Abone Ol

Bir provokasyonun hedefi: 1 Mayıs 1977

Medyafaresi.com analiz: Gazeteci Hülya Karabağlı, işçi hareketinin sendikal haklar konusunda çıtasını yükselttiği 1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’nda 34 kişinin hayatını kaybettiği olayların arka planını analiz etti.

Bir provokasyonun hedefi: 1 Mayıs 1977

Hülya Karabağlı / Medyafaresi.com

İşçi hareketinin sendikal haklar konusunda çıtasını yükselttiği 1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’nda 34 kişinin hayatını kaybettiği olayların arka planı aradan geçen 43 yıllık zamanda aydınlatılmadı. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in 70’li yıllara damgasını vuran ve siyaset arenasında fırtınalar koparan devlet içinde illegal yapılanmaya işaret ettiği kontrgerilla örgütünün kanlı 1 Mayıs olaylarında rolü de somut bir gerçeklikle ortaya konulamadı.

Siyasi istikrarsızlık, ideolojik iç çatışmalar, Devlet Güvenlik Mahkemeleri(DGM)’lerin açılmak istenmesi, sendikal eylemlerin artması, 1 Mayıs 1977’de Taksim’de işçilerin öldürülmesi gibi toplumda derin kutuplaşmaya yol açan olaylar 12 Eylül 1980 askeri darbesinin miladı olarak gösterilir. 1977 yılından 12 Eylül’e giden süreçte 5 ayrı hükümet göreve gelmiş, koalisyon ortaklığı ya da azınlık hükümet modelleri da hayata geçirilmiştir.

1 MAYIS 1977’NİN SLOGANLARI: SAVAŞSIZ VE SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜZEN

70’li yılların ikinci yarısında Taksim Meydanı’nda yapılan 1 Mayıs kutlamaları mahkemeye giden sloganlarıyla da siyasi tarihte yerini aldı. 1977 yılı 1 Mayıs kutlamalarında Marks, Engels, Lenin, Stalin, Mustafa Suphi, Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş, Ulaş Bardakçı, Mahir Çayan ve Cihan Alptekin'in büyük boy resimleri yer alırken, meydanda “Faşizmin zindanında yatanlara özgürlük”, “İşçi sınıfı ya devrimcidir ya hiçbir şey değildir”, “Yaşasın dünya sosyalist sistemi”, “TKP'ye özgürlük”, “1 Mayıs ilk direnişimiz, seni yaşatacak tunç bileğiz”, “Bu alan, 1 Mayıs alanı”, “141, 142 kaldırılsın”, “Bütün ülkelerin işçileri birleşin”, “Tek yol devrim”, “Yaşasın Kürt halkının anti sömürgeci ulusal - demokratik mücadeleci”, “Rizgari”, “Kürtlere özgürlük”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Savaşsız ve sömürüşüz bir düzen” bulunuyor.

1 MAYIS GERİLİMİNDE 5 HAZİRAN 1977 SEÇİM MİTİNGLERİ

Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs 1977 kutlamalarında yaşananlar aradan geçen 43 yılda çok tartışıldı ve çok şey yazıldı. Hatta dönemin Başkanı Süleyman Demirel hakkında ‘kanlı 1 Mayıs olaylarının üzerine gitseydi 12 Eylül yaşanmazdı’ eleştirileri yapıldı. 1 Mayıs 1977 olayları bir ay sonra 5 Haziran 1977’de yapılacak genel seçimler nedeniyle Adalet Partisi (AP), CHP arasında kıyasıya mücadelenin tam ortasına düşerek daha sonraki gerilimlerin de işaretini vermiş oldu.

5 Haziran 1977 seçimleri öncesinde İstanbul’da Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamalarında meydana gelen olayların siyasi kutuplaşmayı derinleştirdiği takvim yaprakları geriye doğru çevrildiğinde çok net görülüyor.

