Mutlu bir ilişkinin sırrı, erkeğin ağlamasından geçer

Can Bonomo'nun 'Erkekler de ağlar' şarkısını armağan ediyorum tüm ağlayamayan erkeklere..

Belemir Çelebi Belemir Çelebi

Bir süredir erkekleri anlamaya çalışmakla meşgulüm.

Bir erkeğin kafasında neler oluyor merak etmeye başlamıştım çünkü erkeklerin her davranışı bana inanılmaz tuhaf geliyordu. Kadın olduğum için söylemiyorum ama biz kadınlar daha güçlüyüz, daha dik duruyoruz hayatta ve daha çözüm odaklıyız. Bir erkekle, ister baba ister kardeş yada sevgili olsun, konuşarak sorun çözmek inanılmaz zor geliyor bana. Ya ben anlatamıyordum yada onlar anlamıyordu.

Evet erkekler düz bir mantığa sahipler. Biz kadınlar gibi derinlemesine düşünemiyorlar. Mesela bir erkeğe deniz ne renk diye sorun, şüphesiz mavi diyecektir. Aynı soruyu bir kadına sorun, mavinin tonunu araştırır. Açık mavi mi yoksa koyu mu diye, daha detaylı düşünür. Kadın detaylarda boğulurken, erkek için her şey basit ve düzdür.

Erkeklerin genel sorunu, duyguları ile baş edemiyor olmaları ama bu onların suçu değil. Erkek doğası gereği, hep güçlü olmak zorunda kaldı. Eskiden evi geçindiren ve çalışan sadece erkeklerdi. Artı olarak savaşlarda savaştılar, Askere gidiyorlar ve bedensel olarak ağır işlerde sadece erkekler çalışırdı.

Dedelerimiz ve babalarımız bu şekilde büyüdü. Duygusal ve psikolojik gelişim diye bir şey yoktu bizim Türk ailelerinde. Özellikle erkeklerde hiç yoktu ki hala yok diyebiliriz.Erkek çocuğu güçlü olmak zorundaydı ve babasını gururlandırmakla görevliydi. Biz kadınlar daha duygusal varlıklar olarak biliniyoruz. Bir kadın ağladığında normal karşılanır ama erkek güçlüydü ve ağlamazdı.

Mesela o meşhur erkekler ağlamaz sözünü benim babam erkek kardeşime çok söylerdi. Türk erkekleri bundan dolayı yaşadıkları her şeyi içlerine atıyorlar çünkü duygularını göstermek güçsüzlük belirtisi olarak algılanırdı. Kısaca erkekler duygusal olmayı ve duygular hissetmenin ne demek olduğunu bilmiyorlar, daha doğrusu hiç öğrenmediler.

Biz kadınlar üzgünsek özgürce ağlayabiliyorken, erkeklere ağlamamayı öğrettiler. Bir erkek üzgünse bunu dile getiremiyor yada aşk acısı çekiyorsa içine atıyor. Erkeklere güçlü olmayı öğrettiler ama duygularıyla yaşamayı öğretmediler.

Bir erkek ben böyle böyle hissediyorum diye kolay kolay anlatamaz yada arkadaşlarının yanında özgürce ağlayamaz. Biz kadınlar yapabiliyoruz. Kız grubumuzla buluşup, birlikte ağlayabiliyoruz. O yüzden erkekler duygularını hissedemiyorlar ve neler yaşadıklarını kendileri bile anlayamıyorlar. Onlar kendilerini anlayamazken, biz kadınlar nasıl anlayabiliriz ki..

Söyle düşünün, erkeğin iç dünyasında bir şeyler oluyor ama ne olduğunu kendi bilmiyor. Bir şeye üzülüyor ama o üzüntüyle nasıl baş edeceğini bilmiyor. Aşk acısı çekiyor ama nasıl davrancağını bilmiyor. Erkekler duygusal gelişimin ve büyümenin ne olduğunu bilmiyor. Hatta bana göre hissetmenin ne olduğunu bilmiyorlar. Bir şeyler hissediyor ama acaba ne hissediyor ?

Erkeklerin hayatı dışardan bakıldığında çok kolay görünüyor ama değil. Eskiden erkek en azından para kazanır ve ailesine bakardı. Artık devir o kadar değişti ki, kadınlar hiç bir konuda erkeklere ihtiyaç duymuyorlar, çünkü onların yapabildiği her şeyi kadınlar zaten yapabiliyor. Devir değişti, biz kadınlar değişiyoruz ama erkekler değişmiyor.

Erkekler doğası gereği, onlara ihtiyaç duyulmasından beslenirler. Basit bir örnek verecek olursak, evde bir kavanozu açamıyormuş gibi davranıp, erkeğe açtırırsanız, kendisini süper kahraman gibi hissedecektir. Tecrübeyle sabit, denemenizi tavsiye ederim.

Eskinden çıkma ve evlenme teklifi erkeklerden gelirdi, bunu da artık çoğu kadın yapar oldu. Mesela bir çok ilişki, kadının ipleri eline almasıyla başlıyor çünkü erkek ne hissettiğini anlayana kadar, bir bakmış sevgilisi var.

Biz kadınlar erkeklerin yapabildiği her şeyi yapabiliyorken, erkekler kadınların yapabildiklerini yapamıyorlar. Biz kadınlar erkeklere özel ne varsa, hepsini ellerinden aldık.Bu söylediğim yanlış anlaşılmasın, olumsuz bir şey olarak söylemiyorum sadece dengeler çok değişti ve biz kadınlar güçlendikçe, erkekler güçsüzleşti ve ifade edemedikleri duygularda kayboldular.

Bir erkek bunalıma girdiği zaman, bir kadın gibi evde yatıp dondurma yiyemiyor. Duygularını ifade edemedikleri ve içlerine attıkları için, çoğu erkek agresifleşiyor ve şiddete baş vuruyor. Çünkü şiddet güç gibi algılanıyor. Ele alınmayan ve içe atılan tüm duygular, er yada geç patlak verir. Kimisi bedensel ve psikolojik şiddete baş vururken, kimisi kendini bir tarafa savuruyor yada uyuşturucu gibi şeyler tutunuyor.

Erkeklere o kadar ağır yükler ve sorumluluklar dayatılıyor ki, altında eziliyorlar. Erkek para kazanmalı, erkek ailesine bakmalı, erkek güçlü olmak zorunda, erkek kadının ayaklarına dünyayı sermeli, erkek dik durmalı, erkek dediğin ağlamaz, erkek dediğin şöyle olur ve erkek dediğin böyle olur. Peki erkekler öyle olmak istiyor mu acaba?

Erkekler damgalanmadan duygularını ifade etme özgürlüğüne sahip olsalar, kendilerini daha iyi anlayabilirer ama toplum tarafından erkeklere bu hak verilmedi.Çünkü Türk erkekleri duygularla yaşamanın ne olduğunu hiç öğrenmediler.

Ama asıl sorun şu ki, toplum olarak erkekler ağlamaz diye diye, kadınlar sadece güçlü ve ağlamayan erkekler ister oldu. Bu yüzden erkekler isteseler bile duygularını açıkca ifade etmeyip, içlerini atmaya devam ediyorlar. Sonra vay anam erkekler niye böyle. Onların hiç bir suçu yok, erkekleri anneyle başlayarak, biz kadınlar böyle yaptık..

3 Ekim 2020 / Berlin