Bankalar battı borsa dibe vurdu: 1929’daki Büyük Buhran nasıl başladı?

Bankalar moratoryum ilan edince halk, finans kurumlarına hücum etti; ancak kimseye tek bir dolar dahî verilemiyordu.

Tarih Dedektifi Yazar tarihdedektifiniz@gmail.com

Kara Perşembe olarak adlandırılan Büyük Buhran; 24 Ekim 1929 perşembe günü Walt Street Borsasının çökmesiyle başladı. (Aberdeen Press and Journal, 30 Ekim 1929:7).  

Krizle birlikte bankalar ve binlerce şirket iflas etti, borsa dibe vurdu. ABD’de başlayan ve kısa süre içinde tüm dünyayı etkileyen ekonomik buhran; İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla yerini yeni buhranlara bıraktı.

1929 şubatında Federal Rezerv Bank, spekülatif amaçlı kredileri kısıtlama kararı aldı. Yaz ortasında banka faiz oranlarındaki artış, Walt Strett’te korkunç satışlara yol açmıştı. (Daily Mirror, 10 Ağustos 1929:3). ABD bankacılık otoriteleri, yaygınlaşan spekülasyonu dizginlemeye çalışıyordu. Alınan kararlar kriz öncesi tahvil piyasasında hareketlilik yarattı.

Bankalar moratoryum ilan edince halk, finans kurumlarına hücum etti; ancak kimseye tek bir dolar dahî verilemiyordu. Kanlı bir ihtilal patlak verebilir endişesiyle devletin güvenlik güçleri teyakkuzdaydı.

Krizin yansımaları toplumun her kesiminde hissediliyordu. Borsa spekülasyonunda alanının en iyisi kabul edilen yatırımcı J. Livermore* intihar ettiği zaman; o güne kadar elde ettiği mal varlığından çok daha fazla borcu bulunmaktaydı. (Hull Daily Mail, 21 Ekim 1929:5).

Dolar buhranıyla birlikte milyarderler bile zor duruma düştü. 1914 yılında ABD’de 7000 olan milyoner sayısı on yıl içinde 40.000’e çıkmıştı. (Staffordshire Sentinel, 29 Ocak 1929:6). FED’ten bir yetkiliye göre yeni milyonerlerin çoğu; para biriminin değerindeki şiddetli düşüş nedeniyle yaratılmıştı. Senelik varidatı bir milyon doları geçen tek isim ise milyarder John Davison Rockefeller idi.

Rockefeller, haftada on şilin maaşla memur olarak başladığı hayatına, 1916‘da dünyanın ilk milyarderi olarak devam etmişti. Zenginleşmeye başladığı ilk dönemlerde; işçi haklarını yok saydığı ve çalışanlarına kötü muamele ettiği iddia edildi. (Justice, 21 Mart 1891:1).

1914 yılında Colorado’da Rockefeller’lara ait madenlerdeki grevlerde, çok fazla insan ölmüştü. Başkan Wilson araya girerek Rockefeller’dan grevi durdurmasını istemiş; ancak Rockefeller bu talebi reddetmişti. (Daily News, 02 Mayıs 1914:1). Gazeteler grevcilerin ölümünden Rockefeller’in “elastik vicdanı”nı sorumlu tuttu. Ölenlerin yakınları onu cinayetle suçlamış; yargılanmasını istemişlerdi.(Birmingham Mail, 04 Mayıs 1914:3).

Büyük Buhran öncesinde ABD’nin grev geçmişi acı örneklerle doluydu. Aradan geçen zamanda insanlar örgütlü hareket etmenin önemini kavradı. Eyaletlerin bir çoğundan toplu grev haberleri geliyordu.

1934 yılında ABD tarihinin en geniş kapsamlı işçi grevi yaşandı. Kamyon ameleleri ve ahçıların grevi nedeniyle San Francisko’da bir milyon kişi aç kalma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Ulaşım ağları ve binalar tahrip edildi. Grevler 37 eyalete birden yayıldı; hükümet bölgeye ordu sevketti. (Gloucester Citizen, 17 Temmuz 1934:7).

Mensucat (dokuma sanayisi) grevine katılan işçilerin sayısı bir milyona yaklaşmıştı; bu aynı zamanda en az dokuz yüz bin amelenin işsiz kalacağı anlamına geliyordu. Bir çok eyalette grevci işçiler ile polisler arasında kanlı çatışmalar yaşanıyordu. Dönemin başkanı Roosevelt’in patronlarla işçiler arasındaki ara buluculuğu da işe yaramadı. Patronlar bundan hiç hoşnut olmamış; başkanın fikirlerini dikkate almamışlardı. Hükümete güvenen işçiler ise patronlara karşı çok geniş çaplı bir grev kararı aldı.