1980 ASKERİ DARBESİNE GİDİLEN SÜREÇTE TAŞLARIN NASIL DÖŞENDİĞİNİ ANLATAN GELİŞMELER ŞÖYLE:

TAKSİM ALANINDA 100 BİNİ AŞAN KATILIM

1976’da Taksim Meydanı’nda DİSK’in öncülüğünde gerçekleştirilen 1 Mayıs İşçi Bayramı’na Türk-İş’e bağlı bazı sendikalar da eşlik etti. 1 Mayıs 1977 günü İşçi Bayramını kutlamak için İstanbul’a çeşitli illerden gelen 100 bini aşan kişi DİSK (Devrimci İşçi Sendikası)'in öncülüğünde Taksim Meydanını doldurdu. Katılımın fazla olması nedeniyle grupların meydana girişleri uzun sürdü ve miting uzamış oldu.

SAAT 19.00’DA ÇEVREDEN SİLAH SESLERİ DUYULDU

Saat 19.00 sıralarında dönemin DİSK Başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiği sırada etraftan silah sesleri duyuldu. Sular İdaresi binasının çatısından ve meydandaki otelin çeşitli katlarından açılan ateş nedeniyle toplanan insanlar panik halinde kaçmaya başladı kısa süre sonra Intercontinental Otelinin (The Marmara Oteli) üst katlarından da ateş edilmeye başlandı.

DİSK BAŞKANININDAN SAKİN OLUN ÇAĞRISI

İlk silah sesleri Tarlabaşı’nın alana açılan girişinden duyuldu. Türkler’in konuşması sırasında başlayan silah seslerinde soğukkanlılığını koruyarak kitleleri de sakin olmaya çağırdı. Ancak, ilk silah seslerinin ardından otomatik tabanca ve tüfek sesleri alanı kaplayınca panik başladı. Kurşun yağmurundan kaçmaya çalışan kalabalıklar barikatlarda sıkıştı.

Panik halinde kaçmaya çalışırken panzerler kalabalığın arasına doğru girdi ve kitleleri sıkıştırarak Kazancı Yokuşu denilen tarafa gitmeye zorladı. İnsanların yöneldiği Kazancı Yokuşunun bir kamyonla tıkandığının anlaşılması üzerine aşağıya doğru kaçmaya çalışan kalabalığı korkutmak için açılan ateşle halk panzerler altında kalarak ve birbirlerini ezerek kaçmaya devam ettiler.

KAZANCI YOKUŞUNUN BAŞINDA SIKIŞIP HAYATLARINI KAYBETTİLER

Çıkan kargaşada 28 kişi ezilme ya da boğulma sebebiyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak hayatını kaybetti. 130 kişi de yaralandı. Ölenlerin büyük çoğunluğu Kazancı Yokuşunun başında park edilmiş barikatlardan dolayı sıkışarak öldüler. Olay sonrası birçok kişi gözaltına alınmasına rağmen ateşi kimin açtığı tespit edilemedi, Sular İdaresinin çatısından ve otel odalarından ateş edenler bulunamadı.

Otelin 1 Mayıs 1977 günü müşterilere kapatıldığı ortaya çıktı. Çelişkili rakamlara göre, kanlı 1 Mayıs’ta 34-41 arasında insan hayatını kaybetti. Olayların ardından 276’sı erkek 45 kadın olmak üzere toplam 321 kişi polis tarafından gözaltına alındı.

BAŞSAVCILIK İDDİANAMESİ: DEVLET İÇİNDE YÖNETİMİ ELE GEÇİRMEK İSTEYENLERİN PROVOKASYONU

Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianamesinde 1 Mayıs olaylarını: 1 Mayıs 1977 tarihinde meydana gelen ve 34 kişinin ölümü ile birçok kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayların oluş şekli, görgü tanıklarının anlatımları, olayda gerek Intercontinental Otelinden gerekse Sular İdaresi binasının üstünden ateş edenlerin birçok kişi tarafından görülmüş olmasına rağmen güvenlik güçlerinin gerçek suçluların hiçbirisini yakalayamamış olması hususları gözetildiğinde, olayın toplumu kaosa ve iç çatışmaya sürüklemek, nihai hedef olarak ise askeri darbeye zemin hazırlamak amacıyla devlet içinde yönetimi ele geçirmek isteyenlerin yönlendirmesi ve kurgulamasıyla çıkarılmış bir provokasyon olduğu ve etkili güçlerin polisin de görev yapmasını engellediği kanaatine varılmaktadır” şeklinde değerlendirmiştir. (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/2 Esas Nolu İddianamesi, 2012: 5-7)

