Abone Ol

AKP ve MHP'nin yeni ittifak ortağı HüdaPar terör örgütü Hizbullah'ın siyasi uzantısı çıktı

Cumhur İttifakı’na katılması beklenen ve AKP listelerinden seçime girmesi gereken Hüda-Par’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun skandal sözleri ortaya çıktı. Yapıcıoğlu, Hizbullah’ı terör örgütü olarak görmediklerini söyledi.

AKP ve MHP'nin yeni ittifak ortağı HüdaPar terör örgütü Hizbullah'ın siyasi uzantısı çıktı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklanması sonrası AKP Cumhur İttifakı’nı genişletme çabaları başladı. Kulislerden yansıyan son bilgilere göre, terör örgütü Hizbullah’ın siyasi kolunun AKP listelerinden seçime girmesi bekleniyor.

Hüda-Par’ın Cumhur İttifakı’na katılması büyük tartışmalara neden olurken sosyal medyada gündem olan bir video dikkat çekti. Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun 1 yıl önceki skandal sözleri yeniden gündem oldu. Yapıcı, Hizbullah’ı terör örgütü olarak görmediğini söyledi.

Yapıcı, domuz bağı ile onlarca kişiyi öldüren ve toplu mezarların çıktığı terör örgütü ile ilgili “Türkiye Cumhuriyeti’ne göre terör örgütü ama bizce değil” dedi.

Yapıcıoğlu’nun skandal sözleri çok sayıda kişi tarafından paylaşılırken Cumhur İttifakı’na tepkiler yağdı.

Hüda Par, sokak ortası infazlar, domuz bağlı işkenceler ve Gaffar Okkan suikastıyla 90'lı yılları kan gölüne çeviren Hizbullah örgütünün yasal uzantısı. “Kürt İslam devleti” hedefindeki Hizbullah/Hüda Par'ın parti programında çarpıcı hedef ve amaçlar yer alıyor. Anayasa'dan “Türk vatandaşlığı” kavramının kaldırılmasını savunan Hüda Par, “Eyalet sistemi”, “özerklik” ve “federasyon” modellerinin serbestçe tartışılabilmesini savunuyor. “Vicdani red” hakkını savunan parti, devletin Şeyh Said ve Said Nursi için özür dilemesini istiyor. “Laiklik” ve “Türklük” üzerine kurulan Cumhuriyetin Kürtlere ve Müslümanlara eziyet yaptığını savunuyor.

AKP ile MHP’nin yeni ortağı olmaya hazırlanan Hüda Par, kanlı siciliyle tanınan Hizbullah örgütünün yasal partisi.

Şeriat rejimi ve “Kürt İslam devleti” hedefindeki Hizbullah örgütü, adını 1990’larda işlediği cinayetler, domuz bağları ve kanlı infazlarla duyurdu.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yayılan örgüt, bu yıllarda özellikle Batman ve Diyarbakır’da gücünün doruğuna ulaşmıştı. Bölgede “Kürt Hizbullahı” olarak bilinen örgüt, “Hizbul-Kontra”, “Hizbul-Vahşet” adıyla da anıldı.

Tansu Çiller-Mehmet Ağar ikilisinin iktidarında, daha sonra Susurluk kazasıyla ortaya saçılacak olan devlet içinde örgütlenmiş olan gladyo unsurları, bu yıllarda karanlık eylemlerin odağıydı. “Beyaz Toros” olayıyla anılan eylemlerinin yanı sıra Hizbullah örgütü de bu yapı tarafından kullanıldı. Sözde “PKK’ya karşı mücadele” adı altında desteklenen ve kollanan örgüt gün geçtikçe nüfusunu genişletti.

Rakip gördüğü diğer cemaat ve dini oluşumları da cinayetlerle tasfiye eden Hizbullah, gücü eline aldı. Takarov marka silahlarla, sokak ortasındaki “enseye tek kurşun” infazlarıyla toplum içinde de korku sardı. Bu cinayet şekli o dönem Hizbullah’ın imzası haline geldi.

GAFFAR OKKAN’I KATLEDEN ÖRGÜT

Ardından örgütün işkence bodrumlarındaki domuz bağlı cinayetlerin ortaya saçılması kamuoyunda büyük infial yarattı. Hizbullah’a yönelik operasyonların düğmesine de bu süreçte basıldı. En etkili operasyonları yürüten Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan örgütün hedefi haline geldi.

