Abone Ol

Alman milletvekili Dağdelen: NATO'nun tüm kirli işlerini Türkiye halletti

Alman Federal Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, dokuz Müslüman ülkenin "IŞİD ve El Kaide'yi güçlendirmekle" suçladığı Katar'la diplomatik ilişkileri kesmesinin ardından yeni bir boyut kazanan Suriye'deki iç savaşı değerlendirdi.

NATO'nun tüm kirli işlerini Türkiye halletti

Alman Federal Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, dokuz Müslüman ülkenin "IŞİD ve El Kaide'yi güçlendirmekle" suçladığı Katar'la diplomatik ilişkileri kesmesinin ardından yeni bir boyut kazanan Suriye'deki iç savaşı değerlendirdi. "Türkiye’nin Suriye politikası, NATO’nun isteklerine uygundu. Çok basit bir ifadeyle NATO’nun tüm kirli işlerini Türkiye halletti" görüşünü savunan Dağdelen, "NATO, başından beri Suriye’de rejim değişikliğini savundu, 'Esad’ın gitmesi lazım' dedi. Suriye’ye asker gönderilmedi. Peki, Esad nasıl indirilecekti? Türkiye üzerinden silah gönderildi. Ancak her zaman aynı şeyler gerçekleşiyor. Şimdi dünya sıkıntılı bir yerde…" görüşünü dile getirdi.

BirGün gazetesinden Erk Acarer'in Sevim Dağdelen ile yaptığı söyleşi şöyle:

- Almanya ile ikili ilişkilerde süren kopukluk, İncirlik Üssü’nden asker çekilmesi Türkiye’yi nasıl etkiler?

Alman askerlerinin NATO’dan çekilmesi, kuşkusuz diğer üye ülkeleri de olumsuz etkileyecektir. Konya’da AWACS uçaklarıyla tatbikat olmasına rağmen bu olumsuzluklar ortaya çıkabilir. Katar krizi ve Türkiye’nin bu krizde aldığı tavır ‘İncirlik’ tartışmalarının üzerine geldi. Türkiye Katar yanlısı bir pozisyon alarak, ‘kardeşliği’ sürdürme ve asker gönderme kararı verdi. Türkiye’nin bu yüzden de diğer üye ülkeler ve NATO ile karşı karşıya kalabilme riski var.

- Türkiye yalnızlaştırılır mı?

Başta Kürtlere karşı yapılan operasyonlar, uluslararası hukuka aykırı olarak, ‘başına buyruk şekilde’ Suriye iç savaşına müdahil olma durumu ve yine Suriye’de cihatçılarla mücadele edenleri hedef alma… NATO ve üyeleri tüm bunlara, yani Türkiye’ye rağmen, Türkiye ile ilişkileri koparıp atmayı tercih etmiyor. Almanya da buna dahil. Çünkü Türkiye’nin Rusya’ya karşı itilmesi ya da yakınlaşması istenmiyor. Türkiye’nin yalnızlaşması zor bir ihtimal! Ancak sözünü ettiğim gibi Türkiye’nin NATO ile genel olarak karşı karşıya kalabilme riski var.

- Türkiye-Almanya ilişkilerine dönersek… İplerin tamamen kopmakta olduğunu düşünmüyorsunuz o halde?

Kesinlikle düşünmüyorum. Gerginlik işin sadece görünen tarafı, vitrini, göstermelik bir durum! Gerçekte Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkiler, 16 Nisan referandumundan sonra daha da sıkılaştı ve gelişti. Türkiye Almanya’dan destek görüyor.

- İncirlik krizi de vitrindeki unsurlardan biri olabilir mi?

