Abone Ol

Cesur ve Güzel oyuncusu kamera önünü kolay sanmış!

Star dizisi Cesur ve Güzel'de Şirin karakterini canlandıran Irmak Örnek, kariyeriyle ilgili açıklamalar yaptı.

Cesur ve Güzel oyuncusu kamera önünü kolay sanmış!

Cesur ve Güzel’de canlandırdığı Şirin’le beğeni toplayan Irmak Örnek, “Ortak noktam olmayan ve mantığını çözemediğim karakterler ağzımı sulandırıyor” diyor.

Irmak Örnek, Vatan gazetesine verdiği röportajda şu açıklamaları yaptı:

Kamera önü kolay sanırdım

-Reklamcılık bölümü mezunusunuz... Neden oyunculuğu tercih ettiniz?

Çocukluğumdan beri okul müsamerelerinde, danslarda, oyunlarda yer almıştım. Lise ve üniversite tiyatro kulüplerinde saatler harcayarak geçti. Her zaman oyuncu olmak istemiştim ama gerekliliklerini yerine getirecek bilgiye ve motivasyona sahip değildim. Konservatuvara gitmem gerektiği üniversite tercihlerini yapacağım zaman kafama dank etmişti. Giriş sınavı için hiç ders almamıştım. Ne parça hazırlamıştım ne de kuramsal birikime sahiptim. Ailemin karşısına da "ben oyuncu olmak istiyorum!" diye kuru kuru çıkınca akıllarına yatmadı tabi. O güne kadar hep aktiftim oyunculuk konusunda ama meslek olarak yapmak istediğimi ben de yeni anlamıştım. Daha doğrusu bunun bir meslek olabileceğini şaşırarak fark etmiştim. Nihayetinde eğer konservatuvar okumazsam başka bir okul okumak istemediğimi söyleyip tercih yapmamaya karar verdim. Lakin annem ve en yakın arkadaşım benden gizli formumu doldurmuşlar çok önemsemeden gidip teslim ettim. İzmir Ekonomi Üniversitesi Halkla İlişkiler Ve Reklamcılık Bölümü'nü kazandım. 2. sınıfta okulu bırakmaya karar verdim çünkü tüm zamanım tiyatro kulübünde geçiyordu ve ders notlarım düşüktü. Ailem tepki gösterdi. Paralı bir üniversiteydi ve istemediğim bir bölüm okuyarak hem aileme hem kendime yük oluyordum. O sene ders notlarımı yükseltip burs kazandım. En azından bir taraf rahatladı :) Mezun olduktan sonra da İstanbul'a gelerek Bahçeşehir Üniversitesi İleri Oyunculuk Yüksek Lisans Programı'nı tamamladım. Sonra 2012'de Şehir Tiyatroları'na Zengin Mutfağı adlı oyunda Kız rolü için yapılan seçme ile girdim.

-Ekrandaki yeni nesil oyunculardan kendinizi farklılaştırmak için neler yapıyorsunuz?

Hiç bir şey. Kendim oluyorum. Başka türlüsünü de beceremiyorum. Oynadığım rolün, sahnenin tamamen aklıma yatması gerekiyor. Bunun için 1 kelime de olsa mantıklı bir açıklama bulana kadar kafa yoruyorum. Ben inansam yeter. Kendimi satmamaya, oynadığım karakteri özellikle kusurlarıyla ortaya koymaya çalışıyorum çünkü gerçek böyle bir şey. Bu yöntemin işe yaramadığı bir karakter çalışmadım henüz.

-Hakkınızda bilinmesini istediğiniz neler var?

Fazlasıyla kendini açan, sosyal medya hesaplarında, özel hayatında çevresine yaşadığı derdi, öfkeyi, neşeyi anlatan bir insanım. Birçok kişi belki de haddinden fazla şey biliyor zaten hakkımda. Çevremde beni uyaranlar da var. Bana zarar geleceğinden, duygusal olarak beni birilerinin yıpratacağından korkanlar da var lakin elimde değil. Ben paylaşarak iyileşiyorum. Anlatarak. Dertleşerek

-Cesur ve Güzel dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün'le beraber çalışıyorsunuz. Onlarla ilişkiniz nasıl? Öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu?

Çalışmaya başladığımız ilk günden beri ne kadar mütevazi olduklarını görüp şaşırdığım için utandım kendimden. Tuba ve Kıvanç da kalpleri çok güzel iki insan. İkisinden; çalışma koşullarımıza rağmen, tüm zorluklara rağmen nasıl profesyonel olunur, nasıl uzlaşmacı davranılır onu öğreniyorum. Ne kadar yorgun olurlarsa olsunlar her zaman sete dinç, keyifli geliyorlar.Şikayet ettiklerini hiç duymadım. Başrol oldukları için her sahnede varlar. Onların iyi olmaları tüm ekibi etkiliyor. Bunun farkındalar ve durumu çok iyi yönetiyorlar.

-Dizideki karakteriniz Sühan ve Cesur arasında bir anlamda köprü görevi görüyor. Gerçekte de çöpçatanlık yaptığınız oluyor mu?
Hiç olmadı. Dert dinlerim, iki insanı birbirine yakıştırırım belki ama araya girmem. Ben hayatın akışına inanırım. Şirin gibi iyi niyetli de olsa her şeye burnumu sokmam ve insanlara emrivaki yapmam. Bunu akışa müdahele olarak görüyorum. Olacak olan olur ve o iki insan dünyanın iki ayrı ucundaysa da bir araya gelecekse gelir.

-Hayatta nelerle ilgili derdiniz var? Sizi hangi konular daha fazla düşündürüyor? (Politika, hayat, ilişkiler vb)

Bu ülkede doğup büyüdüyseniz ancak hayatta derdiniz olmayan şeyleri sıralayabilirsiniz. Bak şimdi düşününce o da gelmedi aklıma. Malesef dert çok. Saymakla bitmez.Anlamayan, görmeyen kimse yok. Umrunda olan ya da önemsemeyenler var. Ben umrunda olan taraftayım ve duruşum belli. Görüyorsanız, duyuyorsanız, biliyorsanız sorumlusunuzdur.

-Rol konusunda tabularınız var mı? Yoksa "Sanat için her şeyi yaparım" diyecek kadar oyunculuğa tutkulu musunuz?

"Sanat için her şeyi" yapmam. Gerekli olanı yaparım. Yoksa sanat için deyip de maymuna dönen kimleri gördük. Oyunculuğa tutkum büyük çünkü; icra ederken kendimi daha iyi hissettiğim başka hiç bir şey bulamadım henüz. Hiç bir tabum yok. Bu mesleğin felsefesi bu zatan. Bedeniniz, sesiniz, zihniniz size emanettir. Başka hayatlara bürünebilmek için, başka dertleri aktarabilmek için. Gidip de "ben öpüşmem" derseniz oynadığınız karakteri yargılamış onun yerine karar vermiş olursunuz. Ben Irmak değilim o an. Karakterin ihtiyacı ne ise, onun içinden ne geliyorsa, onun işine ne geliyorsa onu yaparım. Tabuları olanların kendileri ile oynadıkları karakterin arasına girdiklerini ve dolayısıyla mesleği doğru icra edemediklerini düşünüyorum. Orada dertler başka demek ki. Bu inşaat işçisi olup 1. kattan yukarıda çalışmam demek gibi bir şey. 1. katta kalırsın o zaman.

-Ne tür karakterleri kendinize daha yakın görüyorsunuz?

Beni kendime yakın bulduklarım değil hiç ortak noktam olmadığını sandığım karakterler ilgilendiriyor. Kedine yakını oynamak kadar kolay ve sıkıcı bir şey yok. Ne kadar anlamakta zorlandığım, mantığını çözemediğim karakter var ise ağzımı sulandırıyor çünkü o rol için kendinizi yorarken sizde olmadığını sandığınız kodlarınızı, travmalarınızı, esnekliklerinizi ya da duvarlarınızı keşfediyorsunuz. Alt üst ediyorsunuz kendinizi sonra bir bakmışsınız altınız üstünüzden daha güzel ;)

-Hangi dizileri takip ediyorsunuz? En son hangi kitapları okudunuz/filmleri izlediniz?

Netflix dizilerini takip ediyorum. Golden Globe ve Oscar adayı olan ve ödül alan tüm işleri bitirmeye çalışıyorum. Çoğunu hallettim. En son La La Land ve Lion'u seyrettim. Bugün Asgar Ferhadi'nin Satıcı'sını seyredeceğim. Dizilerden Stranger Things, The Night Of, The O.A bitti. Şu an The Crown'u izliyorum. Tam bir Harry Potter hayranıyım. Şu an İngiltere'de kapalı gişe oynayan tiyatro oyunu Harry Potter ve Lanetli Çocuk'u okuyorum. M.S 2150 adlı makro ve mikro felseyi anlatan bir kitabı aynı anda okuyorum. Tam bir çöpçüyüm. İlgimi çeken ne varsa okurum. Paulo Coelho hayranıyım. Murat Menteş severim. Dublörün Dilemması'nı öneririm.

-Dizi haricinde tiyatro ve sinemada da karşımıza çıktınız. Kariyerinizde hangisinin daha büyük çekiciliği var?

Hepsi gerçekten apayrı konsantrasyonlar isteyen alanlar. En çok şaşırdığım şu oldu; her zaman kamera önünü daha kolay sanardım ama sette geçen her gün aslında bu işin daha yoğun bir odak ve disiplin istediğini fark ediyorum. Tiyatroda bir sürece başlıyorsunuz ve her şeyi 3 saat içinde yaşıyor bitiriyorsunuz. Dizide ise ağladığınız sahneyi önce sonra güldüğünüz sonra isyan ettiğiniz sonra mutlu olduğunuz vs. karışık çekiliyor. Her birinde hızlı ve hazır olmalısınız. O yüzden sete gelmeden önce iyice çalışmam gerekiyor. Hangi sahneyi nasıl oynayacağımı kafamda tasarlıyorum. hızlı düşünmek zorundasınız. Oynadığınız karakteri iyi çözümlemiş olmanız gerekiyor ki anlık değişimlere ayak uydurabilin. Tiyatroda sahne üzerindeyken süpriz daha azdır ve daha hazırlıklısınızdır çünkü en az 2 ay prova almışsınızdır. Dolayısıyla her sektör çekici ama zorlukları farklı.

-Set yoğunluğundan özel hayata vakit kalıyor mu?

Benim değişken oluyor set günlerim ve saatlerim. Senaryoya bağlı. Kimi hafta 5 gün gidiyorum kimi hafta 1 gün. Bazı günler çok yoruluyorum ve sadece eve gidip uyuyor ertesi gün duş alıp tekrar sete geçiyorum. O günler hiç bir şeye zaman kalmıyor ama diğer arkadaşlarımla kıyaslayınca ben daha şanslıyım. Dinlenebildiğim günler daha çok. Kıvanç ve Tuba'nın işi çok daha zor. Büyük saygı duyuyorum.

-Aşkı nasıl tanımlarsınız ve yaşarsınız? Özel hayatınız ne durumda?

Kalbine laf geçiremeyen, yaşayıp öğrenenlerdenim. Mantığım devreye giremiyor söz konusu aşk olunca. Aslında çoğu konuda kalbim ne derse onu yapıyorum. Şu anda da çok güzel bir ilişkim var. Her şey yolunda.