Abone Ol

CHP'li Özgür Özel'den Artı 1 TV Açıklaması

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Can Ataklı’nın Artı 1 TV’nin kuruluşu sırasında CHP’lilerden para toplandığı yönündeki iddiasıyla ilgili olarak “Ben haberdar değilsem CHP’lilerden para toplanmamış demektir” açıklamasını yaptı.

CHP'li Özgür Özel'den Artı 1 TV Açıklaması

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in, firari iş insanı Sezgin Baran Korkmaz'ın Uğur Dündar'a bir televizyon kanalı kurdurduğunu ima etmesiyle tartışma başlamış; Korkusuz gazetesi yazarı Can Ataklı, Artı 1 TV kurulurken CHP’lilerden 40 milyon lira toplandığını ve paranın akıbetinin belli olmadığını öne sürerek “Önemli bir CHP’li paranın önemli kısmını yok etti” iddiasıyla tartışma yeni bir boyut kazanmıştı.

Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müzik yasakları için "Gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok" sözlerine; “Bu yanlıştan bir an önce dönmezse, turizmin beline baltayı vurmuştur. Ayıptır yanlıştır. Sonra ‘benim müzikle sanata düşmanlığım yok.’ Rumeli Hisarı, en prestijli konserlerin olduğu bir yerdi. Bu sahnenin ortasına bu mescidi yaptılar. Şimdi der ki bunlar ‘Özgür Özel mescide karşı.’ Bu mescidin yapılacağı başka yer yok mu” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

ARTI 1 TV açıklaması

Can Ataklı’nın Artı 1 TV’nin kuruluşu sırasında CHP’lilerden para toplandığı yönündeki iddiasıyla ilgili olarak da  “Hiçbir bilgim yok. Ben haberdar değilsem CHP’lilerden para toplanmamış demektir” dedi.

"İstanbul'u katlettiniz, Türkiye'yi de kaybedeceksiniz"

Kendimi en yalnız ve en mutlu hissettiğim gündeyiz. Milletvekillerimiz İstanbul’da. İmamoğlu’nun belediyecilik anlayışının ikinci yıl dönümünde, göğsümüzü gere gere İstanbul sokaklarındayız. Milletvekillerimiz, ‘sözümüzü tuttuk, çalmıyoruz, çaldırmıyoruz’ diyorlar. Şükürler olsun ki 25 yıllık harami düzeninden sonra ‘ne diyorsunuz nasılsınız’ diyen siyasi anlayışa sahibiz. ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ demişti. İstanbul’u kaybettiniz, Türkiye’yi kaybedeceksiniz Sayın Recep Tayyip Erdoğan. İki yıl önceki İstanbul zaferinden sonra en geç iki yıl sonraki Türkiye zaferi herkesin yüzünü güldürecek.

"Üniversite sayısını 250'ye çıkardıklarını söylüyor; baktık 207 üniversite var"

Erdoğan’ın uykusu kaçadursun. Bu yalanları nasıl söylüyor, bilmiyoruz. ‘Partimizin üye sayısı iki milyonu aştı’ demişti, ‘yok artık’ demiştik, baktık son dönemde ciddi istifalar var. Hani ‘İsmet Paşa, Demokrat Partilileri darbe ile tehdit etmişti?’ Hangi tutanak, hangi gün? Şimdi yalanlara bir yenisi. ‘Bizim zamanımızda 10 öğrenciden 1 tanesi girebiliyor, şimdi 10’da 10’ diyor. Açık öğretimi de katarsanız, üniversite sınavına giren 100 gençten 37’si kazanabiliyor, açık öğretimi de çıkarırsanız 32. Söylediğinin yüzde 68’si yalan. Aynı konuşmada üniversite sayısını 250’ye çıkardıklarını söylüyor, baktık 207 üniversite var. Biz, gençlerin bir ağabeyi olarak doğru rakamları tekrar etmekle mükellefiz.

