Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın Türkiye-Irak Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması ve Uluslararası Tahkim süreciyle ilgili açıklamalarının teknik ve hukuki gerçeklikten uzak olduğunu belirtti.
DMM’den yapılan açıklamada, Yavuzyılmaz’ın “Cumhurbaşkanı’nın bir imzasıyla 50 yıllık anlaşma iptal edildi” ve “Meclis’e açıklama yapılmadı” yönündeki ifadeleri açık bir dezenformasyon olarak nitelendirildi.
"Anlaşma güncelliğini yitirdi, kamuoyuna duyuruldu"
Açıklamaya göre, Türkiye ile Irak arasında 1973’te yürürlüğe giren ve 2010’da yenilenen boru hattı anlaşması, değişen bölgesel koşullar ve enerji piyasasındaki gelişmeler nedeniyle işlevini yitirdi. 27 Temmuz 2026 itibarıyla anlaşmanın sona ereceği, Cumhurbaşkanı Kararı ile Resmî Gazete’de yayımlanarak kamuoyuna duyuruldu.
Tahkim süreci devam ediyor
DMM, Yavuzyılmaz’ın Türkiye’nin 1,471 milyar dolar ceza aldığı ve bu bedelin “Cumhurbaşkanının şahsi mal varlığıyla ödenmesi gerektiği” yönündeki sözlerini “sorumsuzca” olarak değerlendirdi.
Açıklamada, Paris merkezli Uluslararası Ticaret Odası (ICC) Tahkim Heyeti’nin, Irak’ın 5 talebinden 4’ünü reddettiği, Türkiye’nin taleplerinin büyük kısmını ise kabul ettiği ifade edildi.
Tahkim sonucunda tarafların karşılıklı tazminata mahkûm edildiği, Türkiye'nin ise Irak lehine hükmedilen kısımla ilgili Paris’te iptal davası açtığı ve bu sürecin halen sürdüğü vurgulandı.
Ayrıca, kararın kamuya açık ABD’deki bir tenfiz davası dosyasından elde edildiği ve bu bilgilere herkesin ulaşabileceği, “gizli belgeye ulaşıldığı” yönündeki iddiaların asılsız olduğu belirtildi.
"Hukuki süreç tamamlanmadı, kesinleşmiş ceza yok"
Washington’daki tenfiz davasının hâlâ sürdüğü ve tarafların birbirinden tazminat talep ettiği bildirilen açıklamada, henüz kesinleşmiş bir ceza ya da ödeme kararı bulunmadığı hatırlatıldı.
“Siyasi saiklerle uluslararası algı operasyonu”
DMM, Yavuzyılmaz’ın geçmişteki haberleri bugün yaşanmış gibi yeniden gündeme getirerek Türkiye’yi uluslararası düzeyde tartışmalı hale getirme çabasının “sorumsuz bir yaklaşım” olduğunu kaydetti.
Açıklamada, “Türkiye ile Irak arasına nifak tohumları ekmeye çalışan bir karalama kampanyası” ifadesine yer verildi.
Kamuoyuna, resmi açıklamalar dışında yapılan yanıltıcı paylaşımlara karşı dikkatli olunması çağrısında bulunuldu
CHP’li Yavuzyılmaz’ın paylaşımı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, sosyal medya platformu X’te, Türkiye’nin 2014–2023 yılları arasında Kürdistan Bölgesi ile yaptığı petrol taşımacılığı anlaşması nedeniyle, Irak Hükümeti’nin başvurusu üzerine Ceyhan’dan yapılan yüklemeye dair Uluslararası Tahkim Mahkemesi tarafından alınan kararını paylaştı.
Yavuzyılmaz, 13 Şubat 2023 tarihli kararda, tahkim davasında Türkiye’ye verilen net ceza tutarının 1 milyar 471 milyon 390 bin 486 dolar olduğunu belirtti. Bu rakamın bugünkü döviz kuru ile yaklaşık 60 milyar TL’ye karşılık geldiğini vurguladı.
Yavuzyılmaz, bu kararın, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yüce Divan'da yargılanmasına neden olacak belgeler” olduğunu öne sürdü
Barzani’ye bağlı Rudaw da CHP’nin iddiasını yalanladı:
İşte Rudaw’daki haber:
Kürdistan Bölgesi’nden petrol ihracatı Mart 2023’ten beri durdu
Paris merkezli Uluslararası Ticaret Odası (ICC), “Bağdat'ın onayı olmadan” 2014 ve 2018 yılları arasında Kürdistan Bölgesi’nden petrolün ihraç ettiği gerekçesi ile Türkiye'yi 1,4 milyar dolar tazminata mahkum etmişti.
Kararın hemen ardından, Türkiye 25 Mart'ta Kerkük-Ceyhan ve Kürdistan hattı üzerinden sevkiyatı durdurmuştu.
