır" dedi.

Fetullahçılar MHP’ye neden tuzak kurdu?

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı MHP yöneticilerine yönelik 'kaset kumpası' iddianamesiyle ilgili olarak "FETÖ-PDY’nin MHP’yi hedef alan bu siyasi projesiyle bu partiyi sandıkta baraj altında bırakıp, o dönemde müttefiki olan AK Parti’nin önünü açmaya çalıştığını söylemek hata olmayacaktır" dedi.

Sedat Ergin'in "Fetullahçılar MHP’ye neden tuzak kurdu" başlığıyla yayımlanan (14 Ekim 2017) yazısı şöyle:

HEP aynı olağan şüpheliler... Sedat Zavar, Enes Çığci, İlker Usta başta olmak üzere...

CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ın 2010 yılındaki anayasa değişikliği referandumunun hemen öncesinde özel hayatını hedef alan bir operasyonla genel başkanlıktan düşürülmesinde rol alan Fetullahçı polislerin, 2011 seçimi öncesinde bu kez MHP’yi köşeye sıkıştırmak üzere sahneye çıktıklarını görüyoruz.

***

12 Haziran 2011 genel seçiminin en çarpıcı yönlerinden biri, MHP’nin üst kademe yöneticilerini hedef alan telekulak ve kaset operasyonlarının gölgesi altında gerçekleşmiş olmasıdır.

Bu hadisede 2011 yılı nisan ayı sonunda başlayıp mayıs ayına yayılan bir zaman diliminde bazı MHP yöneticilerinin özel hayatlarına ait görüntüler, bazılarının konuşma kayıtları internete düşmüş, bazılarına ise özel konuşmalarının açıklanacağı tehdidi yöneltilmiştir.

Sonuçta Yüksek Seçim Kurulu’nun kesinleşmiş aday listelerinde adları seçilebilecek sıralarda bulunan 9’u Başkanlık Divanı üyesi 10 MHP yöneticisi birbiri ardına istifa etmek zorunda kalmıştır.

Bu sistematik kampanya MHP’nin baraj altında kalabileceği tartışmasını da Türkiye’nin gündemine sokmuştur. MHP’nin baraj altında kalmasının doğurabileceği en önemli sonuçlardan biri, AK Parti’yi muhtemelen anayasayı referanduma gitmeden TBMM’de tek başına değiştirebilmesini mümkün kılacak olan bir sayısal eşiğe (367 milletvekili) ve siyasi güce taşıması olabilirdi.

Savcı Alpaslan Karabay tarafından hazırlanan FETÖ/PDY’nin Emniyet İstihbaratı üzerinden yürüttüğü siyasi operasyonlara ilişkin son iddianamede, MHP yöneticilerini hedef alan operasyonun teknik ayrıntıları inandırıcı delillerle ortaya konuyor. Bu iddianameyi okuduğumuzda, projenin ne zaman başlatıldığını, hangi yöntemlerin kullanıldığını ayrıntılı bir şekilde öğrenebiliyoruz.

Kesinlik içinde yapabileceğimiz bir tespit, 2009 yılı yazının MHP’ye dönük proje için başlama vuruşunun yapıldığı dönem olmasıdır. Bunu Emniyet’in bilgi ağı olan POLNET kayıtlarındaki sorgulamalardan anlıyoruz. POLNET’teki sorgulama izleri, operasyonda hedef alınan MHP yöneticilerinin çoğunun kimlik ve adres bilgilerinin 20 Temmuz 2009 ve 7 Ağustos 2009 tarihleri arasında araştırıldığını gösteriyor.

Bu arada, bazı MHP yöneticilerinin konutlarına kamera yerleştirilmesine ilişkin teknik operasyonlar konusunda da kesinlik içinde tarih verebiliyoruz. Örneğin, bir genel başkan yardımcısının kadın arkadaşıyla buluştuğu evde görüntü yansıtılmasını sağlayan gizli kameranın yerleştirilme tarihi 21 Eylül 2010’dur. Görüntünün kaydedilmesi ise 13 Kasım 2010 tarihine rastlıyor. Bu görüntüler 20 Mayıs 2011 tarihinde, yani seçimden tam üç hafta önce internete konmuş, bu siyasetçi 21 Mayıs’ta da adaylıktan çekildiğini açıklamıştır.

Bir başka MHP yöneticisinin telefonu 28 Mart 2010’da dinlemeye alınıyor, 21 Nisan 2010’da konuta cihaz yerleştiriliyor, 1 Mayıs 2001 tarihinde görüntü kaydı gerçekleştiriliyor. Görüntünün internete düşme tarihi 7 Mayıs’tır.

Örnekler artırılabilir. Genel bir tespit olarak 2010 sonundan 2011’in ilk dört ayına yayılan bir görüntüleme döneminden söz edebiliriz.

***

MHP’de bu sarsıntının yaşandığı zaman kesiti, AK Parti ile Gülen cemaatinin el ele beraber yürüdükleri bir dönemdi. Arşivlere baktığımızda, AK Parti’nin FETÖ/PDY’nin MHP’yi hedef alan bu kampanyasını kendi siyasi hesapları açısından değerlendirmekten kaçınmadığını, konunun seçim meydanlarına da taşındığını görüyoruz.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 Mayıs 2011 tarihli Kastamonu konuşması bu tutumun en göze çarpan örneğidir. Erdoğan, miting meydanında “Bahçeli AK Parti iktidarı insanların özeline giriyor diyor. Niye? Çünkü kendi adamlarının da bu tür kasetleri çıkmaya başladı, ondan rahatsız olmaya başladı.‘İnsanların özeline giriyorlar’ diyor. Yahu böyle özel olur mu Allah aşkına. Peki özeldi bu milletvekillerini niye istifa ettirdin” diyerek, “toplumun ahlak değerlerine ters düşüldüğünü” söylüyordu.

Sonuçta FETÖ-PDY’nin MHP’yi hedef alan bu siyasi projesiyle bu partiyi sandıkta baraj altında bırakıp, o dönemde müttefiki olan AK Parti’nin önünü açmaya çalıştığını söylemek hata olmayacaktır.

Şu tesadüfe bakın, MHP’ye bu operasyonu düzenleyen Fetullahçı polislerin bir kısmı daha sonra Başbakan’ın odasına ‘böcek’ yerleştiren polisler çıkmasın mı... İsimler için yazının girişine bakabilirsiniz.