"Bu mu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı "

MHP’ye oy verenler, bu kısımla ilgilenmeleri gerekir diye düşünüyorum. Uluslararası rakamlar açıklandı. Türkiye’ye gelen yatırımların büyük bölümü ev, arsa, dükkân ve ofis satın almak için geliyor. Bu sene her 100 dolardan 64’ü gayrimenkul yatırımı için geliyor. Partisinin adında, her lafında ‘milliyetçilik’ olanlar, ‘vatandaşlığa elverişli daire.’ Bunu AK Parti ilk 1 milyon dolar yapmıştı, patron çıldırdı, indirimle 250 bin dolara indirdi. ‘Alırsanız daireyi pasaport bedava’ diyorlar. Bu mu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı? Bu daireyi alana, pasaport veriyor adama. MHP, bu iktidarın küçük ortağıdır. Dün çıkacaksın, 32 kez Kılıçdaroğlu diyeceksin, bu rezaleti görmeyeceksin. Bu iktidarı desteklemeye devam edin, muhalefete muhalefet yapmaya devam edin. 32 kez Kemal Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu, gelecek bitirecek. Türkiye’ye neden yatırımcı gelmiyor? Gelmez tabi.

"15 AKP ve MHP'li milletvekili rezalete ortak olmamış"

Üniversite rektörlerini kayyım olarak atıyorsan, orada ders veremeyecek bir adamı üniversite tepesine oturtursan, gelir mi adam? Gelmiyor zaten. Dün ne yaptılar? TBMM’deki AKP-MHP Grubu’ndaki 15 arkadaş hariç, emir komuta zinciri içinde Sayıştay başına kayyım atadılar. Sayıştay’ın kapısından içeri girmemiş. Sayıştay geleneğinden gelmeyen birisi başına neden konur? Mevcut başkanını eleştiriyoruz, raporların içinden bulduklarımıza bile dayanamıyorlar. ‘Muhalefetin eline çok koz verdi’ diyor. Sayıştay, usulsüzlük var mı diye bakıyor, eski gücünün çok altında denetim yapıyorken, saraydan genel müdür koydular. Kabine sadece AK Parti ve MHP’liler girdi. Boş, geçersiz, biri diğer adaya atmış, toplamda 15 AKP ve MHP milletvekilleri, bu rezalete ortak olmamış. 15 tane ümit veren arkadaşımızın olması çok bir şey değildir, ümit vericidir. Dünkü ayıba ortak olmadınız, tebrik ediyoruz. Bir tek ben atacağım diye girdiniz bakın 15’mişsiniz. O 15 arkadaşın kıymetli direnişini selamlıyoruz.

"Yalansa tekzip yayınlayın"

Cahit Özkan’ın partisi, ‘reform yapacağız’ dediğinde bir takvim hazırlamıştı ve bir hafta sonra ‘birden fazla maaşı yasaklayacağız’ diyor, şu anda var olduğunu ifade ediyorlar. Cahit Özkan, bunun ‘yalan olduğunu’ söylüyor. Bir tekzip yayınlayın, Sözcü yayınlasın. Tutanak elimde, kendisiyle davalık olduk. Tutanakta, kişiye ekonomik durumunu söylemesini söylüyorlar. İşim Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı. Maaşı 13 bin 583, o gün için. Eşini soruyorlar. Eve dört maaş girdiği çok belli. Adamın mahkemedeki tutanağı bu. Daha ne konuşuyorsunuz. ‘Pandemiyi iyi yönettik’ diyorlar ya, bizden kötü yapan Myanmar var. En zengin yüzde 20, milli gelirden aldıkları payı yüzde 49 buçuğa yükseltmiş. En yoksul yüzde 5’lik kesimin aldığı pay, yüzde 0,85’e düşmüş. Son bir yılda bile zengin en zengin, yoksul en yoksul olmuş. Burada Fahrettin Altun var, AK Partililer var. En düşük alanlarda ise asgari ücretliler var. Millet acından yatamıyor, siz beş maaşla adam donatıyorsunuz.