ABD’deki grev tüm dünyada büyük yanki uyandırdı. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere  dünyanın her yerinden grev haberleri geliyordu. Liverpool’da liman işçileri, kargo boşaltmada yürüyen merdiven kullanımını protesto için grev başlattı. (Lancashire Evening Post, 03 Şubat 1934:7). Danimarka Aalborg’ta liman işçileri  greve gitti. Britanya’ya yiyecek taşıyan gemilerdeki tonlarca pastırma ve tereyağ ziyan oldu. (Nottingham Journal, 16 Nisan 1934:2). Japonya’da büyük bir amele grevi başladı; Tokyo’da şoförler, tramvay işçileri ve kadın kondoktörler ayaklandı. Fransa’da madenciler ve demiryolu işçilerinin başlattığı grev giderek genişledi; anlaşmazlık yüzünden pek çok işçi işsiz kaldı. (Belfast Telegraph, 22 Şubat 1938:7)

Kamyoncular ve presçiler grevi nedeniyle; Great Britain çelik şirketinin, otomotiv endüstrisinin büyük firmalarından Cowley’in ve Oxford’taki Pressed Steel Company’nin işleri durdu. (Daily Herald, 01 Temmuz 1936:2). Güney Galler’deki kömür madenlerinde başlayan grevler devam ediyordu. (Liverpool Daily Post, 10 Eylül 1936:8). Ardından çelik işçileri ayaklandı. Londra’daki büyük otobüs grevi diğer şehirlere de yayıldı. Ulaşımdaki aksamalar nedeniyle insanlar işlerine yürüyerek gitmeye başladı. (Leicester Daily Mercury, 01 Mayıs 1937:9).

O yılların en dikkat çekici grevlerinden biri; “asansörcüler grevi” idi. New York’ta asansörcüler grevi yüzünden ahali sokağa çıkamayacak hale geldi. Aynı anda 250 binada birden grev başlamıştı. Bilhassa 102 katlı Empire State binasındakiler zor durumdaydı. (Daily Herald, 05 Kasım 1934:6). İşçilerin sorununa bir çözüm getirilemediği için grev aylarca sürdü. (Dundee Courier, 11 Mart 1935:7).

2098 binada asansörler işlemiyordu. Grevciler New York valisinin gösterdiği hakem heyetini kabul etmemişti. (Anadolu, 11 Mart 1936:2). Bir süre sonra ortalık yeniden alevlendi. Sokaklar ve bina önleri grevciler ve polislerle doldu. Halk grevcilere kahve ve sandviç ikram ediyordu.

“Asansörler Şehri”ndeki grev, gündemdeki Habeş meselesini bile gölgede bıraktı. New York asansörlerini işletmek için çalışan yüz bin işçi vardı. O dönemde otomatik asansörler henüz yaygın değildi. İşçiler öncelikle haftalıklarına zam istiyor ve yoğun çalışma saatlerinin düzenlenmesini talep ediyorlardı. Ayrıca “Amele Birliği”ne dahil olmayanların işe alınmamalarını; asansör işletme müdürlerinin birliğe kaydolmalarını şart koşuyorlardı. Bina sahipleri, 1929’a oranla ev kiralarının yüzde kırk daha düşük olması sebebiyle istenilen parayı vermeye yanaşmadılar. Aslında New York’taki büyük binaların çoğunu sahipleri idare etmiyordu. Büyük şehirlerde “Bina İdaresi Şirketleri” vardı.  “Bina İdare Şirketleri Birliği” ile “Bina İşçileri Birliği” sürekli anlaşmazlık içindeydi. Uzun mücadeleler sonunda altı bin işçi işe geri alındı. 1936 martında asansörcüler grevi sona erdi. (Daily News, 16 Mart 1936:11).

Hollywood film endüstrisi 01 Mayıs 1937’de, ilk kez büyük bir krizle karşıya karşıya kaldı. 8000 aktör ve aktris; işverenleri sendikalarını (Screen Actor’s Guild) tanımadıkları taktirde greve başlayacaklarını duyurdu. (Daily Herald, 01 Mayıs 1937:13). Sahne sanatçıları, teknisyenler, ve dekoratörlerin başlattığı greve, bazı sinema yıldızları da destek verdi. (Daily News, 04 Mayıs 1937:15). Metro-Goldwyn-Mayer, Paramount gibi dokuz büyük stüdyoda grev başladı. Büyük sinema firmalarının kapısında nöbetçiler ve polis kordonları oluştu.

Greta Garbo, Clark Gable gibi bazı ünlüler polis kordonunu aşıp stüdyolara girebildiler. Stüdyoda restoranlar grevde olduğundan sanatçılar öğle yemeği yiyemiyorlardı. Bir yandan aktörler sendikasının kararı beklenirken; diğer yandan büyük sinema stüdyolarının kapanacağı konuşuluyordu.

O yıl filmler “Sinemacılar Grevi”nin gölgesinde çekildi. Clark Gable’in Parnell filmi gişede başarı gösteremedi; fakat Gable iki yıl sonra Rüzgar Gibi Geçti (1939) ile Hollywood Kralı oldu.

Londra’daki sinema operatörleri grevinde, pek çok filmin çekimi aksadı. Film stüdyolarında çalışan elektrikçiler de buna dahil olunca grevler uzadı. Alfred Hitchcock’un meşhur Kayıp Kadınfilmi; grev nedeniyle planlanan sürede çekilemedi. (Derby Daily Telegraph, 19 Nisan 1938:8).

C. Chaplin Modern Zamanlar; J. Steinbeck Gazap Üzümleri ile Büyük Buhran dönemine ayna tutmuştur.

… You’ll find that life is still worthwhile; If you just :))

*Yazar E. Lefevre, Reminiscences of a Stock Operator adlıkitabında; Walt Strett’in Kurdu olarak anılan Livermore’u anlatmıştır. (Daily News, 16 Ekim 1925:4).

Tüm yazılarını göster