Kadınlar bu konuda ne düşünür?

Herhangi bir konuda fikrimi belirtirken, bu fikrin cinsiyetimden kaynaklanıyor olduğu ön yargısının kırılmasını istiyorum.

Oya Ulaş Oya Ulaş

Lisenin 1. sınıfına başladığımız gündü.

Derse girecek öğretmenimizi bekliyorduk. Çok hoş, bir o kadar güzel, oldukça zarif, hafif makyajlı, saçı düzgün toplanmış, güzel giyimli, gözleri ile de gülümseyen bir kadın elinde dosya, omuzunda çanta ile girmişti sınıfa.

Genel olarak etkilenmiştik.

Kızlarla birbirimize bakıp, “evet, kesinlikle bu ders güzel geçecek” imalı gülümseyişimizi dün gibi hatırlarım.

Sesiyle günaydın, başıyla da oturun komutu verip geçmişti masasına.

Ben tepeden tırnağa zerafetini incelerken, bir erkek arkadaşımız oturduğu yerden “acaba sizin yerinize bir erkek öğretmen gelse daha mı iyi olurdu? şeklinde, sınıfın buz kesilmesine sebep olan bir soru yöneltmişti kendisine. Hiç beklemediğimiz, tuhaf bir soruydu bu. Sanırım öğretmenimiz de beklemiyordu ama verdiği cevaba göre de hazırlıklıydı.

“Niçin ? Ben bu sınıfın kapısından girdiğim andan itibaren benim cinsiyetim yok, ben öğretmenim, sen bana bakmayacaksın, kafamın içindeki bilgileri sömürmeye çalışacaksın, beni seyredersen dersi anlayamazsın” demişti.

Bu denli nokta atışı yapan hazır cevapları verecek, kıvrak bir zekaya sahip olduğunu anlamamız uzun sürmemişti.

Çok mahçup olmuştu arkadaş, öźür falan dilemeye kalkışmıştı ama söz ağızdan çıkmıştı bir kere ve dervişin fikri neyse zikri de oydu.

Belki böyle düşünmesinin suçu onda bile değildi.

Neden mi ?

Çünkü çok fazla cinsiyet dayatması olan bir toplumda yaşıyoruz ve doğduğumuz anda üstümüze yapıştırılan sıfatlar ve bu sıfatlara aitlik hissedip, onları pekiştirme ve uygulama mecburiyeti varoluşu kısıtlıyor.

Erkekler üstünlük kurma çabasıyla hareket ediyor, çuvallayınca suç işliyor.

Kadınlar arzulanıp güzel bulunma, zarif olma niteliğine sahip olduğu kadar saygı görüyor.

Çocuklar birbirlerini kız ve erkek olma yönünden dışlıyor ve bu şartlanma içinde büyüyor, birbirlerine olan davranışları değişiyor, birbirleri üzerinde güç uygulama, cinsiyet sıfatlarını ispat etme çabasıyla çocuk yaratıcılığını uygulayamıyor.

Dahası;

“Seks nedir?” bilemeyecek olan çocuğa her yönden bu dayatılıyor.

“Şu kız güzel mi?, sana alalım”.

“Ablanı koru, sen erkeksin”.

“Kız kardeşinin beline kuşak takıp, başka erkeğe onun mahrem yerine bakma görevini devret”. Niye ? Adettendir.

“Sen erkeksin ağlama."

Sonra da; vay efendim, niye cinsiyetler arası eşitsizlik ve kadının ezilmesi konuları gündeme geliyor?

Gelir tabi.

Emine Bulut'un daha önceden şikayet ettiği hatta o günde karakola gidip şikayet ettiği bir süre karakolda durduktan sonra çıktığında, kendisini takip eden katili tarafından, kızının gözleri önünde boğazı kesildiğinde "Ölmek istemiyorum" diye attığı çığlığı unutmadık.

Dün; “kadın değil, insanım” adlı bir köşe yazısı okuyunca aklıma geldi bu anektot.

Bill Gates ve Elon Musk’ların ön perdede gözüktükleri, arkada ise şeytani akılın yapmak istediği, Covid 19 ile hız kazandırdıkları, Dijitalizm ve Deccalizmin hedeflerinden biri dedikleri Cinsiyetsizlik kavramı da böylelikle bugünkü yazımın konusu oldu.

Kimisi bunun için komple teorisi dese de, Davos, Bilderberg gibi patron kulüplerinde açıkça söyleniyor bunlar.