1 MAYIS SAVCISI: HAKLARINDA DAVA AÇILMASINI İSTER İSTEMEZ GÖREVDEN ALINDIM

1 Mayıs 1977 olaylarına da mercek tutan TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 1 Mayıs Davası’nın Cumhuriyet Savcısı Çetin Yetkin’in; 1 Mayıs 1977 olayında ben duruşmada savcıydım. İlk duruşmada soruşturmanın genişletilmesini, esas faillerin bulunmasını ve bazı kamu görevlileri de açıkça suçlu oldukları dosyadan anlaşıldığı gibi, haklarında dava açılmasını ister istemez hemen bu görevden alındım. Yani bu davanın o şekilde yürütülmesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı istemedi ve beni görevden aldı şeklindeki beyanına, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde açılan “12 Eylül Davası” olarak bilinen davanın iddianamesinde yer verilmiştir. (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/2 Esas No’lu İddianamesi, 2012: 9)

ECEVİT: BİLGİ ALAMADIK

CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in “Daha ilk günden karşımıza duvarlar çıkmaya başladı. Yani ateşi açıp, halkı paniğe kaptırıp 30'un üzerinde insanın ölümüne neden olanlar belli. Yani Emniyet onları mutlaka filmini çekmiş olmalıydı. Ona rağmen hiçbir bilgi alamadık” sözleri de aynı iddianamede yer aldı. (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/2 Esas No’lu İddianamesi, 2012: 9)

ECEVİT KONTRGERİLLA AÇIKLAMALARI

1977 yılı Nisan ayında, CHP lideri Bülent Ecevit'in seçim otobüsü Niksar'da kurşunlandı saldırıda 10 kişi yaralandı. Ecevit Gümüşhane'nin Şiran İlçesinde saldırıya uğramıştır. Mayıs ayında, İstanbul Taksim'deki 1 Mayıs mitingi sırasında çıkan olaylarda 34 (34-41 arasında değişiyor) öldü, yüzlerce kişi yaralandı; CHP'nin Malatya mitingi sırasında patlama oldu 4 kişi yaralandı halkı yatıştıran Ecevit "Malatyalılar, ben ayaktayım, patlayan Demirel’in demokrasisidir" dedi.

CHP lideri Bülent Ecevit, o yıllarda yavaş yavaş Avrupa'nın gündemine gelmeye başlayan kontrgerilla tartışmalarıyla ilgili ilk açıklamalarını yapıyordu. Seferberlik Tetkik Kurulu’nun kastederek Türkiye’de Kontgerilla bulunduğuna işaret eden Ecevit, Cumhurbaşkanı Korutürk’e Özel Harp Dairesi’yle ilgili bilgileri bir mektupla gönderdi. Bu mektup Türkiye için bir dönüm noktasıydı. Türkiye’nin sır gibi saklanan gizli ordusu Özel Harp Dairesi’nin varlığı böylelikle Cumhurbaşkanlığı’ndaki resmi belgelere de girmiş oldu.

DEMİREL ECEVİT’E SUİKAST İHBARI YAPTI

5 Haziran 1977’de yapılan genel seçimlerin galibi CHP yüzde 41.4 oy alarak birinci parti oldu ancak tek başına hükümet kuracak çoğunluk olan 226 milletvekilliğine ulaşamadı. Adalet Partisi yüzde 36.9 oy MHP ise yüzde 6.4 oy aldı. Hükümeti kurma görevi Ecevit’e verildi, ancak Ecevit hükümeti güvenoyu alamadı ve ikinci milliyetçi cephe hükümetinin önü açıldı. 1977 yılından 12 Eylül’e giden süreçte 5 ayrı hükümet göreve gelmiş, koalisyon ortaklığı ya da azınlık hükümet modelleri da hayata geçirildi.