Bu gelişmenin ardından Türkiye, Washington DC'deki Columbia Bölge Mahkemesi'nde Irak hükümetine karşı dava açtı.
Türkiye Uluslararası Ticaret Odası (ICC)kararını reddederek Bağdat'ın 956 milyon dolar tazminat ödemesini talep ediyor.
Ankara, Paris Tahkim Mahkemesinin birbirine ödemesi gereken tazminata hükmettiği faiz oranını hesaplayarak Irak'ın Türkiye'ye olan borcunun, Ankara'nın Bağdat'a ödemesi gereken miktardan daha fazla olduğunu söylüyor.
Ayrıca Türkiye, Paris Tahkim Mahkemesine göre kredilerin faizini hesapladıktan sonra Irak'ın 2,6 milyar dolar, Türkiye'nin ise 3,5 milyar dolar tazminat alacağı ifade ediliyor.
Petrol ihracatının durması ile yaşanan zarar
Kürdistan Bölgesi ve Kerkük'ten petrol ihracatının durdurulmasının üzerinden 3 yıldan fazla bir zaman geçti. Kürdistan’dan 25 Mart 2023'ten tan önceki süreçte Ceyhan'a uzanan petrol boru hattından günde 450 bin varillik petrol pompalanıyordu.
Taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık sonrası kapanan boru hattı küresel piyasalardan günlük yaklaşık yarım milyon varil ham petrolün kesilmesine neden oldu.
Rûdaw'ın edindiği bilgilere göre hasarın Kürdistan Bölgesi ve Irak’a maliyeti 25 milyar doları aşmış durumda.
Sudani: Petrol sevkiyatı durduğu için Türkiye’ye günlük tazminat ödemek zorundayız
Irak Başbakanı Sudani, 5 Aralık 2024’te Irak Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, Kürdistan Bölgesi’nden petrol sevkiyatının askıya alınmasının Irak’a zarar verdiğini kaydederek, “Petrol sevkiyatı durduğu için Türkiye’ye günlük tazminat ödemek zorundayız” dedi.
Sudani, “Paris Mahkemesi'nin Türkiye'ye karşı Irak'ın lehine verdiği kararın ardından, petrolün Irak boru hattı üzerinden Türkiye’deki Ceyhan Limanı’na sevkiyatı durdu” dedi.
“Kürdistan Bölgesi’nden petrol sevkiyatının askıya alınması bize zarar verdi” diyen Sudani, “Petrolden elde edilen gelirlerin federal bütçe kanununa dahil edilmesi gerekiyordu ki, Federal Yüksek Mahkeme’nin kararı uyarınca biz de çalışanların maaşlarını bu şekilde ödemeye başlayabilelim” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile yapılan petrol boru hattı anlaşması uyarınca sevkiyatın durduğu müddet boyunca da Türk tarafına tazminat ödenmesi mecburiyetinin bulunduğunu anımsatan Sudani, şu ifadeleri kullandı:
“Bir diğer zarar ise Kerkük’ün gelirlerinedir. Bu zarar günlük yaklaşık 100 bin varil Kerkük petrolünün Türkiye'nin boru hattı aracılığıyla uluslararası pazarlara gönderilmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca, OPEC ve OPEC Plus’a tabi olmamız nedeniyle üretimimizi azaltmak zorunda kaldık. Bu üretim Irak adına hesaplanır ve bir kotası vardır. Bu durum bizim diğer üye ülkelerle sorun yaşamamıza neden oldu. Bir diğer zarar ise, günlük olarak Türkiye tarafına cezai ödeme yapmamız gerektiği gerçeğidir. Petrolü durdurduğumuz süre boyunca Türkiye’nin şikayette bulunması normaldir, çünkü bu konuda anlaşma var ve boru hattından yapılacak minimum ihracat miktarı belirlenmiştir. Dolayısıyla petrol ihracatı ne kadar süreyle durdurulursa bu bizim tercihimiz olarak Irak’ın hesabına yazar.
Bu sebeplerden dolayı, federal hükümet, Kürdistan Bölgesi hükümeti ile işbirliği yaparak, C/İkinci/12. Maddesi'nde belirtilen petrol ve petrol sevkiyatının düzenlenmesi projesini hazırlama konusunda çalışmalar yapmıştır. Bu projede, Kürdistan Bölgesi'ndeki her petrol yatağındaki fiyatların uluslararası danışmanlar tarafından belirlenmesi öngörülmüştür. Bu toplantıda, bütçe yasasının nasıl uygulanacağına dair çözüm yolları ele alınmıştır. Bu, özellikle federal hükümet ile Kürdistan Bölgesi hükümeti arasındaki ilişkilerde büyük bir etki yaratmış ve toplum üzerindeki etkisini göstermiştir. Bu sorunların çözümü için uygun bir yol bulunmalı, anayasa ve yasa çerçevesinde bir düzenleme yapılmalıdır.”