Aslında İncirlik’ten asker çekilmesinin basit bir nedeni var. Alman Ordusu, Meclis’e aittir. Dolayısıyla ordu konusundaki kararları hükümet değil, Meclis belirler. Gönderilen askerlere, istendiği yerde ziyaret hakkı sağlanmazsa mecburen geri çekilmeleri gerekir. Bu, Almanya’da uzun süredir tartışılan bir konuydu. Halkın ağırlıklı talebi de bu yöndeydi. 24 Eylül’de genel seçimler var. Hükümet, tüm ısrara rağmen bu adımı atmasaydı, büyük bir darbe yerdi.

- Emperyalizmin kurgusu devam ediyor…

Türkiye’nin Suriye politikası, NATO’nun isteklerine uygundu. Çok basit bir ifadeyle NATO’nun tüm kirli işlerini Türkiye halletti. NATO, başından beri Suriye’de rejim değişikliğini savundu, “Esad’ın gitmesi lazım” dedi. Suriye’ye asker gönderilmedi. Peki, Esad nasıl indirilecekti? Türkiye üzerinden silah gönderildi. Ancak her zaman aynı şeyler gerçekleşiyor. Şimdi dünya sıkıntılı bir yerde… Afganistan’da Rusya’ya karşı mücahitleri destekleyip bir Frankenstein yarattılar. El Kaide sonunda silahlarını onlara çevirdi. Manchester, Berlin, Londra’daki patlamalar da tarihin IŞİD üzerinden tekrarlandığını gösteriyor.

- Katar meselesi Türkiye’yi ne kadar etkiler?

Bir kez daha NATO ile karşı karşıya kalma riskini anımsatalım. Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın pragmatik bir lider olduğunu da unutmayalım. Bunu Rusya ve İsrail politikalarında gördük. Türkiye, Katar konusunda da bir değişim gösterebilir. Ancak bu dış politikadaki berbat bilançoyu kurtarmaz. Bugün ‘sıfır sorun’ politikasının sadece ‘sorun politikası’ haline gediği ortada. Türkiye’nin tüm komşuları ile arasında sorun var. Buna rağmen Erdoğan İslam ülkeleri arasında merkez rolü oynamaktan ve hami pozisyonu üstlenmekten vazgeçmiyor. Ancak Türkiye ABD’ye karşı açıktan karşı gelme konumunda değil. Henüz sırası gelmedi. Erdoğan kendisini bu kadar güçlü hissetmiyor. Ortadoğu konusunda tam olarak yoldan çıkamaz örneğin. Öte yandan yine emperyalizmin çelişkileri de görülüyor. ABD bir yandan Türkiye ile bir yandan da Kürtlerle de işbirliği yapmaya devam ediyor. Bir çatlak, kırılma anı olabilir. Emperyalizm ise çelişki gibi görünen adımlarına rağmen hedeflerini sürdürüyor. Yakın zamanda Ortadoğu’nun hesaplandığı bir plan çizilmişti, şimdi o plana bakıldığında parsellenmiş durumu görüyoruz gerçekten. Egemenler, şimdi Balkan politikalarının aynısını Ortadoğu’da uyguluyorlar. Irak, Suriye ve İran’da durum görülüyor.

"Erdoğan’ın, Almanya’yı sıkıştıracak bir durumu yok"
Alman Federal Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Türkiye ve Almanya arasındaki mülteci anlaşması konusunda da özetle şunları söylüyor:

“Erdoğan’ın Almanya’yı köşeye sıkıştırabilecek bir durumu yok. Mülteci anlaşması olmasa ne olacak? Sığınmacılar nereye kadar gidebilecek? Yunanistan’dan sonra yol kapalı. Türkiye para almaya devam edecek. Türkiye’deki insan hakları ve demokrasiye bakıldığında ise paranın ne kadar efektif kullanıldığı anlaşılır. Öte yandan Erdoğan altında cihatçıları destekleyip yüz binlerce insanın göçe zorlanmasına neden oldu. Bu açıdan mülteci anlaşması absürt bir anlaşma. Çünkü bu anlaşma mülteciliğe sebep ülkelerden biri olan Türkiye ile mültecilerin sırtında yapıldı.”