1 Mayıs kutlamalarında meydana gelen olaylar ve ortaya çıkan Ecevit’in Başbakan Demirel tarafından kendisine yazılmış olan “suikasta uğrayabilirsiniz, biz elimizden geleni yapıyoruz ancak siz de dikkatli olun” mektubunu açıklayarak kendisinin hiçbir şeyden korkmadığını belirtmesi gerilimin artmasına sebep oldu.

1980 DARBESİNE GİDEN SÜREÇTE BAZI KRİTİK TAKVİM ŞÖYLE:

8 Nisan 1976: Kendilerine komandolar adını veren kişilerce, Ankara’da çeşitli yerlere yapılan saldırılarda ve öğrenci olaylarında, 3 öğrenci öldü.

28 Nisan 1976: İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı, Ülkü Ocakları Şubesinin kapatılmasını ve yöneticilerinin Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesine göre cezalandırılmalarını istedi.

12 Mayıs 1976: Başbakan Demirel’in, Hava Kuvvetleri Komutanlığına atanması kararlaştırılan Orgeneral İrfan Özaydınlı’nın kararnamesini geri alarak, yerine Korgeneral Cemal Engin’i ataması üzerine, Özaydınlı dava açtı.

22 Mayıs1976: TÖB-DER’in 17 ide bulunan büroları Valiler tarafından süresiz kapatıldı.

28 Haziran 1976: Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Savcılığının başvurusunu karara bağladı ve MHP’ye, yurt dışındaki şubelerini kapatmasını bildirdi.

5 Eylül 1976: Elazığ’da MHP ve MSP’li gruplar, CHP il binasını taşa tuttular, kentte büyük çapta olaylar çıktı. 12 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

21 Eylül 1976: DİSK Genel Sekreteri Mehmet Karaca tutuklandı.

25 Ocak 1977: İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, İstanbul genelinde son bir yıl içinde 510 öğrenci olayının meydana geldiği, bu olaylarda 13 öğrencinin öldüğü, 254 öğrencinin yaralandığı bildirildi.

5 Şubat 1977: Ankara’da, TÖB-DER, TÜM-DER ve TÜTED bir miting düzenleyerek, MC Hükümeti’nin tutumunu, partizanlığı ve terörü kınadı. Güvenlik güçleri ile çıkan çatışma sonrasında 60 kişi yaralandı.

1 Mart 1977: MC Hükümeti’nin görevde olduğu süre içerisinde TL 9. kez devalüe edildi. TL’nin dolara karşı toplam kaybı %27’ye ulaştı. Dolar 17.50 TL.

4 Mart 1977: Türkiye Barolar Birliği’nin aldığı karar üzerine tüm yurtta avukatlar davalara girmediler.

9 Mart 1977: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından MHP hakkında soruşturma açıldı.

26 Nisan 1977: CHP Lideri Ecevit ve beraberindekiler, Niksar’da açık hava toplantısı yaparken, MHP ve AP’lilerin saldırısına uğradılar.

28 Nisan 1977: Ecevit, Erzincan’da da saldırıya uğradı. 7 kişi yaralandı.

1 Mayıs 1977: Kanlı ‘1 Mayıs’. DİSK’in İstanbul Taksim Meydanı’nda kutladığı ‘1 Mayıs İşçi Bayramı’ sona ermek üzereyken, bazı binaların pencere ve damlarından meçhul kişiler tarafından açılan ateşle kana bulandı. On binlerce kişinin üzerine açılan ateş sonucu çoğu çıkan panik neticesinde ezilerek olmak üzere 34 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Olayla ilgili olarak 350 kişi gözaltına alındı.