Kanlı örgüt, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polisin şehit edildiği saldırının da failiydi. Ardından Hizbullah’a yönelik kapsamlı operasyonlar ve örgüt lideri Hüseyin Velioğlu’nun Beykoz’da bir villada ölü geçirilmesinin ardından örgüt eylem yapamaz hale gelmiş ve silahlı terör faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştı. Çok sayıda militan tutuklandı. Tutuklanmayanlar da yer altına indi. Öte yandan Gaffar Okkan suikastı kapsamında tutuklanan Hizbullah’ın askeri kanat militanlarından tutuklu kimse kalmadı.

Merkezi Batman ve Diyarbakır’da olan örgüt, 2012 yılında HÜDA PAR olarak yasal partiye dönüştü. Bölgede Mustazaflar Derneği adı altında da faaliyetlerini sürdürdü. Çok sayıda “medrese” sahibi olan örgüt, “Medreseler ve Alimler Birliği” oluşumun da sahibi. 15 Ekim 2022’de Diyarbakır’da “7. Alimler Buluşması” düzenleyen “Medreseler ve Alimler Birliği”, ağırlıklı olarak “Kürdistan şeyhleri”ni bir araya getirmişti. Aynı bulaşmaya Taliban Sözcüsü Zebihullah Mücahid’i de ağırlamıştı.

Hüda Par, Hizbullah ile olan bağını da inkar etmiyor. HÜDA Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 23 Mart 2022 tarihinde TVNET’te yayınlanan Sert Sorular programında, “Türkiye Cumhuriyeti’ne göre Hizbullah bir terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil” demişti. Aynı konuşmada Yapıcıoğlu sadece Hizbullah için değil PKK için de “terör örgütü” demediğini vurgulamış, “Biz sadece PKK diyoruz. Önüne arkasına başka sıfat koymuyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

HÜDAPAR'ın parti programında yer alan ifadeler ile Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz'ın 2013'teki açıklamaları gündem oldu. Devlet Bahçeli'nın, parti programında "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazısının silinmesini, Kürtçe'nin ikinci resmi dil olarak eğitim programına katılmasını isteyen ve "Türklük" ifadesinin "ırkçı" bir ifade olduğunu iddia eden HÜDAPAR hakkında ne diyeceği merak konusu oldu.

HÜDAPAR'dan yapılan açıklamada sürecin devam ettiğini ve olumlu bir şekilde ilerlediğini belirtilirken gözler Cumhur İttifakı ortağı MHP'ye çevrildi. Çünkü, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin pek de hoşuna gitmeyecek ifadeler HÜDAPAR'ın parti programında ve partililerin açıklamalarında yer alıyor.

HÜDAPAR'IN PARTİ PROGRAMINDA "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" YAZISININ SİLİNMESİ İSTENİYOR

HÜDAPAR'ın parti programında 3. bölümdeki "Devletin Yapılanması, Amacı ve Görevleri" başlığında dikkat çeken şu ifadeler bulunuyor:

"Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.

İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan 'Andımız' ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan 'Ne Mutlu Türküm Diyene' gibi yazılar silinmeli, "Bir Türk dünyaya bedeldir." şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir.

Zulüm ve ayrımcılık uygulamış olan tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan okul, kışla, cadde, sokak ve benzeri yerlerin isimleri derhal değiştirilmelidir.

Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir."

Öte yandan HÜDAPAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz'ın 2013'teki açıklamaları da sosyal medyada hatırlatıldı. Yılmaz şu ifadeleri kullanmıştı:

"Halkının yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede, halkın inancını yaşaması engelleniyorsa, faşizan ve ırkçı söylemler ve uygulamalar devam ediyorsa, halen dağlara, taşlara "Ne Mutlu Türküm Diyene" ve "Bir Türk Dünyaya Bedeldir" gibi ırkçı yazılar yazılıyorsa, okul- larda okutulan andlarda çocuklarımızın varlığı “Türk varlığına ar- mağan ve kurban" ediliyorsa, bu ülkede Türk olmayanların hakkı, Türklere hizmetçi ve köle olmaktır anlayışı halen devam ediyorsa, değişimden, toplumsal barıştan, kardeşlikten söz edilemez.

Toplumsal barışın ve kardeşliğin tesis edilebilmesi için, ülke- deki tüm sorunların kaynağı olan Ulus Devlet Projesi sonlandı- rılmalı ve tarihin çöplüğüne atılmalıdır