Nehir Erdoğan'a

Saat yarım gibi Kızım Derin uykusu geldiğini ve uyumak istediğini söyledi , Nehir ben uyuturum dedi

Fuat Akyol Yazar fuatakyol45@gmail.com

Yıl 2002 aylarda Ocak soğuk mu soğuk bir hava TRT 1 de içimizi ısıtan bir dizi başlıyor, kadrosu mükemmel kimler yok ki yeni gençler eski Yeşilçam ve tiyatro oyuncuları içlerinde biri var ki gözleriyle hayatı anlatıyor.

Bir bakışı Anadolu medeniyetleri , bir bakışı zaman içerisinde Spartaküs sanki adı Pelin , derlerki her insanın ismi kendini anlatır acılarını , sevinçlerini , kendinden eminliğini, kırılganlığını sanatını sanki ismi gibi hepsini gözlerine toparlamıştı .

Dizi 2004 yılına kadar devam etti aslında bizlerin lise dönemini anlatıyordu , zaman geçti aylar yıllar birbirini kovaladı 2016 yılının Mart ayıydı bu dizide oynayan bir arkadaşımla karşılaştım , sohbet ederken o kadar dizi ve filmden sonra ilk defa karşılaşmış oldum .

Merhaba ben Nehir dedi Gözlerinde sadece hüzün vardı sanki bütün hayatın yorgunluğunu ,acısını , hilesini ve düzenbazlığı beni rahat bırakın sizden değilim der gibiydi çok incitilmiş ve bu dünyaya ait değil , medeniyetler arası yolculuk yapıyordu . Ben ise tarih yolculuğumu insanların dayanışma komşuluk ilişkilerinin en doğru yaşandığını düşündüğüm 70 ve 80 nin müziklerinin dinlendiği 45 lik diye bir bar açmıştım.

Ne aşklar ne sevgiler yaşanmıştı 22 yıl olmuştu . Acısıyla tatlısıyla 22 yıl çok davet etmek istemiştim ama bana dokunmayın der gibiydi sadece bir merhabaydı dostça arkadaşça yoluna devam etti . 2017 Aralık ayıydı ülkemden vatanımdan çok uzaklardaydım yanımda Kızım Derin ile Berlindeydik . Noel pazarı kurulmuştu iki gün boyunca gezip dolaştık. Sonra Berlin’deki dostumuz akşam İstanbul’da gelenler var yemek yapacağız dedi , Noel pazarından çıkıp yaklaşık on kişi bizim kaldığımız otelin lobisinde buluştuk.

Yemekler yendi , sohbet edildi ve insanlar tek tek dağılmaya başladı ben Berlin’deki dostumuz Ali , Taner , Mustafa ve Nehir kalmıştık . Saat yarım gibi Kızım Derin uykusu geldiğini ve uyumak istediğini söyledi , Nehir ben uyuturum dedi Derin hiç yabancılık çekmeden tamam dedi Derin uyuduktan sonra biz sohbete devam ettik .

Nehirin gözlerinde sadece yaşanmışlıklar ve yaşanılacak güzel anıları vardı . Derin ile Sabah uyanıp kahvaltıya indiğimizde akşam çok huzurlu uyuduğunu Nehir in onu öperek uyuttuğunu söyledi . Bir gün sonra biz Nehir ‘den ayrılarak İstanbul’a geri döndük .

Yaklaşık bir yıl sonra bizim mahallede çekilen bir dizi setinde karşılaştık ben tanımayacağını düşünerek sadece merhaba dedim bana dönerek Fuat nasılsın Kızın nasıl dedi ben kekeleyerek hatırladın mı diye sorunca dostlar birbirini hiç unutur mu dedi uzun uzun anlatmaya başladı dostluk sürekli görüşmek değil yaşadığın coğrafyada aynı kaderi paylaşmak, odun sobasının etrafında sohbet etmek ve sende var olanı başkasıyla paylaşabilmek tir dedi İşi olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrıldı.

İki hafta sonra 45 lik ‘in açılışı vardı aradım seve seve geleceğini söyledi saatlerce sohbet ettik saat üç gibi gitmesi gerektiğini söyledi gözlerine baktım bir dost kazanmanın mutluluğu vardı . Gözlerinden tarih geçiyordu sanki Frida dan clara zetkine Simonede Beauvore Rosa Luxemburg a Anadolu’dan Asya’ya kadim kültürleri yaşanmışlıkları ,halkların acılarını ,tariş işçilerinin direngenliği , Gece konduda yaşayanların masumiyetiydi ve ben sadece yaşayan Melek diyebildim bana döndü ve doğayı canlıları insanı sevmeyen yaşamıyordur ki dedi bende insanlığın acılarını ve sevinçlerini böyle yaşıyorum .

Çözmüştüm artık gözlerinin sırrını vedalaştık ama bu bir veda değildi dünyanın. Herhangi bir coğrafyasında ezilenlerin yanında gene karşılaşacaktık.

Tüm yazılarını göster