"Fahrettin Altun gerekli gördüğü veriye ulaşacak"

Kötü bir karar çıktı. Sarayın dört maaşlı Fahrettin Altun’un başında bulunduğu İletişim Başkanlığı’nın ‘gerekli gördüğü kişisel verilerin elde etmesine’ izin çıkardılar. Gerekli gördüğü veriye erişme hakkı var. Fahrettin Altun uygun gördüklerini o kanuna rağmen elde edebilecek. İstanbul seçimlerinde, ‘ruh ve sinir hastalıklarına başvurmuş herkesin belgelerini aldılar, YSK’ya verdiler, bunların deli raporu var, oy kullanmış iptal edin.’ Fahrettin Altun seçim iptal ettirecek. Kimsenin mahrem verileri güvende değil. Fahrettin Altun makas, veriyi alacak A Haber’e yapıştıracak.

"Bu mescidi buraya kondurmanın ne manası var"

Recep Tayyip Erdoğan, müzikli mekanların 12’ye kadar çalışabileceğini söyledi, ‘kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok’ dedi. Bu yanlıştan bir an önce dönmezse, turizmin beline baltayı vurmuştur. Belki farkında değiller. Kuşadası, Bodrum, Antalya’da akşam 9’da güneş batıyor, insanlar evlerine girip yemek yiyip kalkasıya, dışarı çıktığında mekana vardığında mekanın kapanmasına bir saat kalmış olacak. Ayıptır yanlıştır. Sonra ‘benim müzikle sanata düşmanlığım yok.’ Rumeli Hisarı, en prestijli konserlerin olduğu bir yerdi. Bu sahnenin ortasına bu mescidi yaptılar. Şimdi der ki bunlar ‘Özgür Özel mescide karşı.’ Bu mescidin yapılacağı başka yer yok mu? ‘200 yıl önce mescit vardı.’ Ama 100 yıldır da Rumeli Hisarı’na dünyadan turist geliyor, buraya bu mescidi kondurmanın ne manası var, sanata düşman değilsen? Kamera şakası değil yaptılar bunu, AK Parti yaptı. ‘Buna bakıp da ‘Özgür Özel mescide karşı çıktı’ diyeceksiniz, söylemezsem itibar suikastlarınız amacına ulaşmış olur. Bu mescidi Rumeli Hisarı sahnesinin ortasına kondurmanın manası varsa ben bir şey demiyorum. Demek için siyaset sınırları dışına çıkar.

"Rezalete son vereceğiz"

Bir meydan hınca hınç dolu. İnsanlar dolmuş taşmış neyse ki açık hava. Bütün Kırıkkale gelmiş oraya. Hırslılar, sinirliler. 8 tane haneli bir köyden 380 bin nüfuslu il olmayı başarmış Kırıkkale. O fabrikayı şirketleştirip sonra özelleştirecekler. Katarlılar gelmiş, işçiler tedirgin olmuş. Sonra Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can koşmuş teklife imza atmış. Önce özelleştirip sonra Katarlılara peşkeş çekecekler. Gittik miting yaptık, sözümüzü verdik; direneceğiz, bu rezalete son vereceğiz.

"Süleyman Özışık'a ulaşamasa memuriyete dönemiyor"

FETÖ borsası meselesi, var ki artık mızrak çuvala sığmıyor. Yargıtay üyesinin dediğini de bir kenara not etmek lazım. Süleyman Özışık, Süleyman Soylu’ya yakın gazeteci. Diyor ki ‘binlerce kişinin masumiyetine inandığım binlerce kişinin ismini Süleyman Soylu’ya verdim’ diyor. Süleyman Özışık’a ulaşamasa memuriyete dönemiyor. OHAL var, OHAL Komisyonu sonuç vermiyor ama Süleyman Özışık senin masumiyetine inanıyorsa, Süleyman Soylu memuriyetine geri döndürüyor. Dün Genel Başkanı’mız Kılıçdaroğlu söyledi. İsmail Çataklı, ‘aktörler aynı’ diyor. İsmail Çataklı sen yalanlayabiliyorsan, Süleyman Özışık’a yalanlayacaksın. Kemal Kılıçdaroğlu ne yapsın? Şunun 10 binde biri Japonya’da olsa harakiri yaparlar. Bu AK Parti’de kuyruk oldu ‘beni haksız yere attı’ diyenler. Sonra Süleyman Özışık ikna olursa, mahkemesiz işe başlatıyorsunuz. İsmail Çataklı seni de not ediyoruz.

