Abone Ol

45 çocuğa tecavüz edilen Ensar Vakfı da İstanbul Sözleşmesinden rahatsızmış

Ev ve yurtlarında 45 çocuğa cinsel istismarda bulunulan gerici Ensar Vakfı, İstanbul Sözleşmesi'ni hedef aldı. Vakıftan yapılan açıklamada, "Sözleşmenin 3. maddesinde yer alan 'aile' kavramının içine 'birlikte yaşayan bireyler' de dâhil edilmektedir” denildi.

Ensar Vakfı da İstanbul Sözleşmesi bitsin dedi

Karaman’da 45 çocuğun cinsel istismar ve saldırıya maruz bırakılması skandalıyla hatırlanan gerici Ensar Vakfı, AKP’nin tartışmaya açtığı İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alarak açıklama yaptı.

İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan gerici vakıf tarafından “Sözleşmenin 3. maddesinde yer alan ‘aile’ kavramının içine ‘birlikte yaşayan bireyler’ de dâhil edilmektedir” denildi.

Ensar Vakfı’nın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Resmi adı ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ olan İstanbul Sözleşmesi’nde rahatsız olduğumuz bazı konular yer almaktadır.

Sözleşmenin 3. maddesinde yer alan ’aile’ kavramının içine ’birlikte yaşayan bireyler’ de dâhil edilmektedir. Binlerce yıla dayanan Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bu topraklarda ’aile’ olmanın temelinde evlilik bulunmaktadır. Evliliğe dayanmayan aile kavramının kabul edilmesi mümkün değildir.

Sözleşmenin 4. maddesinde geçen ’cinsel yönelim’ ifadesinin kapsamına kadın, erkek ve diğer tanımlamalar girmektedir. Şiddete karşı hazırlanmış bir sözleşmede bireyi tanımlayacak en iyi ifade ’insan’ olmalıydı. Toplumun tepki gösterdiği, dinimiz tarafından yasaklanmış tercihlere zımnen müsamaha gösterilecek bir oluşum içerisinde olamayız.

İstanbul Sözleşmesi’ni tek cümleyle özetlemek gerekirse: Bir taraftan kadına karşı şiddetin engellenmesi istenirken, diğer taraftan kadın ve erkek dışındaki cinsel yönelimlere bir uluslararası sözleşmede atıfta bulunulmuştur.

Bilinmelidir ki kadına yönelik her türlü şiddet kırmızı çizgimizdir. İnsanların birbirlerine Allah’ın emaneti olarak değerlendirildiği yüce dinimiz İslam’a göre aksi bir düşünce içerisinde olmamız da söz konusu olamaz.

Ancak kadının korunması için hazırlanmış fakat bu noktada etkili olmadığı açıkça görülen, yürürlükte kalmasının toplumsal bir fayda sağlamayacağı anlaşılan bir sözleşmede ısrar etmek de gelinen nokta açısından doğru olmayacaktır. Öte yandan İstanbul Sözleşmesine karşıtlık üzerinden kadına şiddet meselesinin de gözardı edilmemesi gerektiğinin farkındayız.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek toplumsal sorunu çözecek, kendi iç dinamiklerimize dayalı, milli ve manevi değerlerimizin yoğurduğu aile kavramını her zeminde kutsayacak ve koruyacak, kadına yönelik şiddeti önleyecek yeni çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda atılacak adımları destekleyeceğimizi, toplumun değer yargılarını göz önünde bulunduracak ve onların taleplerinin değerlendirecek düzenlemelerin yanında olacağımızı ifade etmek isteriz.”