Abone Ol

Vedat Bilgin Bakan Oldu ama, Akşam'da Yazmaya Devam Ediyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevine getirilen Vedat Bilgin, köşesinde yazmaya devam ediyor

Vedat Bilgin Bakan Oldu ama, Akşam'da Yazmaya Devam Ediyor

Aynı zamanda Akşam gazetesi yazarı da olan Vedat Bilgin'in yazılarına devam ettiği görüldü.

Çiçeği burnunda Bakan Vedat Bilgin, bugünkü köşesinde "Yarın ayın kaçı" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

23 Nisan'ı ve Mustafa Kemal Atütürk'ü anlatan bir yazı kaleme alan Bilgin'in yazısı şu şekilde:

"Nisan ayının yirmi üçü olduğunu bundan tam yüz bir yıl önce Ankara'da o mütevazı taş binada açılan Meclis'in tarihin akışını belirlediğini asla ve asla kimse unutamaz ve unutturamaz. Bu, tarihsel bakımdan sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir olay gibi durur fakat evrensel bir anlamı vardır. Biz Türkler bin yıldır yaşadığımız bu topraklarda bizi devletsiz ve vatansız bırakılmak isteyen emperyalizme karşı büyük bir mücadeleyi o gün millet iradesine dayanarak başlattığımızı bütün dünyaya duyurmuş olduk.

Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Anadolu örgütlenmesini gerçekleştirirken o zamanın şartlarında olağan üstü bir yöntemi benimsemişlerdir.

Bu konuya yazarken tartışırken hep ileri sürdüğüm tez şudur: Gazi Paşa ve arkadaşları meslekleri askerlik olan kahramanlardır, imparatorluğun topraklarının her karışında Avrupa'da, Asya'da Afrika'da savaşmışlardır, Çanakkale'de yazılan destanda da onlar vardır; bildikleri ve yaptıkları en iyi iş savaşmaktır fakat onlar neden öncelikle arka arkaya kongreler yapmış ve sonunda da Ankara'daki Meclis'i kurmuşlardır!

MEŞRUİYET İLKESİ

Bu bakımdan 23 Nisanı 1920'yi anarken onu konuşurken meselenin bu boyutu üzerinde mutlaka durmak lazımdır. Bizim İstiklal Harbimizin tarihsel olarak daha önce hiçbir yerde görülmeyen hususlarından birine yıllardır dikkat çekmeye çalışırım; bu Milli Mücadelenin Büyük Millet Meclisi'nin yürüttüğü ilk savaş olmasıdır.

Gazi Paşa sadece Meclis'in seçilmiş ilk başkanı değil Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının da seçilmiş ilk Başkomutanıdır.

Bunun altını çizmek şu bakımdan çok önemlidir: Türkiye milli mücadelesi milli meşruiyet anlayışına dayalı bir mücadeledir ve bu kutsal savaşı yapan kahramanlarda bir meşruiyet bilinci olduğu için onlar asker toplamaktan/orduyu organize etmeden önce milletin temsiline önem vermişlerdir, bu sebeple 23 Nisan 1920 tarihsel bir olaydır.

Gazi Paşa Meclis'in seçtiği bir Başkomutan olarak, çok önemli bir başka tarihsel olaya imza atmıştır.

Milli Mücadele, Anadolu coğrafyasının her bir bölgesini işgal eden Batılı emperyalistlerin örgütledikleri Yunan kuvvetleri üzerinden onları son Türk ordusuna saldırtarak son direnişi imha etmeyi planlarken verilen bir mücadeledir, bu yüzden İzmir'de denize dökülen sadece Yunan askerleri değil emperyalizm olmuştur.

MİLLİ HÂKİMİYET ve DEMOKRASİ

Türkiye'nin bu zaferi bütün dünyada büyük yankı yapacaktır. Gazi Paşa, emperyalizmi mağlup eden bir komutan olarak, tarihe geçerken aynı zamanda Millet Meclisiyle yönetilen bir ülkenin de lideridir, Böylece Cumhuriyet'e giden yol ve Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Atatürk olarak yeni bir dönemi başlatmasının da yolu da açılmış olacaktır.

Burada üzerinde durulması gereken çok önemli bir mesele de, Hâkimiyeti Milliyeti'nin bir ilke olarak yeni rejimin temelini oluşturmasıdır. Milli Mücadele'nin dayandığı meşruiyet ilkesi yeni devlet düzeninde bizi demokrasiye götüren süreci başlatacaktır. Türkiye'de 23 Nisan'ı anmak millet hâkimiyetine sahip çıkmak, demokrasiyi benimsemek onu her şartta savunmak demektir."

Odatv