2 Haziran 1977: Başbakan Demirel, CHP Genel Başkanı Ecevit’e gönderdiği gizli ve kişiye özel bir mektupta, ‘İstihbarat örgütlerinin, Ecevit’e, Taksim Alanı’nda yapılacak mitingde suikast düzenleneceği’ haberini aldıklarını bildirdi. Ecevit, radyoda yaptığı bir konuşmada bu mektubu açıkladı ve mitinge gideceğini söyledi.

3 Haziran’da, CHP mitingi olaysız ve büyük bir kalabalıkla yapıldı.

5 Haziran1977: Genel seçimler yapıldı. CHP: 213, AP: 189, MSP: 24, MHP: 16, CGP: 3, DP: 1 milletvekilliği kazandı.

13 Haziran 1977: Başbakan Demirel istifa etti. Böylelikle 1. MC Hükümeti sona erdi.

21 Haziran 1977: Ecevit, Kabinesini açıkladı.

3 Temmuz 1977: CHP’nin kurduğu azınlık Hükümeti, TBMM’de 217 kabul oyuna karşılık 229 ret oyu ile güvenoyu alamadı. Meclis’te kavgalar çıktı.

4 Temmuz 1977: Korutürk, AP Lideri Demirel’e Hükümeti kurma görevini verdi.

8 Temmuz 1977: - Demirel, Ecevit’in AP-CHP Koalisyon önerisini reddetti.

21 Temmuz 1977: 2. Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti açıklandı.

26 Temmuz 1977: Başbakan Demirel: “İktidarı, MSP ve MHP ile birleşip sola teslim etmemeyi başardık” dedi.

1 Ağustos 1977: AP-MHP-MSP Koalisyon Hükümeti (2. MC Hükümeti) TBMM’de yapılan oylamada, 219’a karşın 229 oyla güvenoyu aldı.

1 Şubat 1979: Milliyet Gazetesi Başyazarı ve Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi, İstanbul Nişantaşı’nda evinin önünde otomobilinin içindeyken tabanca ile öldürüldü. Cinayeti daha Sonradan Mehmet Ali Ağca’nın işlediği tespit edildi. Ağca tutuklandı, yargılanırken cezaevinden kaçtı.

21 Şubat 1979: CHP Genel Merkezi bombalandı. Adana, Ankara ve Kars’ta meydana gelen olaylarda toplam 7 kişi öldü.

7 Nisan 1979: Türkiye Emekçi Partisi Genel Başkanı Mihri Belli, İstanbul Sultanahmet’teki parti merkezine giderken yaylım ateşine tutularak ağır şekilde yaralandı.

1 Mayıs 1979: İstanbul’da, partililer ile beraber sokağa çıkan TİP Genel Başkanı Behice Boran ve TSİP Genel Başkanı Ahmet Kaçmaz gözaltına alındılar. İstanbul’da sokağa çıkma yasağını ihlal eden 1059 kişi gözaltına alındı

12 Eylül 1980: DARBE... Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren Başkanlığında, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Org. Sedat Celasun’dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi (MGK) yönetime el koydu. Milli Güvenlik Konseyi’nin yaptığı açıklama ile, Hükümet, Senato ve Parlamento feshedildi. Siyasi Partilerin faaliyetleri durduruldu. Milletvekilleri ve Senatörlerin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Tüm yurtta saat 05.00’den itibaren sokağa çıkma yasağı kondu. Anayasa yürürlükten kaldırıldı. Tüm sendikalar faaliyetten men edildi. Tüm dernekler kapatıldı. Yurtdışına çıkışlar yasaklandı.

DÖNEMİN İÇİŞLERİ BAKANLARI MECLİS’TE 1 Mayıs 1977 İÇİN NE DEDİ?