Türkiye ile Irak arasındaki anlaşma
Türkiye ile Irak arasında 27 Ağustos 1973'te imzalanan Ham Petrol Boru Anlaşması 20 yıl süresince ham petrol akışının sağlanması için boru hatlarının döşenmesini öngörüyordu.
2010 yılında Irak-Türkiye Boru Hattı Anlaşmasının 2025 yılına dek uzatılmasına karar verildi. O dönem anlaşmayı Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Irak Enerji Bakanı Hüseyn el Şehristani imzaladı.
Irak Petrol Bakanlığı’nın Irak devletinin tek temsilcisi olarak tanındığı vurgulanan anlaşmada Irak Devlet Petrol Pazarlama Şirketi (SOMO) ile Petrol Şirketi'nin isimleri “petrolün yüklenmesi ve gönderilmesinin denetleyicileri” olarak veriliyor.
Anlaşmaya göre, Irak tarafı Kerkük-Ceyhan petrol boru hattı üzerinden belli bir miktar petrol göndermekle yükümlüydü ve buna devam etmesi halinde Türkiye'ye tazminat ödemesi gerekiyordu.
Anlaşmada, “Türkiye, petrolü yalnızca Irak Devlet Petrol Pazarlama Teşkilatından (SOMO) alır” şeklinde bir şart bulunmuyor.
Irak Anayasası ve Kürdistan’dan petrol ihracatı
Petrol ve doğal gaz gelirlerinin adil dağılımı konusu, 2005’te hazırlanan Irak Anayasanın onaylanmasından bu güne Erbil ile Bağdat arasında temel çelişki ve tartışma konularından biri durumunda.
Irak Anayasası’nın 111’inci Maddesinde; “Irak’ta bulunan petrol ve doğal gaz, çeşitli bölge ve vilayetlerde yaşayan bütün Irak halkının malıdır” hükmü yer alıyor.
Anayasanın 112’inci maddesinin 1’inci bendinde ise; “Federal Hükümet mevcut yataklardan çıkarılan petrol ve doğal gaz yönetimini Bölge Hükümetleri ve vilayetlerle birlikte yapar” ibaresi bulunuyor.
Bu amaçla Kürdistan Parlamentosu, 6 Ağustos 2007’de "Kürdistan Bölgesi Petrol Yasasını" kabul etti. Parlamento’da onaylanan yasaya göre, bölgedeki petrollerin işletilmesi için "Kürdistan Ulusal Petrol Şirketi" kurulmasına karar verildi.
Bağdat yönetiminin 2010’dan sonraki süreçte Kürdistan Bölgesi’ne uyguladığı ekonomik ve siyasi ambargo derinleşirken, Erbil, ekonomik olarak ayakta durabilmek için petrol ihracatına yönelik adımlar atmaya başladı.
Dönemin Kürdistan Bölgesi Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hewrami, 2011’de ABD petrol devi Exxon ile 10 ayrı arama ve üretim anlaşması imzalandığını açıkladı. Ardından Chevron’dan Total’e dek Kürdistan Bölgesi’ne petrol yatırımcısı akını başladı. Türkiye Petrolleri (TPAO) ve Genel Enerji gibi Türk şirketleri de Kürdistan Bölgesi’ne geldi. 2012’de Erbil ile Ankara arasında “Mutabakat Zaptı” imzalandı.
Dönemin Irak Başbakanı Nuri Maliki, Kürdistan Bölgesi’ni bütçe payından mahrum etti. Dolayısıyla Erbil, memur maaşlarını ödeyebilmek için bu adımları attı.
2014’te IŞİD’in Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne saldırdığı bir dönemde Bağdat yönetimi Ceyhan’dan petrol satışına izin vermesini gerekçe göstererek Paris’teki Uluslararası Ticaret Odasına tahkim başvurusu yaptı.
Türkiye’nin Ceyhan’dan petrol satışına izin vererek SOMO dışında bir alım yapmış olduğunu, dolayısıyla 2010’daki ekle uzatılan 1973 anlaşmasını ihlal ettiğini öne sürdü.
Tahkim Mahkemesi 9 yıl sonra kararını verdi. Ancak bu karardan önce Irak Federal Yüksek Mahkemesi 15 Şubat 2022'de bir kararla 22 sayılı 2007 Petrol ve Doğal Gaz Yasası'nı Irak Anayasası'na aykırı bularak iptal etti.
Mahkeme, Kürdistan Bölgesi’nin tüm petrol ve doğal gaz gelirlerini Bağdat merkezî hükûmetine teslim etmesini karara bağladı. Kürdistan Bölgesi yönetimi ise mahkemenin kararını “siyasi” bularak tanımadığını açıkladı