Zafer Çağlayan’a inandınız mı?

Devletin Bakanı, cari açığı kapatacak ayarda bir işadamı ile buluşunca, iş dünyasını, ekonomiyi konuşmaz mı? İşini gücünü bırakıp telefonda saat pazarlığı mı yapar?

Enis Ersoy Yazar enis.ersoy@hotmail.com

Ne diyor Zafer Çağlayan?

-Saatin reklamını gazetede gördüm, çok beğendim.

Firma cevap verdi:

-Biz gazeteye ilan vermeyiz.

Ne diyor Zafer Çağlayan?

-Faturada benim ismim yok ama garanti belgesinde adım yazılı.

Firma cevap verdi:

-Garanti belgelerine isim yazmayız, ürünün özelliklerini yazarız.

Nasıl olmuş o alışveriş? Çağlayan anlatıyor:

-Ben firma yetkilisiyle konuşurken, Reza Zarrab o ortamda bulunuyordu. ‘Bizim orada ofisimiz var, alır size gönderirler’ dedi. Sonra bir araçla saati bana gönderdiler. Fatura alan kişinin üzerine.

İnsan merak ediyor:

Devletin Bakanı, cari açığı kapatacak ayarda bir işadamı ile buluşunca, iş dünyasını, ekonomiyi konuşmaz mı? İşini gücünü bırakıp telefonda saat pazarlığı mı yapar?

O firmanın Türkiye’de temsilciliği var. Gönderirler saati, koskoca bakan mağazaya gidecek değil ya, firmanın müdürü gelir teslimatı yapar, faturayı keser. Bunun için çocukcağızın (Çağlayan, Zarrap’in için öyle diyor) elemanların devreye sokmaya gerek var mı?

Kaldı ki bunlar akçeli işler. Devletin bakanı, çocukcağıza neden “sen zahmet etme Reza’cım, yarın bir gün lafı, sözü olur. Göndersinler saati, ben paramı öder, faturamı da alırım” demez?

Zafer Çağlayan son sözünü söyledi:

-Saatin parasını ödedim. Bana iftira attılar.

Bir tarafta kafaları kurcalayan soru işaretleri, bir tarafta yemin billah eden bir siyasetçi. Ben tercihimi kendisine inanmaktan yana kullanıyorum.

Tıpkı, Fenerbahçeli yöneticiye yumruk atarken görüntülenen ama “yanağından makas alacaktım” diyen fanatiğe inandığım gibi…

Tıpkı, Pınar Altuğ’un kocasına “kadın meselesi yüzünden ateş ettim” diyen, seyyar satıcıya inandığım gibi.

Lütfen, siz de bırakın artık fesatlığı. Bakın adam yemin ediyor. Daha uzatmanın alemi var mı?

https://twitter.com/enisersoy35

Tüm yazılarını göster