Abone Ol

Fatih Altaylı: Davutoğlu'nun Emevi Camii'nde namaz kılamayacağı kesin...

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, adını anmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde kullandığı "İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii'nde namazımızı da kılacağız" ifadesine atıfta bulundu.

Fatih Altaylı: Davutoğlu'nun Emevi Camii'nde namaz kılamayacağı kesin...

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, adını anmadan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde kullandığı "İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii'nde namazımızı da kılacağız" ifadesine atıfta bulunarak "Emevi Camii’nde Davutoğlu’nun namaz kılamayacağı kesinlik kazandı. Sınırımızda istemediğimiz oldubittilerle baş başa kalmamak için Esad’ın ülkesinde hâkimiyet sağlaması bizim lehimize" dedi.

"Bu durumda Esad ile daha yakın bir ilişki kurmak gerekliliği iktidar yanlısı kalemlerin bile dilinde" diye yazan Altaylı, sözlerine şöyle devam etti:

"Ve bugün biz bu ilişkiyi, bölgedeki bizimle aynı kaygıları taşımayan ve YPG’yi desteklediğini gizlemeyen Rusya üzerinden kuruyoruz. Peki acaba CHP bugün yine Esad ile Türkiye adına temas kuran ve ilişkileri yeniden başlatan taraf olsa kötü mü olur?"

Fatih Altaylı'nın "Müslüman olsun yeter mi?" başlığıyla yayımlanan (14 Aralık 2017) yazısı şöyle:

Esad'la CHP görüşse nasıl olur?
Suriye'de iç kargaşanın yeni başladığı ve Türkiye’nin Esad karşıtı cephede güçlü bir şekilde yer aldığı günlerdeydik.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Şam’da Emevi Camii’nde cuma namazı kılmayı” hayal ettiği günler.

Anamuhalefet partisi CHP’den içinde eski diplomatların da bulunduğu bir milletvekili grubu, Şam’a Beşar Esad’la görüşmeye gitmişti.

İktidarın tepkisi sertti ve o günlerde Başbakanlık uçağıyla Başbakan Erdoğan’la bir dış geziye gidiyorduk.

Erdoğan uçakta gazetecilerle görüşürken, bu konudaki öfkesini sert bir tonla bizlere aktarınca her zamanki hadsizliğimle itiraz ettim.

“Tayyip Bey, CHP’e çok kızıyorsunuz ama bazen böyle arka kapı diplomasisi gerekmez mi? Siz hükümet olarak görüşemezsiniz belki ama yarın öbür gün oluşabilecek yeni durumlarda, CHP’nin bu girişimlerinin iki ülke arasındaki ilişkiyi sağlamak açısından bir faydası olmaz mı? En azından hükümetin mesajları bile CHP üzerinden gidip gelemez mi?” diye sormuştum.


Erdoğan’ın yanıtı ise şöyle olmuştu:

“Haklısınız olabilir. Ama bunun yöntemi bu değil. CHP bize danışmadan, Türkiye’nin çıkarlarını gözetmeden, kendi bildiği yöntemlerle gidiyor ve Esad’a destek vermiş oluyor. Bunu kabul edemeyiz.”

Aradan neredeyse 5 yıla yakın zaman geçti ve bölgede çok şey değişti. Artık Ortadoğu konularında ABD ile müttefik değiliz.

Emevi Camii’nde Davutoğlu’nun namaz kılamayacağı kesinlik kazandı.

Sınırımızda istemediğimiz oldubittilerle baş başa kalmamak için Esad’ın ülkesinde hâkimiyet sağlaması bizim lehimize.

Bu durumda Esad ile daha yakın bir ilişki kurmak gerekliliği iktidar yanlısı kalemlerin bile dilinde.

Ve bugün biz bu ilişkiyi, bölgedeki bizimle aynı kaygıları taşımayan ve YPG’yi desteklediğini gizlemeyen Rusya üzerinden kuruyoruz.

Peki acaba CHP bugün yine Esad ile Türkiye adına temas kuran ve ilişkileri yeniden başlatan taraf olsa kötü mü olur?

“Milli birlik zamanı” diyoruz, “1919 ruhu” diyoruz.

Bu ruhu canlandırmak için hükümet ile anamuhalefet arasında böyle bir işbirliği önemli bir adım olmaz mı?