Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇOGEM) tarafından düzenlenen, oturum başkanlığını Türk dilinin önemli isimlerinden ve Emin Özdemir’in yakın çalışma arkadaşlarından Adnan Binyazar‘ın yaptığı ‘’Türkçenin Büyük Ustası: Emin Özdemir’’ açık oturumunda, dostları Özdemir’i anlattı. Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Prof. Dr. Ruşen Keleş ve Prof. Dr. Sedat Sever gibi Türk diline önemli katkılar sunan isimlerin Özdemir’i anlattığı açık oturumda, Özdemir’i konu edinen ‘Yaşam Ustaları’ adlı belgesel gösterimi de yer aldı. gorunumgazetesi.net
Dostları Emin Özdemir’i anlattı
Emin Özdemir’in yol arkadaşları, Özdemir’in Türk diline verdiği katkılar ve geçmişe dayanan dostlukları üzerine konuştu.
1
7
Adıgüzel: “Özdemir yaratıcı dramanın öncülerinden biri” Açılış konuşmasını yapan ÇOGEM Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Adıgüzel, ‘’Ben yaratıcı drama hocasıyım, Emin Özdemir yaratıcı dramanın Türkiye’deki öncülerinden biridir’’ diyerek Özdemir’in 1965 basım ‘Uygulamalı Dramatizasyon Kitapçığı’nın günümüzde hala yaratıcı drama alanında yetkin bir kitap olduğuna değindi. ÇOGEM’in Türkiye’nin ilk ve tek çocuk ve gençlik edebiyatı uygulama ve araştırma merkezi olduğunu kaydeden Adıgüzel, ÇOGEM’in öncelikli amaçlarıyla ilgili bilgi verdi. Binyazar: “Zaman bizi yazının kavşağında bir araya getirmişti” Açıkoturumun başkanlığını yürüten Binyazar, Özdemir ile dostluklarının gençlik yıllarına dayandığına değindi. ‘‘Zaman bizi yazının kavşağında bir araya getirmişti’’ diyerek edebiyat ve dostluk ilişkilerinin önemli olduğundan söz eden Binyazar, “Anadolu yoksulluğun gurbetidir. Özdemir’in Köy Enstitüsü’nde uğradığı ilk yer kitaplık olmuştur, Özdemir o kitaplığa bir girmiş bir daha çıkmamıştır‘’ dedi. Köy enstitülerinin dönemin önemli kitap kaynağı olduğunu ifade eden Binyazar, “Köy Enstitüleri kitap demekti. Özdemir, Gogolleri, Gorkileri, Balzacları, Dostoyevskileri, Hugoları, Shakespeareleri ve Siloneleri orada okumuştur, bir eli bu yazarlarda ise öbür eli Yakup Kadrilerde, Halit Ziyalarda, Orhan Kemallerde olmuştur. Edebiyatın, düşüncenin, duyumsamanın kapıları ona Pamukpınar Köy Enstitüsü’nde, bozkır kokusunda, bir kitabına verdiği adla ‘düşüncenin torağında’ açılmıştır. Beyinleri bu toprakla besleyerek, oradan aldığı düşünce tohumlarını geniş beyinlere saçarak geçirdi‘’ diye konuştu. Özdemir’in Türk Dil Kurumu’nda terim kolu başkanı olduğu yıllar için ‘’Özdemir o günlerde bir dil işçisi gibi çalışmıştır’’ diyen Binyazar, Özdemir’in kendi yazdığı terim hazırlama kılavuzu başta olmak üzere sayesinde 30’a yakın terim sözlüğü yazıldığını belirtti. Emin Özdemir’in hem insan olarak hem de bir dilci olarak Türkiye’nin yetiştirdiği önemli bir bilim adamı olduğuna değinen Binyazar, “Eğitim aynen bir tarlanın karakteri gibidir. Nasıl tarla toprak, bitki ve hava arasından birbirini besleyen var eden bir şey varsa dostlar arasında da birbirini var eden bir ilişki vardır’’ dedi. Binyazar, “Yüz yüze isek dudağının bükülmesinden, cildinin aşağılara akmasından acı çektiğini anlarım, telefonda ise sesi ses tellerine uğramaz boğazının uzun oluklarından akar. Zeki insanı avutmaya kalkmak ahmakların işidir, susar derdini sözcüklere dökmesini beklerim, acıyla sevinç arasında gidip gelen dostluğumuzun duyarlı ibresi hiç yönünü şaşırmadı, titreşip erdem çizgisi üzerinde durdu hep” diyerek sözlerine son verdi. Güvenç: “Farklı olana katlanmazsanız demokrasi olmaz” Tarihte dilin öneminden bahsederek konuşmasına başlayan Güvenç, “Hacettepe Üniversitesi’nde görev yaptığım zamanlarda şöyle düşündüm. Üniversite nedir, üniversiteyi yapan nedir? Biraz tarih okumaya başladığımda şunu gördüm. Henüz Türkler Bizans’ı işgal etmemişken, İstanbul’u zapt etmemişken Bizanslı eğitimciler ve filozoflar oturuyorlar diyorlar ki; bu felsefecileri nasıl eğitelim. Yedi tane sanat üzerinde duruyorlar. Bu 7 sanattan 4’ü dil ile ilgili. Konuşma, yazma, tartışma, münakaşa. Diğerleri astronomi, matematik. Ancak bu eğitimi almış olan kişiler filozof olabilir’’ dedi. Tolerans kelimesinin yanlış kullanıldığını belirten Güvenç, “Türkçe’de bir kelime kullanıyoruz ‘Tolerans’ diye. Herhangi bir sözlükten karşılığına sözlükten baktığınızda karşılığı hoşgörüdür. Tolerans hoşgörü değildir. Kimse kimseyi hoşgörmek zorunda değildir. Ben çok kişiyi hoş görmüyorum. Ama onların varlığına katlanıyorum. Toleransın doğru çevirisi katlanmaktır. Kime katlanmaktır. Farklı olana katlanmaktır. Farklı olana katlanmazsanız demokrasi olmaz. Bu biraz emek ister sabır ister” diye konuştu.
2
7
Konuşmasının devamında kültürün nasıl ortaya çıktığına değinen Güvenç, “Biz insanlar, atalarımız yarattı kültürü ve biz yarattık. Yaşadıklarımızı dilimizde biriktirdik ve bunun üzerinde çalışarak bu günlere geldik” dedi. Güvenç, konuşmasını devletlerin kendi dillerine verdiği öneme değinerek sonlandırdı.
3
7
Keleş: “Çok zengin öğreticilerdir onlar” Özdemir ile dostluklarından bahseden SBF eski dekanı Keleş, ’’Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü’nde (TÜBA) Emin adına baktığınız zaman şöyle bir tanımla karşılaşıyorsunuz. Herhangi bir görev ve etkinlik için görevlendirilmiş güvenilir ve deneyimli kişi. Emin Özdemir’in adı olan Emin, 1931 yılında konmamış olsaydı ben Emin’in yansızlığından kuşku duyardım. Etik kurallara aykırı davranmış kendisini böyle tanımlamaya çalışmış derdim. Yakından tanıdığım için bu tanımın onun kişilik özelliğini yakından yansıttığını söylemekle şimdilik yetiniyorum’’ diye konuştu.
4
7