Abone Ol

Ben Ekonomistim diyen Erdoğan iktidarında Türkiye Derin Yoksulluk İçinde

Ekonomik kriz tırmanıyor, yurttaş yoksullu-ğun dibine vurdu, maaşlar pula döndü, çarşı pazar yanıyor. Buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan yine “Ben ekonomistim, netice ortada. Ben buna inanıyorum” diyerek iktidarında uyguladığı ekonomi politikalarını savundu. Uzmanlar, “Ekonomi inançla değil bilimle yönetilir” dedi.

Ben Ekonomistim diyen Erdoğan iktidarında Türkiye Derin Yoksulluk İçinde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ben ekonomistim” diyerek uyguladığı politikalar ülkeyi krize ve derin yoksulluğa sürükledi. İktidarın, “Ekonomi şaha kalkacak” vaadi boş çıktı.

Erdoğan’ın 24 Haziran 2018’de ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası “Türkiye Ekonomi Modeli” adıyla yeni ekonomi politikaları uygulanmaya başlandı.

Erdoğan, yeni modelde krize karşı “Bizim silahımız nas” ifadesini kullandı. Ancak “nas” denilerek alınan kararlar, krizi bitirmek yerine daha da derinleştirdi. Son olarak önceki akşam katıldığı televizyon programında ekonomiye ilişkin değerlendirme yapan Erdoğan, “Ben ekonomistim, netice ortada” diyerek iktidarında uyguladığı ekonomi politikalarını savundu.  

- Bakan ve başkan dayanmadı: 2018’den beri dört Merkez Bankası başkanı, üç Hazine ve Maliye bakanı değişti.  

- İşsizlik rekoru: 2018’de işsiz sayısı TÜİK verilerine göre 3 milyon 537 bin kişi ile yüzde 11’di. Son açıklanan verilere göre işsiz sayısı 2022 Kasım ayında 14 milyon 824 bin 187 kişi oldu.

- Cari açık büyüdü: Cari açık 2018’de 27 milyar 633 milyon dolar idi. Türkiye ekonomisi 2022 Kasım ayında 3 milyar 666 milyar dolar cari işlemler açığı verdi. Ocak-kasım dönemi itibarıyla cari açık 41 milyar 814 milyon dolara ulaşırken kasım sonu itibarıyla yıllık cari açık da 44 milyar 988 milyon dolar oldu. 

- Dolar kuru fırladı: 2018’de dolar 6.8 TL seviyesini gördü. İktidar, kuru tutabilmek için Merkez Bankası rezervlerini kullandı. İhtiyat akçesi bile harcandı. Yine de doların yükselişi engellenemedi. Dün itibarıyla dolar kuru 18.81 TL idi. 

- Enflasyon ve zam yağmuru: Erdoğan, “Belini kırdık, yurttaşı enflasyona ezdirmeyiz” dese de milyonlar enflasyona yenildi. Açıkladığı veriler tartışmalı olan TÜİK bile enflasyonu 2022 yılı için yüzde 64.27 olarak açıkladı.   

- Açlık ve yoksulluk arttı: 2018’de açlık sınırı 1942 TL, yoksulluk sınırı 6 bin 328 TL idi. TÜRK-İŞ’in verilerine göre 2023 yılı ocak ayında 4 kişilik bir aile için açlık sınırı aylık 8 bin 864 TL, yoksulluk sınırı 28 bin 875 TL oldu. 

- Kuyruklar uzadı: Ekonomik krizle mücadele eden yurttaş, ülke genelinde Et ve Süt Kurumu önünde uzun kuyruklar oluşturdu. 

- İtibardan tasarruf etmedi: Sayıştay’a göre Beştepe’nin 2020’de 8 milyon lira olan günlük harcaması 2021 yılında 10 milyon liraya ulaştı. Saray, lüks araba sevdasından da vazgeçmedi. Devlet Malzeme Ofisi’nin 2018 ve 2021 arasında taşıt alımı için harcadığı para 1 milyar 454 milyon 734 TL’ye ulaştı. Geçilmeyen köprüler ve yollar ile  yatılmayan hastane yatakları için 2023’te 102 milyar lira ayrıldı.