İnsan kendi koyduğu kavramların esiri olmuş adeta. Kavramlar ilk başta anlamayı sağlamışsa da zamanla kargaşaya yol açmış. Kadın ve erkek fizyolojik/ biyolojik kavramlar olduğu halde günümüzde öyle bir hale gelmiş ki keskin roller, tabuların da etkisiyle dogmalaşmış dersem abartmış sayılmam sanırım.

Oysa salt olan ne ? İnsan !

İnsan perspektifinden bakmayı unutan toplumlarda “kadın” ve”erkek” gitgide birbirini de anlamaktan uzaklaşarak cinsiyet rollerinde kısılmışlar, özellikle de kadın.

Bu bakış değişmeli ve bence değişmeye de mahkum !

Mesela:

Herhangi bir konuda fikrimi belirtirken, bu fikrin cinsiyetimden kaynaklanıyor olduğu ön yargısının kırılmasını istiyorum.

Yeni girdiğim bir ortamda rastgele bir kalabalığa değil de, hemcinslerimin çoğunlukta olduğu bir kalabalığa dahil olmak zorunda kalmak istemiyorum.

Erkeklerin bana herhangi bir konuda, kadınlar bu konuda ne düşünür diye sormasını istemiyorum, çünkü bilmiyorum. Açıkçası, erkeklerin de konular hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum. Cinsiyetler üzerinden genelleme yapılmasını istemiyorum.

Karşımdaki insanların benimle cinsiyetime göre değil, fikirlerime göre konuşmalarını istiyorum.

Bir ortamda dikkat çeken şeyin cinsiyetim değil, ilginç fikirlerim olmasını istiyorum.

Anne ve baba olmanın kişilere eşit şekilde sorumluluk getirmesini istiyorum.

Eşit çalışma şartlarında çalışabilmek, cinsiyetten bağımsız eşit şekilde maaş alabilmek istiyorum ve bunun getirdiği yetki ve sorumlulukların bana verilmesini istiyorum.

Toplumun her kesiminde herkesin, her cinsiyetten kişiyle rahatlıkla arkadaşlık edebilmesini istiyorum.

Kadın gibi kadın, adam gibi adam, erkek gibi kadın, kız gibi oğlan gibi kavramların toplumdan yok olmasını istiyorum.

Evlendikten sonra insanların üzerine yüklenen karı, koca, hanım, bey, evin direği, dişi kuş gibi kurumsal ve yük getirici kavramların kalkmasını istiyorum.

Kız çocuklarına yüklenen hanım hanımcık olma ve erkek çocuklarına yüklenen haşarılık rollerinin annelerin beyinlerinden silinmesini istiyorum.

Evet kadın ya da erkek olarak doğuyoruz. Ama toplumun biçtiği rolleri oynamak. Kalıplara girmek zorunda değiliz. “Kadınlar ne hisseder?” sorusu bana hep saçma geldi. Nereden bilelim.

Kadınlar iltifattan hoşlanır genellemesi de saçma mesela. Erkekler de hoşlanır iltifattan.

Kullanılan kelimeler farklı yanlızca. Koçum benim, Aslansın, Kralsın gibi. Hatta hayvanlar bitkiler de onlarla güzel konuşulmasından etkilenir. (Deneyler var)

Yıllar önce 4 yaşındaki erkek yeğenim ve 9 yaşındaki kızım ile, direksiyonunda benim olduğum arabamla şehir içinde bir yere gidiyorduk. Yanımızdan arabalar geçiyor. Bir anda yeğenim:

"Aaa! Bak hala, arabayı kadın kullanıyor" dedi.

Kızım: Oğlum, annem de kadın. O da kullanıyor."

Yeğenim : “Ama o halam” demişti.

Bu örnekleri o kadar çoğaltabilirim ki. Ama aslında ben, diğer tüm insanlar gibi sadece görülmek istiyorum ve bunun cinsiyetten soyutlanmış şekilde olmasını istiyorum.

İstemekle yetinmeyip, değiştirmek için bir şeyler yapmamız gerektiğine inanıyorum.

Her şeyden önce sesimizi duyurmak gerekiyor mesela. Önce kendi anne babamıza, eşimize, sevgilimize ve de yakınlarımıza.

Erkek ve kız çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirmeye çalıştığımızda, mutlaka etkisi görülecek. Değişim yavaş isleyen ve uzun zaman alan bir süreç. Ancak bir yerden başlamak şart.

Sonsöz olarak; bana baktığınızda sadece içimdeki ideayı görün, diğer tüm detaylar etrafımdaki hareler gibi parıldasın istiyorum.

Sizce çok şey mi istiyorum alay komutanı ?