Abone Ol

Eski Merkez Bankası yetkilisinden uyarı: Enflasyon yüzde 70’e çıkabilir

Eski TCMB Başkan Yardımcısı Özatay: Döviz kurunun artık başını alıp gitmeyeceği beklentisini kalıcı biçimde oluşturmadan Kur Korumalı Mevduattan (KKM) çıkış çok zor.

Eski Merkez Bankası yetkilisinden uyarı: Enflasyon yüzde 70’e çıkabilir

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi ve eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay, 2024’ün yaz aylarına doğru enflasyonun biraz daha yükseleceğini söyledi. “Hem 2023 hem de 2024 için en büyük risk, cari işlemler açığımızı normal yollardan finanse etmek de zorlanmamız olur ve kura yukarıya doğru baskı oluşturur” diyen Prof. Dr. Fatih Özatay ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk.

- OVP’de bu yıl enflasyon için yüzde 65 tahmini var. Siz enflasyonda neler öngörüyorsunuz?

Yıl sonunda gerçekleşen tüketici enflasyon oranları dikkate alındığında 2022 yılında yüzde 64,3 ile 193 ülke içinde en yüksek beşinci enflasyon bizde. OVP tahmini gerçekleşirse, 2023’te de yerimizi koruyacağız. Yıl sonu enflasyonunun bu tahminin biraz üzerinde -mesela yüzde 70- gerçekleşmesi olasılığı var; bu bizi dördüncü yapar. 2024’ün yaz aylarına doğru enflasyonun biraz daha yükseleceği tahmin ediliyor. 165 ülkenin enflasyonu yüzde 10’unun altında. Çıtayı yüzde 15’e yükseltirseniz 175 ülke o çıtanın altında kalıyor. Tartışmasız bizde enflasyon çok yüksek.

BUGÜN YETERLİ OLAN YARIN DÜŞÜK KALIYOR

- Enflasyonda kalıcı düşüş için hangi adımlar atılmalı?

Enflasyonda kalıcı düşüşün nasıl sağlanabileceğini tartışabilmek için, enflasyonun son iki yılda nasıl patladığına bakmak gerekiyor. Salt yukarıdaki çerçevede ele alındığında bile, yüksek enflasyonun ana nedeninin bizim uyguladığımız ekonomi politikası olduğu ortaya çıkıyor. Miladı Eylül 2021’e götürmek mümkün. TCMB, 23 Eylül 2021’de politika faizini durup dururken yüzde19’dan yüzde18’e düşürdü. Hangi koşullarda? Enflasyon hedefi yüzde 5 iken, kararı aldığı sırada bilinen en son tüketici enflasyonu (Ağustos 2021) yüzde 19,3 olarak gerçekleşmişken, Temmuz sonunda yayınladığı yılın üçüncü Enflasyon Raporu’nda 2021 sonu enflasyon tahminini bir önceki rapora göre 2 puan artırmışken ve kendi yaptığı ankette 2021 sonu için piyasa katılımcılarının beklediği enflasyon Ocak ayında yüzde11,2 iken eylül ayında (karardan önce) yüzde16,7’ye yükselmişken. Sadece Eylül 2021 toplantısında düşürse politika faizini neyse. ekim, kasım ve aralık aylarında da faiz düşüşü sürüyor ve yüzde14 oluyor. Döviz kuru olduğu yerde durmuyor elbette. Ağustos sonunda bir dolar 8,3 lira iken 30 Kasımda 12,95’e 20 Aralık’ta ise 17,49’a sıçrıyor. Türkiye’de enflasyonun ana belirleyicilerinin başında döviz kuru geldiği dikkate alındığında, enflasyonun neden ve nasıl patladığı hemen ortaya çıkıyor.