BÜYÜK BÖLÜŞÜM KAYBI

- Prof. Dr. Korkut Boratav: Ekonominin bir sosyal bilim olarak inançlarla değil bilimsel olgularla temel savlarının ortaya konulması lazım. İnançlarla alakası yok. Doğrudan nesnel olgularla bağlantılı. 

Cumhurbaşkanının konuşmasından da anlıyoruz ki ekonomiyi bilimsel dayanaklara değil inançlara dayandırıyor. Ekonomi politikalarından geniş kitlelerin nasıl etkilendiğini ise milli gelir verileri gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son yayımladığı verilere göre 2016 ile 2022 arasında ücretlerin milli gelirdeki payı neredeyse 10 puan düştü. Sermayenin payı ise 10 puan arttı. Yani bu olgu ortada. Refah durumunun düzeldiğine ilişkin iddiada bulunulamaz. Ülkede büyük bir bölüşüm kayıbı var. Reel ücretlerde 2016 ile 2022 arasında yüzde 15 civarında düşüş var. 

- Prof. Dr. Duran Bülbül: İktisat biliminin kendi kuralları vardır. Bu inanıp inanmama meselesi değildir. Erdoğan’ın açıkladığı “sebep-sonuç” ilişkisinin iktisat biliminde yeri yok. Politika faizlerini yüzde 9’a çekmiş olabilirler ama bankalardaki mevduat faizleri şu anda yüzde 30’larda. Bu durum yoksullaşmaya işaret ediyor. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul. Türkiye’de 2 sınıf ortaya çıktı. Zenginler ve yoksullar.

ERDOĞAN FARKINDA BİLE DEĞİL

- İdris Şahin (DEVA PARTİSİ): Neticeyi insanlar görüyor ama Erdoğan farkında değil. Öyle bir izolasyonlu ortamda yaşıyor ki çarşıda pazarda ne olup bittiğini bir türlü göremiyor. Gerçek enflasyon vatandaşın sokakta yaşadığıdır. Erdoğan’ın etrafındakiler bir ilüzyonla milleti aldatmaya çalışıyor ve Erdoğan da buna inanıyor. Bir kişinin inancından öte ilmin, aklın ve iktisadın kendine göre gerçekleri vardır. Bu tezin iflas ettiğini son 4 yıldaki ekonomik sıkıntılarla çok net görüyoruz. 

EKONOMİ ASIL BİZİM ALANIMIZ

- Prof. Dr. Bilge Yılmaz (İYİ PARTİ): Erdoğan’ın bu özgüveninin içi boş, bunu hepimiz biliyoruz. İktidar, Berat Albayrak döneminden bu yana, Erdoğan’ın “ inançlarına” dayanan ekonomi politikalarıyla ülkede bir deney gerçekleştiriyor. 85 milyon vatandaş çok ağır bedeller öderken bu sözleri nasıl bu kadar rahat sarf edebiliyor anlamak çok güç. Yaşadığımız tüm sıkıntılar cumhurbaşkanının inadından kaynaklanıyor. “İnancı” yanlış. Ekonomi asıl bizim alanımız. Kendisini veya kurmaylarını, tartışmaya beklerim.

BİR GECEDE 35 MİLYAR DOLAR GELDİ

- Prof. Dr. Esfender Korkmaz: Cumhurbaşkanının tek haneli faiz inadını, iyi bir iktisat politikası olarak görüyor. Bundan dolayı da kendisinin iktisatçı ve ekonomist olduğunu iddia ediyor. Türkiye’de 70 dolayında bir enflasyon varken faizleri tek haneye indirmek Türk Lirası’ndan kaçışı hızlandırdı. TÜİK’in açıklamasına göre mevduat, enflasyon yatırım araçları içerisinde mevduat faizi eksi 37 oldu. Yani bankaya 100 lira mevduat yatıranın satın alma gücü olarak elinde 63 TL kaldı. 

2021’de AKP yandaşları, hane kur artışı nedeniyle Türkiye’ye çok büyük oranda döviz getirdi. 35 milyar dolar bir gecede o kurdan bozduruldu. Bu paralar siyasetin finansmanı için geldi. Siyasetin finansmanını yapabilmek için kurları bilerek artırdı. İkincisi Türkiye’de Merkez Bankası rezervleri eksi olduğu için her zaman dış borçlarda döviz ihtiyacı var. Bunun için karaparanın gelmesine göz yumdular.