Sosyal medya yalnızlaştırıyor

İnsanların en önemli ihtiyaçlarından biri kontroldür. Sanal alem insana bu kontrol duygusunu vererek, kendisini güvende hissetmesini sağlar.

Tuğrul Yılmaz Tuğrul Yılmaz

SOSYAL MEDYA YALNIZLAŞTIRIYOR..

Günümüzde dünyanın her yerinde insanlar; ailelerine, eşlerine, çocuklarına ve arkadaşlarına ayırdığından fazla zamanı internet başında harcamakta, çevrelerini ihmal etmektedirler. Dahası, insanlar sanal alemde duygusal paylaşımlara girmekte, duygusal sanal birliktelikler kurmakta, suni çevrim içi ilişkilere yönelmekte ve bu sunilik, beraberinde bireyleri daha çok yalnızlığa itmektedir.

Gündelik yaşamda kendini ifade edemeyen bireyler sanal alemde daha rahat hareket edebilirler. İnsanların en önemli ihtiyaçlarından biri kontroldür. Sanal alem insana bu kontrol duygusunu vererek, kendisini güvende hissetmesini sağlar.

Eskiden insanlar bir şeye üzüldüğünde ya da bir nedenden dolayı mutluluk yaşadığında en yakınındaki insanlarla bunu paylaşırdı. Hani şimdilerde çok kullanılmayan bir deyim vardır “Dert Ortağı”. İşte bu deyim bile hayatımızdan çıkmış durumda. Sosyal Medya hesaplarımızda yüzlerce arkadaşımız var; ama hepimiz çok yalnızız. Çünkü çok kalabalığız ve herkesin sorunları sanki aynı. Aslında öyle değil. Herkes, tek başına kaldığında daha farklı sorunlara sahip oluyor. Ama biz bu sorunları ya da sevinçleri öznelleştirmek yerine genelleştirmeyi tercih ediyoruz. Bir arkadaşımızı arayıp “İyi değilim, gel biraz sohbet edelim” demek yerine süslü cümleler kurarak Sosyal Medya hesaplarımızdan paylaşıyoruz. Sonra kaç kişi beğenmiş, kaç kişi yorum yapmış diye bakıp derdimizi bir süreliğine unutuyoruz.. Ama bunlar damlaya damlaya göl olmuyor, birike birike içimizi kemiriyor.

Sosyal medya kullanan insanlar, birbirleri ile tanışıp sohbet etmek gibi sosyal becerilerini yitiriyorlar. Yeni arkadaşlar bulmak ya da yeni ilişkiler kurmak çok daha zor geliyor. Yeni birileri ile tanışmak için de zaten yine sosyal medyayı kullanıyoruz. Bu da beraberinde bir takım sorunları birlikte getiriyor.

Artık şu haldeyiz; asansörde tanımadığımız 5 kişi bir arada ve hiç kimse konuşmuyor. Hatta “biri benimle konuşmasın” diye elimizdeki telefonlara saldırıyoruz. Hayatımız iyice makanikleşmiş, duygulardan uzaklaşmış durumda. Böyle devam ederse, tatma, dokunma, koklama gibi duyu organlarımızın zamanla yok olacağını düşünüyorum nedense. İnsan doğası gereği dokunmak, sarılmak, görmek, kokusunu almak, sesini duymak ister. Bu nedenle Facebook’tan ve İnstagram’dan sanal fotoğraf paylaşımları ve Twitter’dan duygu alışverişleri yüz yüze temasların yerini alamaz. Önemli olan sanal iletişimi yüz yüze iletişime tercih etmemektir.

Şimdi durun, gözlerinizi birkaç saniye kapatın ve en sevdiğinizi insana hiç dokunmadan sevdiğinizi hayal edin..

Eğer insanlık olarak kendimize engel olmazsak, hepimizi çok yalnız günler bekliyor.