"Tedbiri kaldıran kişi Adalet Bakan Yardımcısı oluyor"

Sezgin Baran Korkmaz. Amerika’ya biyokütle ihraç ediyor. Amerikan müfettişi bakıyor, biyokütlenin geldiği yok, hayali ihracat gibi, teşvik alınıyor. Sezgin Baran Korkmaz’ın uluslararası suçu bu. Amerika, Türkiye’ye yazıyor. MASAK da savcılığa yazıyor. Savcı iki gün sonra harekete geçmiş. Ayrı ayrı tarihlerde tıkır tıkır bütün sulh ceza mahkemeleri, hakimlikleri, bankadaki paralarını dondurmuş, yurt dışına çıkış yasağı koymuşlar. Türkiye’de yargılansa cezasını çekse, Amerika eline koz geçmez. Yargılasaydık, Rıza Zarraf 12 sorunumuzdan biri olmazdı. 13’üncüsüne şu ekleniyor. Adam elimizde, paralarına el koymuşuz. Orada sihirli bir el değiyor. Bu işlemlerden bir ay sonra, Sezgin Baran Korkmaz’ın banka hesaplarındaki tedbirlerin resen kaldırıldığı bildirilerek, kaldırıyorlar. Sezgin Baran Korkmaz kaçıyor gidiyor. Gitmeden bir gün önce Süleyman Soylu ile görüştüğü öne sürülüyor. Resen bunu kaldıran kişi; Hasan Yılmaz, Adalet Bakan Yardımcısı olmuş. Normal harekete geçileni bozan kişi, Adalet Bakan Yardımcısı. Kendi imzasıyla yapmış. Şimdi o Sezgin Baran Korkmaz’ı Amerika istemiş. Sezgin Baran Korkmaz, Türkiye’de yargılanmak istiyor, Türkiye’de bir şey olmaz ona, biliyor. Neden saldınız, neden bıraktınız? Resen bırakmıyor ha, reisten bırakıyor. Sezgin Baran Korkmaz’ı feda etmeye kalksalar, ortaya dökülecek.”

Özel, basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “AB’den finans sözü aldım, Suriyelileri göndereceğiz” demesine ilişkin gelen soruya Özgür Özel, şu yanıtı verdi:

“Söz alma, söz verme kısmıyla ilgili bilgiye sahip değilim. Dinlerken nasıl anladığımı aktarabilirim. Sayın Genel Başkan, ‘bana söz verdiler’ diye Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkel’den söz aldığını hatırlattığını anladım. Bunun dışında bilgim yok. Avrupa, göç fobisi olan bir yapı. Uluslararası pek çok kuruluşun kullandırabileceği fonlar var. Avrupa’nın göç dalgasını engellemesi için elverişli. Bir fark var. Suriye devletinde barış yapıp, resmi hükümetle görüşüp, güvenli konutlar yapıp, kendi gönüllerince davulla zurnayla gitmeleri lazım. CHP, göçmenlere değil, savaş ve iç savaş kışkırtıcı politikalara karşıdır. Suriyeli sığınmacıların güle oynaya gitmesi taraftarıyız.”

"Gökçek'in battı çıktıları burada"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İmar düzenlemelerine şaibe karışmaması lazım, hatta canlı yayınlayın” dediğinin anımsatılması üzerine de Özel, “Uyan da balığa gidelim. Geçti artık o geçti. Melih Gökçek’in battı çıktıları burada. Önceden ne yapılacağını Gökçek’in müteahhitleri bilir. Bu ihaleleri icat ettiniz siz. CHP’liler şeffaf oldukça, karın ağrısı tutmuş beyefendinin” dedi.

Üçlü ittifak iddiaları

Özel, DEVA ve Gelecek Partisi ile Saadet Partisi’nin üçlü ittifak yapacağı yönündeki iddiaları ise şöyle değerlendirdi:

“Bunlar söylemler, duyumlar. Bizim dışımızdaki partilerin tutumları ile ilgili bir şey söylemek zor. Söylenecek tek şey vardır. O da CHP mevcut durumda, ittifaka ihtiyaç duymaksanız seçimlere girebilecek iki partiden biri tanesi. Bize ihtiyaç duyan demokrasinin neresinde olursa özveriyle olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.” (ANKA)