Abone Ol

'Abi bomba projem var' deyip gelenlerin sonu ne oluyor?

Bekir Hazar, televizyona çok iddialı projeler hazırladığını heyecanla söyleyen kişilerin durumlarını anlattı. O kişiler, acaba kendi fikirlerini mi kullanıyor?

'Abi bomba projem var' deyip gelenlerin sonu ne oluyor?

"Abi bomba projem var"
Zaman zaman okuyuculardan aldığım maillerde şikayet ve feryat var. En son Şeref Özbay imzasıyla geldi benzer bir mail.

"Bugüne dek birçok yarışma formatı buldum.Bunlardan ilkine noterden tasdik de aldım.Tüm ulusal kanallara bu formatımı mail attım. Kimse umursamadı." diyor...

Devamında ise iddialı bir açıklama geliyor;

"Yıllar önce yine tüm ulusal kanallara birkaç fikrimi mail attım. Cevap gelmedi ama bazıları uygulandı. Hem de hiçbir teşekkür edilmeden. Mesela bundan 2-3 yıl önce tüm kanallara neden Rumeli'yi anlatan bir dizi çekilmediğini sormuştum. Fikir, ipucu da vermiştim. Elveda Rumeli, ben fikrimi verdikten 6 ay sonra ekranlardaydı."

Kendine ait olduğunu öne sürdüğü başka formatlarının da çalındığını söylüyor.

Buna benzer mailleri çok alıyorum. Bu durumdan şikayetçi çok kişiyle de karşılaşıyorum.

Öncelikle hiçbir kanal mail yoluyla gelen bir projeyi umursamaz. Ciddi projeler masada yüzyüze konuşularak hayat bulur.

Türkiye'de program formatına noterden tasdik almak yeterli olmuyor. Benzerini başkaları da düşünebiliyor. Çalıp, üzerinde küçük değişiklikler yaparak yola devam edenler de var.

Ancak çok önemli bir nokta var. Hergün yüzlerce, binlerce insan oturup "Şöyle bir program yapsam, ortalık yıkılır" diye hayaller kuruyor. Sonra bunu kağıda döküp, noterden tasdik alıyor. Kanal kapılarında bekliyor, mailler atıp zengin olma hayalleri kuruyor.

Halbuki hiçbir televizyon, sağlam yapım şirketi dışında önüne gelenle kolay kolay çalışmıyor. Piyasada da bu yapım şirketlerinin sayısı bir elin parmakları kadar. Tv yöneticileri bu yapım şirketleri ile anlaşıyor. Örneğin bir dizi yapılıyor, icabında kanal iki üç ay para ödeyemiyor o yapımcıya. Bazen altı-sekiz aylık çekler veriliyor. Ortaya trilyonlar harcayarak dizi çeken ama bu paraları aylarca alamayan yapım şirketleri çıkıyor. Yani ayakta kalma gücü olan şirketlerle çalışılıyor.

Bireysel olarak bir format bulanların, aylarca trilyonlar harcayarak bu projeyi hayata geçirme şansı yok.

Beni çok sayıda arkadaşım arıyor. "Baba şöyle bir projem var, ortalığı sarsacağım" diyor. "Paran var mı" diye soruyorum. Şaşırıyor.

"Elimde formatım var" diyenlerin yapacağı ilk iş kanala koşmak veya mail atmak değil. Güçlü, parası olan bir yapım şirketi bulmak.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Bekir Hazar - Yeni Şafak