Demek ki Eylül 2021-Mayıs 2023 arasında uygulanan ‘saçma’ para politikasından tümüyle kurtulmak gerekiyor. Faiz ‘doğru yerde’ olmalı. Ama dikkat: Tek bir faiz yok. Hem TCMB’nin politika faizi hem mevduat faizleri hem de kredi faizleri enflasyonla uyumlu olmalı. Hangi enflasyonla? Hiç olmazsa 2024 sonu için tahmin edilen enflasyonla. OVP’de bu yüzde33. Ama 2024 ortasında enflasyonun yüzde70’i aşması ihtimali alındığında, yılsonu enflasyonunu -iyimser tahminle- yüzde40 olarak alabiliriz. Demek ki faizler bu düzeyin üzerinde olmalı. Ama faiz artırımını artık zamana yaymadan yapmak gerekiyor. Yoksa enflasyona bir türlü yetişilemiyor; ‘bugün’ yeterli olan faiz düzeyi ‘yarın’ düşük kalıyor.

FAİZ TEK BAŞINA YETMEZ

- Enflasyonu kalıcı olarak düşürmek için salt faiz artışı yeter mi?

Yetmez elbette. Önlem alınmasaydı 2023 ve 2024 bütçe açıkları çok yüksek düzeylerde gerçekleşeceklerdi. Önlem alınmasına rağmen, bir yandan deprem nedeniyle yapılması gereken harcamalar bir yandan da seçim öncesinde atılan adımlar bütçe açığının birkaç yıl daha yüksek kalacağına işaret ediyor. Bundan sonra bütçeyi daha fazla bozmamak gerekiyor. Düzeltici önlemler alırken de zaten kötü olan gelir dağılımını daha fazla kötüleştirmemeye dikkat etmeli.

Bunlar, kısa vadede enflasyonu düşürmek için mutlaka atılması gereken adımlar Ama yetmez; enflasyonda düşüşü kalıcı kılmak için daha derin ‘işler’ gerekiyor. Verimliliği nasıl artıracağız? Dış borca bağımlı bir ekonomi olmaktan nasıl kurtulacağız? Bu soruların yanıtları çok önemli ama başka bir yazı konusu. Bir de özellikle pandemi sonrası yaygınlaşan bir soruna dikkat çekmek gerekiyor. Çoğu ülkede sermayenin milli gelirden aldığı pay emeğin aleyhine artıyor. Kar marjlarını nasıl düşüreceğiz, sermayeyi nasıl daha fazla vergilendireceğiz? Bunlar da önemli sorular.

KKM’DEN ÇIKIŞ ÇOK ZOR

- Son dönemde, Merkez Bankası’nın Kur Korumalı Mevduattan çıkış için adımları var. Bu aşamada KKM’den çıkmak doğru mu, Buradan çıkacak faturayı kim öder, KKM’de çözülme gerçekten var mı?

Döviz kurunun artık başını alıp gitmeyeceği beklentisini kalıcı biçimde oluşturmadan KKM’den çıkış çok zor. Bu beklentiyi oluşturmak demek lira cinsinden mali varlıkları döviz cinsinden mali varlıklara kıyasla çok daha cazip hale getirmek demek. Türkiye’nin risk primini çarpıcı biçimde düşürecek bir ekonomi programı gerekiyor. Az önce faizi ve bütçe disiplinine ilişkin belirttiklerim mutlaka yapılmalı. Ama yine yetmez. TÜİK ve TCMB bağımsızlığı önemli. Şirketlerin ve bankaların bilançolarını bozan kararları teker teker ortadan kaldırmalı. Normal yollardan cari açığımızı finanse edebilmemiz gerekiyor. Bunlar istikrarı sağlayacak adımlar; atılırlarsa lira tekrar güçlenir; KKM’ye olan talep kendiliğinden ortadan kalkar. Kimseye de bir fatura çıkmaz. Hayal bu ya, bunların üzerine bir de adil ve hızlı çalışan bir hukuk sisteminin oluşturulduğunu düşünün...

ENFLASYON BİR BELA

- Siz de her zaman asgari ücretlinin durumunun giderek kötüleştiğine dikkat çekiyorsunuz. Önümüzdeki dönemde asgari ücretteki erime ya da yoksullaşma nereye varır?