İRFAN ÖZAYDINLI: 1976 yılından itibaren 1 Mayısla ilgilenen DİSK 1977 Mayısında da İstanbul'da yasal gerekleri yerine getirmek suretiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemiştir. Bu kuruluşla birlikte bazı aşırı sol fraksiyonlar da mitinge katılmışlardır. Mitinge katılma, kişi olarak 80 binin üzerinde de bir düzeye çıkmıştır. Burada şu konuyu da tasrih etmek isterim, illegal olarak bilinen fraksiyonlardiır bunlar. Toplantının devamı sırasında saat 18.00 sularında DİSK'in o zamanki Genel Başkanı konuşmasını yaparken, çeşitli yollardan gelip birleşen kalabalık grubun miting alanına girdiği ve Intercontinental Hotel'iin önlerine kadar ilerlediği görülmüştür. Saat 19.0O'u 5 geçe değişik yer ve yönlerden, değişik gruplarla bireysel de olsa, 1 - 2 kişi de olsa ateş açılmıştır.

Miting alanına doldurulan büyük kalabalık tam bir paniğe kapılarak alandan çıkış yerlerine doğru kaçmaya başlamış, bunun sonucu olarak 1'i polis olmak üzere 34 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir ve 146 kişi de çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Bu olayla ilgili olarak güvenlik kuvvetlerince yakalanan 189 kişinin sorgulama işlemleri Cumhuriyet Savcılığınca yapılmış, bunlardan 89 sanık 'tutuklanmaları istenerek mahkemeye sevk edilmiş, 16'sı tutuklanmış, diğerleri hakkında serbest olarak yargılanmalarına karar verilmiştir.

Halen olay sanıklarının tümü tutuksuz olarak yargılanmaktadır. Bu arada miting tertipçilerinden Mehmet Karaca, Müşir Kaya, Can Polat ve Mehmet Ertürk haklarında 171 sayılı Yasaya aykırı hareket etmek suçundan dava açılmış ve bu dava da devam etmektedir.

1977 yılı 1 Mayıs toplantı ve gösterilerinde, 1 Mayısın amacını aşan faaliyetler daha da genişletilmiş ve yoğunlaştırılmıştır. Burada da tekrar ediyorum, vurgulayarak belirtmek isterim; 1977 yılı 1 Mayısında da Marks'ın, Engels'in, Lenin'in, Stalin'in, Mustafa Suphi'nin, Nazım Hikmet'in, Deniz Gezmiş'in, Ulaş Bardakçı'nın Mahir Çayan'ın ve Cihan Alptekin'in büyük boy resimleri ve biraz evvel söylediğim bazı illegal fraksiyonların da kendi sloganları rahat rahat1977 yılı 1 Mayısında da atılmış, söylenmiş ve resimler gösterilmiştir.

HASAN FEHMİ GÜNEŞ: Değerli arkadaşlarım; 1 Mayıs'ın tatil günlerimizden olduğu yasalarımızda vardır; Bahar Bayramı olarak tatil günlerimizdendir. İlk olarak 1976'dan bu yana, kitle halinde kutlanmaya, işçi bayramı şeklinde kullanılmaya yeltenilmektedir ve bu törenler yapılmaktadır. Daha önceki yıllarda da, çok eski yıllarda da İşçi Bayramı olarak kutlanması için teşebbüslerde bulunulmuştur. Bugünkü yasalarımız karşısında, Anayasamız karşısında, 1 Mayıs 1977'de, de 1978'de de, 1979'da da, suç niteliğindeki pankarttı taşıyanlar mahkemeye verilmiştir, slogan atanlar mahkemeye verilmiştir; ama farkı vardır kuşkusuz ve ben 1 Mayıs günü söylediğimi burada tekrar etmek istiyorum; hiçbir vatandaşımızın canına kıyılmamıştır, hiçbir vatandaşımızın burnu kanamamıştır. Bu, sevindiricidir. Maalesef 1977'nin acısını; hepimiz, her zaman 34 ölen yurttaşımızın açısını çekmekteyiz. 1979'da böyle bir olayla karşılaşmadığımız için memnunuz, arkadaşlarımızın da memnun olacağını sanıyoruz. Siz bu kafayla mı anarşiyi önleyeceksiniz buyurdular Sayın Ucuzal. Evet, 1 Mayısları, 34 cesedi arkamızda bırakmadan kutlamaya başlıyorsak, bu kafayla terörü ve anarşiyi inşallah önleyeceğiz ve sizin karşınıza öyle çıkacağız. Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar.