ABD'nin en meşhur gezici sirki Barnum & Bailey'in kurucusu Phineas Taylor Barnum (1810-1891) Amerikan halkının eğlence hayatına yepyeni bir soluk getirmiş; bu alanda adeta bir devrim yaratmıştı. Açtığı sirk ve müzeler ile popüler olana halkın erişebilirliğini kolay hale getiren Barnum Connecticut'ta küçük bir kasabada dünyaya geldi.
Çiftçi bir babanın ilk eşinden olma altıncı çocuğuydu. Küçük yaşlardan itibaren el yapımı ürünler satarak geçimini sağlamayı öğrenmişti. Ona göre şartlar ne kadar güç olursa olsun, hayata neşe ve umutla tutunmak gerekirdi.
Karısı ve kızlarıyla Iranistan adını verdiği Bridgeport konağında hayatını sürdüren Barnum, otobiyografisini de burada yazdı. 1855'te yayınlanan kitapta (The Life of P.T. Barnum) para kazanmak için geçtiği yolları kendi hayatından örnekler vererek anlatıyordu. Önsözdeki şu alıntı ise dikkat çekiciydi: “Korkak damgası yememek adına kaybedilen bir savaşta boşuna ölmektense, ilerde kazanabileceği bir savaş için canını korumak!”. Kitap yıllar içinde düzenlenip aralıklarla yeniden yayınlandı. New York Times gazetesi bu kitabı sert bir dille eleştirdi; Barnum'u sahtecilikle para elde etmeyi yüceltmekle itham etti.
Kölelik karşıtı bir tutum sergileyen Barnum, halkı eğlendirirken siyahi ve engelli insanları ucube olarak kullanmakla suçlandı; ancak başka bir açıdan bakıldığında dönemin koşulları içinde onlara istihdam fırsatı yaratmış oluyordu. O, yaptığı işlerle gurur duyduğunu her fırsatta şükranla dile getirdi.
O dönemde eğlence denince ilk akla gelen sınırlı elit bir kesimin erişebildiği opera, tiyatro ve dans gösterileriydi. Barnum, işçi sınıfının ve dar gelirli insanların da popüler eğlenceye erişmesi gerektiği fikrindeydi. Sergilediği oyunlar ve gösteriler hem aileler için uygundu hem de düşük fiyatlar sebebiyle kolay erişilebilirdi. 1842'de New York'ta açtığı Barnum Amerikan Müzesi geniş bir koleksiyona sahipti ve buraya girmek sadece 25 sentti.
Müzede sakallı kadınlardan kurt adamlara kadar çeşitli tiplemeler ve doğa üstü eğlenceler mevcuttu. Kendisini popüler yapan ilk icraatı ise; Georges Washington'un 161 yaşındaki eski dadısı olarak lanse ettiği Joice Heth'ti. Aslında Heth, onun daha önce satın aldığı; seksen yaşından büyük olmayan kör bir köle idi.
Müzenin en dikkat çekici gösterilerinden biri, Kraliçe Viktorya’nın da izlediği, cüce komedyen “General Tom”du. Generallerin taklidiyle ünlü Tom Thumb, şovun en çok talep gören ismiydi. Bir diğer ilgi çeken şey ise “Fejee Denizkızı” idi. Yüzgeçli bir balık gövdesinin üzerinde insan başı görünümüne sahip iskeletin gerçekliği tartışmalı olsa da epey ziyaretçi çekmeyi başarmıştı.
Barnum'un Amerikalı bir denizciden satın alarak müzeye koyduğu bu iskelete yoğun bir talep vardı. 19.yy'da Darwin'in evrim rüzgarları eserken; insanları yarı balık yarı insan hikayesine inandırmak kolay olmuştu. Barnum, el ilanları dağıtarak Denizkızına olan ilgiyi daha da arttırdı. Ancak bir süre sonra “Fejee Denizkızı” ortadan kayboldu ve bulunamadı.
Tayland'lı Chang ve Eng adlı yapışık ikizler de bir dönem Barnum'un gösteri dünyasında yer aldı. İlerleyen yıllarda Siam ikizi ifadesinin yapışık ikizlerle eş anlamlı kullanılmasının öncüsü olacak bu kardeşler, bir süre çalıştıktan sonra Barnum'la yollarını ayırdı.
1848'te General Tom Thumb ile Cincinnati'deyken vücudu tamamen yünle kaplı bir at keşfeden Barnum onu satın alarak Bridgeport'a getirdi. Gösterilerine dahil ettiği bu at Barnum'un Yünlü Atı olarak anıldı.
Barnum 1850'de Avrupa turnesinde tanıştığı opera sanatçısı Jenny Lind'i yüksek bir teklifle ABD'ye getirmeye ikna etti. Sweden Nightingale olarak anılan Lind, Amerika'da gişe rekorları kırdı. Bu turne Barnum'a yaklaşık yarım milyon dolar kazandırdı.
Amerikan İç Savaşı (1861-1865) ile birlikte siyasi kutuplaşma belirginleşirken, Barnum köleliğe karşı bir tutum sergileyerek Birlik yanlısı olduğunu açıkladı. New York'taki müzeyi de Birlik davasını desteklemek için bir araç olarak kullandı. Askeri malzemeler, heykeller, vatanseverlik konulu dramalar sergiledi. Alkol karşıtlığının önde gelen isimlerinden oldu; içkinin zararları hakkında aralıklarla konferanslar düzenledi.
Kölelik ve idam karşıtı mitinglere destek verdi. Savaşın halk arasındaki kaygı ve etkilerini hafifletmek için moral gösterileri organize etti. Ancak ona muhalif gruplar 1864'te müzesini ateşe verdiler. Müzesi iki kez yangın geçirmiş olan Barnum, faaliyetlerini başka bir alanda sürdürmek zorunda kaldı.
İç Savaşın bittiği yıllarda Barnum, Connecticut eyalet meclisinde görev yapıyordu. (1865-1870) Memleketi Bridgeport'ta bir süre belediye başkanlığı yaptıktan sonra 1870'lerin sonunda aktif siyaseti bıraktı. 1880'de yazdığı “The Art of Money Getting” (Para Kazanma Sanatı) kitabında para kazanmanın altın kurallarını anlattı ve ABD'de yaşayan sağlıklı insanların para kazanmalarının sanıldığı kadar zor olmadığını vurguladı.
Barnum 1881 yılında girişimci James Bailey ile “Barnum and Bailey Circus”ı kurdu. Gösterilerinde birbirinden farklı tiplemelere yer verdi. Uzun yıllardır birlikte çalıştığı General Tom Thumb ve parmak kadın Lavinia Warren bunların en meşhurlarıydı. Onların evlenmesini teşvik ederek şöhretlerini daha da arttırmıştı. Daha sonra 2.36 metre boyuyla ünlü Kentucky Devi Martin Van Buren Bates'i kadroya dahil etti.
1882'de Barnum, Londra Hayvanat Bahçesinden Jumbo adında bir fil satın alarak ABD'ye getirdi. Altı tonluk bu Afrika fili sirkin şöhretine şöhret kattı. Jumbo, zamanla Barnum sirkinin gözdesi haline geldi. İnsanlar sirke akın ediyor; Jumbo temalı hediyelik eşyalar kapış kapış satılıyordu. 1883 yılında inşa edilen meşhur Brooklyn Köprüsünün dayanıklılığı, yaşanan ölümcül bir kaza nedeniyle, kamuoyunda tartışma yaratmıştı.
Barnum köprüyü inşa edenlere; sirk hayvanlarını köprünün üzerinden yürüterek sağlamlığının test edilebileceğine dair teklif sundu. 17 Mayıs 1884'te Jumbo'nun önderliğinde 21 fil ile 7'si Hecin devesinden ibaret toplam 17 deveyi köprüden geçirerek köprünün dayanıklılığını kanıtladı. Bu gösteri sirk için muhteşem bir reklam aracı olmuştu. Dönemin gazeteleri günlerce bu olayı konuştu.
Jumbo ise “devasa” sözcüğü ile özdeşleşerek popülerleşti. Ancak saltanatı çok uzun sürmeyen fil, 1885 yılında Ontario'da bir yük treninin çarpması sonucu öldü. Barnum, onun derisini doldurtarak Tufts Üniversitesine bağışladı. Daha önce Tayland'tan satın aldığı beyaz bir fille gösterilerine devam etti.
İlerleyen yıllarda Barnum sirki dünyanın en meşhur sirklerinden biri haline geldi. Pop müziğin ikonu olarak anılan Micheal Jackson'ın “Dangerous” albümünün (1991) kapağında, gösteri dünyasının emprezaryosu Barnum'u kullanması rastgele bir şey olamazdı. Hakkında yazılmış pek çok eser bulunan ve hayatı filmlere çekilen Barnum, son olarak bir çok ünlü ismi buluşturan müzikal yapım “The Greatest Showman” filmine (2017) konu oldu.
Şov dünyasında çığır açan Phineas Taylor Barnum, bir kesim tarafından devamlı olarak sahtecilikle itham edilip hedef gösterildi. İnsan emeği üzerinden para kazandığını ve hayvanları sömürdüğünü düşünenlerin sayısı da az değildi. Ancak o; köleliğin olağan, genetik bozukluğa sahip kişilerin lanetli sayıldığı, eğlenceye erişebilirlikleri şöyle dursun “işçi hakkı” söyleminin bile olmadığı bir dönemde; “ucube” diye görmezden gelinen bir çok insanı, yarattığı evrende görülebilir ve işe yarar kılmıştı.
Yoksul bir çevreden varlıklı yaşama giden yolu kendisi belirlemiş; siyasete atıldığında kölelik dahil insan onuruna yakışmayan pek çok yasanın kaldırılması için girişimde bulunmuştu.
Tarihçi yazar Irving Wallace: “The Fabulous Showman” adlı kitabında (1959) onun önce New York'a sonra tüm dünyaya bir zevk hediyesi bahşettiğini söyler. Öyle ki günümüzde “show business” varlığını Barnum'un öngörüsüne borçlu görünüyor.