Abone Ol

Emine Erdoğan: Torunlarım için üzülüyorum

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ,çocukluğunda yediği domatesin tadını bilmeyen torunları için üzüldüğünü söyledi.

Emine Erdoğan: Torunlarım için üzülüyorum

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘İklim Değişikliğiyle Mücadele Toplantısı’nda konuştu.

2020 yılının takvimlerde bütün dünyayı etkisi altına alan felaketlerle işaretlendiğini belirten Erdoğan, halen devam eden koronavirüs salgınının da hayata şimşek gibi düştüğünü ifade ederek, “Bununla beraber iklim değişikliğine bağlı felaketler, bizleri gerçekten nefessiz bıraktı. Eskiden bir felaket olduğunda, durup soluklanacak, kendimizi toparlayacak bir aralık bulabiliyorduk.

Ancak şimdi daha yaşadığımız şeyi tüm boyutlarıyla anlayamadan, yeni bilinmezliklerle karşılaşıyoruz. Büyük resmi çoğunlukla göremiyoruz. Yangın olduğunda söndürmeye çalışıyor, sel olduğunda verdiği hasarı tamir etmeye gayret ediyoruz. Ama yangınların, sellerin ve diğer afetlerin esas nedenlerine inip, tam anlamıyla mücadele edemiyoruz” dedi.

‘GİDİŞATI DEĞİŞTİREBİLECEK SON 10 YILIMIZ VAR’

2019 yılının 935 olay ile en fazla afetin yaşandığı yıl olarak kayda geçtiğini kaydeden Erdoğan, “Son günlerde yaşadığımız kuraklık, ziyadesiyle endişe verici. Bildiğiniz gibi barajlardaki su seviyesi alarm veren noktalara düştü. Bugünlerde yağan kar ve yağmur, bir nebze içimizi rahattı.

Ama bu, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyor. Biz insanların şöyle bir özelliği var, stresle ve endişeyle başa çıkmak için bazı gerçekleri göz ardı ediyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki, artık böyle bir lüksümüz yok. Son dönemeçteyiz. Elimizde, gidişatı olumlu yönde değiştirebilecek son on yılımız var. Ve bu fırsatı değerlendirebilecek son nesiliz” ifadelerini kullandı.

Corona virüs salgınıyla ve iklim değişikliği ile ilgili yürütülen çalışmaların gerileme kaydettiğini belirten Erdoğan, “Gerek ülkemizde, gerekse tüm dünyada, tek kullanımlık malzemelere karşı büyük bir bilinçlenmenin fitili yakılmıştı. Ancak, maske ve plastik eldivenler yepyeni bir kirlenmenin kapısını açtı.

Birleşmiş Milletler, salgınla ilişkili atığın neredeyse yüzde 75’inin, çöp sahalarına ve sulara karışacağını öngörüyor. Buradan çıkartmamız gereken sonuç; bugün korona salgını, yarın beklenmedik başka bir felaketle yüzleşebiliriz. İnşallah, bu son yaşanan felaketler, tüm dünya için büyük bir uyanışın vesilesi olur” diye konuştu.

GÜLÜN KOKUSU YOK

Gölgesinde serinledikleri ağaçların, denizlerde yüzen balıkların, vapurların seyrine eşlik eden martıların, yağan yağmurların varlığına şükredilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, “Daha önemlisi, bu nimetlere hakkıyla davranamadığımızı idrak edelim. Bu idrakle öyle bir çalışalım ki, çocuklarımıza ve torunlarımıza yok olmuş türlerin, tükenmiş kaynakların, kayıtlarda kalmış anılarını bırakmayalım.

Ben şahsen çocukluğumda yediğim domatesin tadını bilmeyen torunlarım için üzülüyorum. Etrafımız çiçek dolu, herkes birbirine çiçek armağan ediyor. Ama ne yazık ki, bahçeli evlerimizdeki gülün, sümbülün kokusunu alamıyoruz. Tabiatın seslerini, kokularını bir bir kaybediyoruz. Umuyorum ki, böyle toplantılar, en azından elimizdeki tabii değerleri koruma konusunda bizlere bilinç aşılar” dedi.

NESLİ TÜKENEN KUŞUN SON SESİNİ DİNLETTİ

Konuşmasının sonunda Havai adalarında nesli tükenen endemik bir kuş türünün 1987’de kaydedilen son sesini dinleten Erdoğan, “Fakat yaşadıkları bölgeye insanların gelip, yeni virüsler getirmesi ve küresel ısınmayla değişen dengelere yenik düştüler. Sonra tek tek dünyadan ayrıldılar.

Onlar artık yalnızca masallarda yaşayacaklar. Dinlediğimiz ses, hayatta yapayalnız kaldığını bilmeyen, son erkek kuşun, son şarkısıydı. O, tüm letafetiyle, hiç gelmeyecek eşini çağırırken, bizlere yeryüzünün en acıklı melodisini bıraktı” diye konuştu.