Abone Ol

Eşcinsellik doğuştan mı yoksa yetiştirilmeyle mi alakalı?

Erkeklerin soyu mu tükeniyorYakınları olan kişiler nasıl davranmalı? Geçici bir durum olabilir mi? Düzelir mi?.. İşte, tüm bu sorulara ışık tutan cevaplar.

Eşcinsellik doğuştan mı yoksa yetiştirilmeyle mi alakalı?

Eşcinselliğin çoğunlukla zor ve acı dolu bir sürecin sonunda oluşan bir durum olduğunu ifade eden Dr. Cem Keçe; şöyle diyor:

"Eşcinselliğin nedenlerini anlamamız çok önemlidir. Çünkü önemli olan yaygınlaşmasının önlenmesidir."

Eşcinselliğin nedenleri şunlardır: Rol modellerin yanlış alınması, hormonsal bozukluklar, çocukluk döneminde şiddete maruz kalmak, tacize ve tecavüze uğramak, çocuklukta karşı cinsle ilgili yaşanmış kötü bir deneyim, ciddi aile sorunları, aşırı otoriter bir babanın varlığı, baba veya figürlerinin çocuğun hayatında olmaması, aşırı duygusal veya içine kapalı bir yapıya sahip olunması, erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus veya disparoni gibi cinsel işlev bozuklukları nedeniyle yaşanan başarısız ve aşırı sorunlu cinsel deneyimler, genetik yatkınlık, yanlış yetiştirilme yani erkek çocukların kız gibi, kız çocuklarında erkek gibi yetiştirilmesi, ebeveynler başta olmak üzere yakın çevrede eşcinsel eğilimleri olan kişi veya kişilerin modellenmesi ve örnek alınması, kızların daha yumuşak tavırları olan erkekleri, erkeklerin ise daha erkeksi tavırları olan kızları aralarına alma eğilimleri, yazılı ve görsel medyanın eşcinselliği özendirici yayınları, vb.

Eşcinsellik ailenin baskısına bir tepki sonucu da meydana gelebilir.

Yaptığımız çalışmalarda ve literatür bilgilerinde, sağlıklı ve mutlu bir aile ortamında yetişmiş ve herhangi bir travmaya maruz kalmamış ama eşcinsel bir yaşantı süren bir kişiye hiç rastlamadım. Çünkü eğer bir kişide eşcinsel bir yönelim varsa; mutlaka sağlıksız bir aile yapısı, sorunlu bir çocukluk ve cinsel travma mutlaka vardır.

ERGENLİK EVRESİNDE AŞILMASI GEREKEN ÖNEMLİ BİR SORUN!

Ergenler arasında eşcinsel olabilirim korkusunun bilinenden çok daha yaygın bir korku olduğunu ifade eden Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak; şöyle konuştu:

Aileler özellikle çocukların 0–6 yaş ve ergenlik döneminde kendi cinsiyet rollerine uygun olmayan normal dışı davranışlarını fark ettiklerinde vakit kaybetmeden bir cinsel terapiste başvurmalıdırlar. Çünkü cinsel kimlik, ergenlik döneminin başlangıcında şiddetlenen biseksüel eğilimlerin etkisindedir.

Biseksüalite ve biseksüaliteyle ilgili sorunların üzerinde durmamak, cinsel kimliğin anlaşılmasını güçleştirir, tedavide cinsel terapistin bir çıkmaz sokaktan başka bir çıkmaz sokağa girmesine, gereksiz yanılsamalara neden olabilir.

Ergenler arasında "eşcinsel olabilirim korkusu" bilinenden çok daha yaygın bir korkudur.

Ergenlik döneminde etkinleşen biseksüel eğilimler bu kaygı ve korkuların önemli nedenlerindendir. Ergenlik döneminin başlarında görülebilen, genç kızların ve delikanlıların kendi cinsleriyle kurdukları yakın ilişkiler, genellikle ciddi birer sorun değildir. Çünkü bu ilişkiler heteroseksüel sevgiye bir geçiş devresidir.Bu ilişkilere "geçici eşcinsellik" de denilebilir. Fakat bu, gerçek eşcinsellikten farklıdır.

Geçici eşcinsellik; erkeklerden çok kadınlarda görülür, oysaki gerçek eşcinsellik daha çok erkeklere özgü bir durumdur. Kinsey, eşcinselliğin erkeklerde, kadınlara oranla 3 kat daha fazla görüldüğünü söylemektedir.