Eski sevgiliden arkadaş olur mu?

Niye arkadaş olmayacağız ki? Ben olurum kardeşim. Yaşanmışlıklara saygı diye önemli birşey var bu hayatta.

İrem Moralı İrem Moralı

Sabahın körü,yine klavye başındayım. Tabii ki ne yazsam? Ne yazsam diye düşünüp durmaktayım. Dün takipçilerimden önerilerini istediğimde; o kadar çok fikir geldi ki, açıkçası kafam karıştı.

Geçenlerde Twitter’da birisi sormuş; "Eski sevgilinizle arkadaş olur musunuz?” diye. Ben cevap verdim. Evet arkadaşı geç,ben hatta ilk sevgilimle dostum. Hatta her daim kötü günümde yanıma koşan bu insanın hep çok mutlu olması için daima dualarımda da ona yer veririm.

Niye arkadaş olmayacağız ki? Ben olurum kardeşim. Yaşanmışlıklara saygı diye önemli birşey var bu hayatta.

İki insan bir ilişkiye başlayabilir, sürmeyebilir. Saygı çerçevesinde sonlandıysa eğer; neden arkadaş kalınmasın ki? Bazınız bana belki karşı çıkabilirsiniz, “AAA Dejenere mi bu be?” diyebilirsiniz.
Hiç sorun yok!.. Ben böyleyim arkadaş…

Biten ilişki sonrasında; "benim olmadıysa sürünsün köpek” mantığıyla asla yürümez bu işler. Kinle, öfkeyle de zaten arpa boyu yol da alamayız. “Kin tutmak” bizi sadece ve sadece hasta eder.

Hatta zamanında beni çok üzen bir sevgilim vardı. O şimdi evli barklı, mutlu (heralde öyledir, çünkü “yeni" evli) O bile geçenlerde aradı günah çıkarttı, resmen töbe Allah’ım sanki hellallik istedi.

Açtım telefonunu (açmamam gerekmesine rağmen) Kafasına kaktım mı? Tabiki kaktım:) Ama “Zaman aşımına uğruyor herşey bu hayatta” Ne olacak ki adamın yüzüne kapatsam? geçmiş aradan 500 sene, adam zaten evlenmiş gitmiş. Mühim olan seneler sonra bile seni arayıp, senden özür dilemesi,seni çok özlüyorum demesi.. (Bu kısımda biraz abartmış ama neyse) :)
Şaka bir yana özellikle son 2 senedir, hayatta anı yaşamamız gerektiğine inananlardanım ben artık. Geçmişte takılıp kalırsak,arkamıza dönüp bakarak yaşarsak; asla ileriye adım atamayız.

Zaten bu ara Retro mudur nedir? anlamam bu işlerden içlerinden biri ileri mi gitmiş, geri mi dönmüş her ne olduysa bilmiyorum ama özellikle Terazi Burcu olan bizler, geçmişten özürlerle, günah çıkartmalarla sene boyu çok karşılaşacakmışız. Zaten bu sene bizimmiş öyle diyorlar:) Hadi bakalım hayırlısı Terazi’lere..

Aaaa bu arada tabi ileride tut ki ben evlendim. Kocam istemedi diye selam vermez miyim eski sevgilime? yooo veriririm. Atıyorum 20 yaşında olsam belki yapardım öyle bir şey. Ama şimdi yapmam. Niye yapacam ki? