Abone Ol

Aşk için kötülük yaptım! Lale Belkıs'a adını kim verdi?

Türk filmlerinin kötü kalplı kadını Lale Belkıs Sabah'tan Tuluhan Tekelioğlu'na konuştu. Bakın yeni diziler ve oyuncular için neler söyledi.

Aşk için kötülük yaptım! Lale Belkıs'a adını kim verdi?

Öpüşmem, sevişmem, şunu yapmam, bunu yapmam demedi. Güzelliğin, iyi fotoğraf vermenin tartışılmaz kural sayıldığı Yeşilçam'da, kimi zaman makyajsız geçti kamera karşısına. Sinemanın gerçek kadınlarındandı. Bazen baştan çıkaran, bazen kocasını elinde tutmak için kötülükler yapan, bir yanıyla zarif, bir yanıyla son derece acımasızdı. Ama o kadar güzeldi ki, ona yaptıklarından dolayı kızamazdık. Lale Belkıs'ı yıllar sonra Ankara'da gördüm. 40'ında 40 Kadın belgeselimle Uçan Süpürge'nin konuğuydum. Lale Belkıs da o akşam, Türk filmlerinin en sahici, en hakiki kadını olarak 13. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'nin onur ödülünü aldı. İstanbul'a dödüğümüzde 35 yıllık eşi, Ateş Böceği Yalçın Otağ'la oturduğu Moda'daki evinde buluştuk. Muhteşem resimlerle dolu, sanat galerisine çevirdiği evin salonunda sohbet ederken, Lale Belkıs bir ara elimden tuttu, kocaman, gözleriyle bana tatlı tatlı bakarak "Tuluhancığım, filmlerdeki o kötülükleri ben hep aşk için yaptım," dedi...

LALE BELKIS
Dizilerdeki kötü kadınlardan Nebahat Çehre'nin karakterini beğeniyorum. Ama ben öyle oynamazdım. Daha duygusal oynar, o duyguyu belli ederdim.

Efes Oteli'nde çalışırken bir gün Ateş Böceği Yalçın'dan telefon geldi. 'Nasılsın?' dedi. 'İyiyim, bu akşam birileriyle yemeğe gideceğim,' dedim. Bana 'Hiçbir yere gidemezsin, sen benim karım olacaksın,' dedi. Şaşırdım. Telefonda evlenme teklifi etti. Ertesi gün İzmir'e geldi ve evlenmeye karar verdik.

Çok fazla istemedim çocuk sahibi olmayı. Sanırım 15 yıl önceydi, hamile kaldım. Bebeği yedi ay karnımda taşıdım, bir de baktık ki ölmüş.

Maddi sıkıntı içerisindeyiz, hiçbir gelirimiz yok. 695 TL emekli maaşımız var. Geçinmeye çalışıyoruz. Ailemden kaç tane ev gitti, daireleri sattım. Bakalım ne olacak.

YALÇIN OTAĞ (ATEŞ BÖCEĞİ YALÇIN)
Lale'yi hep kıskandım. Seven insan kıskanır. Lale'yi kıskanmıyorum dersem, onu sevmiyorum demektir. Ama Lale beni kıskandıracak hiçbir şey yapmadı.

Lale yüzüne bir şey yaptırmaya kalkarsa, işte o zaman, 35 senenin ardından boşanırım.

Cem Yılmaz, karikatüristliği sırasında Ateş Böceklerine skeç yazmıştı.

Şahan'dan bir şey anlamıyorum, biraz da edepsiz buluyorum. Yani benim kalemim değil.


- Size Lale Belkıs adını Hakkı Devrim koymuş. Bilmiyordum. Anılarınızı yazdığınız İpek Çoraplar'ın önsözünde okudum..
- L.B: İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü'nün efsanevi müdiresi Refia Övüç, büyük bir defile düzenlemişti. İki kız dikkatini çekmiş, Hakkı Devrim'in. İkisinin de adı Belkıs. Biri öğretmen, diğeri çocuk. İşte çocuk olan bendim. 15 yaşında başladım mankenliğe. Hakkı Devrim, 'İyi bir manken olacak, o adla anılsın,' demiş. Enstitünün amblemi laleydi. Hakkı Devrim bana Lale adını verdi. Benim 50 yıllık dostumdur. O günden beri ben de Lale Belkıs'ım.

- Girdiğiniz ortamı etkileyen bir kişiliğiniz var. Neden yarım bıraktınız sinemayı?
- L.B: Aslında toplumda da ses getirecek şeyler yaptım. Milli mankenim. Tiyatroda oynadım, önemli yönetmen ve oyuncularla filmler yaptım, plaklar yaptım, şiirler yazdım, resim yapıyorum... Ama sansasyonel olay yok bende. Hatırlanmak için bir olay mı yapmam lazım? Uçan Süpürge beni hatırladı. Onur ödülünü vermişler. Çok mutluyum. Güzel şeyler yapınca karşılığının böyle olması güzel.

- Yeşilçam'ın üvey annesi, baştan çıkaran kadın rollerini oynadınız hep. Hiç gocunmadınız mı bundan?
- L.B: Hayır. Gerçek kadınları oynadım ben. Kötü kadınları değil. Kadıncağız evinde duruyor, yaşantısı devam ediyor, biri geliyor, kocasını, sevgilisini elinden alıyor gidiyor. Bu kadın tabii ki mücadele verecek. Nasıl kötü olabilir ki? Bu kadınları kötü olarak görmüyorum. Mücadele edeceksin, bazen duygularına yenileceksin...

İŞİME KARIŞILSIN İSTEMEM
- Dizilerdeki hangi kötü kadınları beğeniyorsunuz?
- L.B: Deniz Çakır'ı (Yaprak Dökümü'nün Ferhundesi) çok beğeniyorum. Ona elimi verdim zaten, abla kardeş ya da anne kızı oynayacağız bir gün birlikte. Aşk-ı Memnu'da Nebahat Çehre'nin karakterini çok beğeniyorum. Biz Nebahat'la aynı yaştayız aşağı yukarı. Birlikte çok defileye çıktık. O karakteri beğeniyorum ama ben öyle oynamazdım mesela. Daha duygusal olurdum. O duyguyu belli ederdim. Hanımın Çiftliği'ndeki hizmetçi rolünü de çok seviyorum.

- En çok kiminle birlikte çalışmaktan zevk aldınız?
- L.B: Atıf Yılmaz önemli bir insandı. Sabah 08.00'e çekim koyardı. 06.00'da uyanır, gider mekânı görürdü. 08.00'de başlardık. Atıf Bey o kadar düzenliydi. Filmlerimde hep aşk için kötülük yaptım Tuluhancığım.

- Aşk için her türlü kötülük yapılır mı?
- L.B: Yapılır, seviyorsam yaparım. Mesela Filiz Akın'a Aşktan da Üstün filminde bir tokat atmışım, yıllar sonra özür diledim ondan. Çok hoşuna gitti.

- Lale Belkıs'la 35 yıllık evlisiniz. İlk görüşte aşk mıydı?
- Yalçın Otağ: Sabaha karşı Arnavutköy İşkembecisi'nde tanıştık. O zaman ben Maksim Gazinosu'nda çalışıyordum, Ateş Böcekleri olarak malum. Belkıs da çalışıyordu. İşkembecinin karşısındaki yalıda oturuyormuş. Ertesi gün yaş günüymüş. İşkembeciye bütün sanatçılar gelirdi. Bir sohbet yeri gibiydi. 'Neredeyse bu yaş günü, ben de gelebilirim,' dedim. 'Şu karşıdaki yalıyı görüyor musunuz? Orada oturuyorum ben,' dedi. Bir baktım Arnavutköy'deki yalı.
- L.B: Ertesi gün kırmızı güller geldi, çok şaşırdım.
- Y:O: Ufak rakı, balık ve bir de roka aldım, gittim. Kapı açıldı, bir baktım, içeride benden başka herkes var. - L.B: Bütün hoşlandığım erkekleri çağırmıştım... (Gülüyor)
- Y.O: Ama sonra hepsi gitti, ben 35 sene kaldım. (Kahkahalar)
- L.B: Önce arkadaşça konuşuyorduk. Efes Oteli'nde çalışırken bir gün Yalçın'dan telefon geldi. 'Nasılsın?' dedi. 'İyiyim, bu akşam birileriyle yemeğe gideceğim,' dedim. Bana 'Hiçbir yere gidemezsin, sen benim karım olacaksın,' dedi. Çok şaşırmıştım. Telefonda evlenme teklifi etti. Ertesi gün İzmir'e geldi ve evlenmeye karar verdik.
- Y.O: 35 sene oldu.

- Oğlunuz iki yıl önce, 45 yaşında vefat etmiş.
-Y.O: Evet. İlk eşimden oğlum. O hep kaçtı. Benden kaçtı, disiplinimden kaçtı, benimle beraber yaşamak istemedi hiç. Gece hayatı vardı. Çok onaylamıyordum. İçki içiyordu, sirozdan kaybettik. Lale ile evlendikten sonra değil, benim annemin kucağından alıp kaçırdılar çocuğu, kundaktaydı. Gece saat 12.00'de, sabaha karşı 04.00-05.00'te arardı. Disiplinli bir insan olduğum için 'Oğlum bu saatte arama,' desem de... Allah rahmet eylesin. Şimdi hep özlüyorum, bir telefonu gelse diyorum. Ben ona gene bağırırdım ama. Lale'ye ben öldükten sonra sahip çıkacak bir insan olarak düşünmüştüm onu. Ama şimdi bir yeğenim var. Onunla avunuyorum.

- Birlikte bir çocuğunuz olsun istemediniz mi?
- L.B: Ben çok istemedim, kendimi daha yoluma koymamışım. Bundan sanıyorum 15 yıl önceydi, yedi ay karnımda taşıdım, bir de baktık ki ölmüş karnımda.

- Şimdi hayat nasıl geçiyor?
- Y.O: Emekli olduk. Çok canımız sıkılırsa, evde biz karı koca bir şeyler çalar söyleriz.

- Kim kime daha çok karışıyor?
- L.B: Hiç kimsenin işine ne karışırım ne de karışılsın isterim. Çünkü kafamda kurduğum düzeni hiç kimse bilemez.

CEM YILMAZ'I ÇOK SEVERİM
- Ortağınız Ercan nasıl?
- Y.O: Görüşüyoruz Ercan'la. Geçenlerde güzel bir programımız oldu. Ercan, ben ve Adnan Şenses, üç çocukluk arkadaşı Saba Tümer'in programına çıktık. 30 sene beraber çalıştık Ateş Böcekleri olarak.

- Yeni kuşak komedyenlerden kimleri beğeniyorsunuz?
- Y.O: Uğur Yücel'i çok severim. Cem Yılmaz'ı çok severim, çok takdir ederim, efendi, saygılı bir insan. Karikatüristliği sırasında bizim ekibe skeç yazmıştı. Çok büyük kabiliyet. Şahan'dan bir şey anlamıyorum, biraz da edepsiz buluyorum. Yani benim kalemim değil.

Dizilerden teklif gelmiyor mu?
- L.B: Hayır gelmiyor. Bir iki tane önceden gelmişti ama sevmedim rolleri.
- Y.O: Lale, Mahsun Kırmızıgül'ün filminde oynadı.
- L.B: Beyaz Melek'te oynadım. Şimdi benim ağırlığım var. Çok hafif şeylerde oynamam. Kendi görüntümdeki yine eskiler gibi olmayacak gelecek teklifler, ama konumu iyi olacak, içeriği olacak. Basit şeylere hiç gerek yok. Kaç zamandır hep hazırı tükettik. Resim yapıyorum, onları satıyorum. Maddi sıkıntı içerisindeyiz. 695 TL emekli maaşımız var. Onunla geçinmeye çalışıyoruz
. - Y.O: Ev kendimize ait. Yetiyor.
- L.B: Arada sıra tiyatroda oynuyorum, oradaki para tatmin, edici değildir: Ailemden kaç tane ev gitti, daireler sattım.
- Y.O: Ne yapacağız? Dünyanın malını dünyada mı bırakacağız? Bunlar da bize ölene kadar yeter herhalde.
- L.B: Kazanç standardı, bize hiçbir zaman yansımadı. Çok kısıtlı bütçelerle çalıştık. Şimdi yaşlı olduğumuz için belki. Bazı yapımcılar biraz acımasız oluyor. Değerleri ölçemiyorlar.
- Y.O: Ateş Böcekleri olarak bize verilmiş olan en büyük ödül, kapıdan çıktığımızda insanların bize sevgiyle bakmaları. 'Ah abi nerelerdesiniz?' demeleri. Dünyanın neresinde sanatçılar, acaba bizim aldığımız emekli maaşını alıyor? Bunda bizim ne suçumuz var, diye düşünebilir yukarıdaki amcalar, ama onlar ne düşünürlerse düşünsün... Ayarlama dediler, şu dediler, bu dediler ne yaptılar? 10 TL zam yaptılar. Bu çok komik bir şey.

Tuluhan Tekelioğlu- Sabah