Medyadan uzak duran medyatik insanlar

Sonrasında kendi kendime düşündüm; kimler var başka bu şekilde yaşayabilen? diye. Aklıma gelenler; senelerdir idolüm çift olan...

İrem Moralı İrem Moralı

MEDYA DÜNYASINDA MEDYAYA BULAŞMADAN YAŞAYABİLMENİN HUZURU!..

Geçenlerde yine uyku tutmadı ve aldım elime telefonu; klasik yine Instagram’da buldum kendimi. Ne alakaysa keşfet kısmına düşen Doğa Rutkay hesabına dalmış olduğumu fark ettim.

Doğa’yla uzun seneler evvel ortak dostumuz Yunus Şerit vasıtasıyla Çeşme’de tanışmıştık. Hatta sonrasında kendisi de Alaçatılı olunca ortak arkadaşlarımız daha da çoğaldı. Ancak biz bir daha bir araya gelmedik. Gelmedik ama, onu epey tanıyor gibiyim hep.

Kendisi de, eşi Kerimcan Kamal da bana daima son derece doğal gelmişlerdir. Yaşamdan tat alabilmeyi bilen, dünya tatlısı evlatlarıyla lüksten uzak, markalarını deklare etmeden, gayet mütevazı bir şekilde, gerçek dostlarıyla, medyadan uzak durabilmeyi başaran ender medyatik insanlardan olduklarını Instagram hesaplarından bile gayet net anlayabiliyorsunuz.

Sonrasında kendi kendime düşündüm; kimler var başka bu şekilde yaşayabilen? diye. Aklıma gelenler; senelerdir idolüm çift olan;

Mehmet Aslantuğ- Arzum Onan, Kenan İmirzalioğlu- Sinem Kobal, Ceyda Düvenci- Bülent Şakrak, Buğra Gülsoy-Nilüfer Gürbüz Gülsoy, Başak Dizer-Kıvanç Tatlıtuğ, Bergüzar Korel- Halit Ergenç,Orhan Kılıç-Sema Denker ve Tarkan-Pınar Tevetoğlu; bekarlardan Hakan Altun, Meltem Cumbul ve Ekin Türkmen gelebildi aklıma.

Mutlaka daha da vardır unuttuğum isimler. Ama dikkatinizi çekmek istediğim en mühim şey; tiyatro kökenli olan medyatik isimlerin her zaman daha mütevazı yaşamayı seçtikleri.

Demek ki neymiş?

Bu işler arz talep meselesiymiş. Ben de sanat camiasından medyatik birçok insan tanıdım, arkadaşım oldu. Hatta zamanında ‘ah inşallah basın gelmez gittiğimiz mekana’ deyip, benden gizli basını çağırdığını bildiğim oldu. Ya da sevgili yapıp ‘ay basın bilmesin’ diye bizi bile strese sokan ama fotoğrafları yayınlansın diye ‘haberim yokmuş gibi olsun panpa’ misali kendisinin bizzat basına gönderdiğini sonradan basındaki arkadaşlarımdan öğrendiğim medyatik arkadaşlarım bile oldu.

Bu sabah bir magazin programında sekiz koskoca senedir kimselerin görmediği Ebru Gündeş’in kızını gördüm. Herkesten gizlemeyi gayet güzelce başarabilmiş. Gerçi açıkcası ben kendi adıma hiç merak da etmemiştim; nerede Ebru Gündeş’in kızı acaba? dememiştim.

Ancak elbette bunu merak eden milyonlarca hayranı da vardır. Benim merak ettiğim ve edebileceğim; onun güzel şarkıları, muhteşem sesi ve onca şöhret içinde, onca zenginlik içinde de olsa maalesef acaba bir kadın olarak, bir anne olarak tek başına ne zorluklar çekerek evladını büyütüyor oluşu, olabilir ancak.

Tabii ki ‘kim bu hayatta nasıl mutluysa öyle yaşamalı’ gerçeğini de araya sıkıştırırken, çok göz önünde yaşam sürmenin kişinin özelinin asla kalmadığının gerçeğini de beraberinde getirirken, maalesef sosyal medyadaki takipçilerin, şahısların özeline yorum yapıp, ahkam kesebilme cüretini vermekte olduğunu da unutmamak gerekiyor. E sonra gelsin spekülasyonlar…

Neyse, yine İstanbul’daydım. Okullar tatil olunca kızımla birlikte atladık gittik. Birkaç iş görüşmem de vardı, onları da halletmiş oldum on gün boyunca. Tabii bu gezmediğim anlamına da gelmiyor. Yine Müşkülpesent’e Celil Nalçakan’ın sahnesine gittim. Bu haftaki misafirler arasında usta tiyatrocularımızdan Altan Gördüm ve Celil’in son dizisindeki rol arkadaşı Songül Öden vardı. Songül Hanım saçlarını kısacık kestirmiş ve Bergüzar Korel’den sonra bence kısa saçın en yakıştığı 2. kadın olmuş! Bayıldımmmmm!…

Bir başka gece de tabii ki de yazın neredeyse hiç çıkmak bilmediğim Esnaf’a gittim. Kışlığına ilk defa gitme imkanı buldum. Ama tabii ki ekip öyle tatlıdır ki, her zaman olduğu gibi yine Alaçatı gecelerinde hissettim kendimi; asla mekanda yabancılık çekmedim. Esnaf’ta ne kadar çokkkk eğlendiğimizi size anlatamam. Zaten benim İstanbul gecelerinde tercihim olan mekanlar bir elin beş parmağını geçmemekte. Sahiplerini de ekibi de tanımalıyım, kendimi evimde gibi hissetmeliyim, güvende hissetmeliyim.

Müşkülpesent artık zaten söylememe bile gerek yok, herkesin ‘İrem nerede acaba?’ diye sormadan direkt gelip bulabileceği bir mekan haline geldi. Bu arada Esnaf’ın eğlencesinin mimarlarından, darbukayı dile getiren kardeşim Serhat Gönüllü ve mekana misafir olarak gelen Fatih Ürek’in müşterilerin ısrarlarını kıramayarak sergiledikleri performans da görülmeye değerdi. Neyse sizler de eksik kalmayasınız diye kısacık da olsa videoya çektim altta izlersiniz :)

İki kez de Rise&Shine yaptık. Bir gecesi, eski dost Cenk Çöteli’nin doğum günü davetiydi. Kimi görmek istediysem herkesi bir arada görebildiğim bir davetti, iyi oldu. Cenk sayesinde bir taşla yüz kuş birden vurmuş oldum. Tekrar iyi ki doğdun Çöteliiiii!……

Şimdi artık İzmir’ime döndüm.

Ben yokken, Cuma gecesi Su Soley, Cumartesi gecesi de Begüm Obiz canlı performanslarıyla açılışını yaparak İzmir gece hayatına fırtına gibi giriş yapan, Alaçatı’da sezon boyu adını sıkça duyuran ‘Vokal Alaçatı’ Alsancak şubesinin açılışını kaçırdığım için biraz da aklım buradaydı. Şimdi hemen Cuma gecesi olsun istiyorum. Çünkü Cuma, Simge Eğrilmez sahnesi var. Hafta içi full enerji toplayıp, Netflix dizilerimle haşır neşir, battaniye altı dinlenerek, Vokal Alsancak’ta bizi bekleyen muhteşem eğlenceye hazır olmayı diliyorum.

Şimdilik benden bu kadar…

Sevgiyle kalın, an’da kalın

@Twitt_perisi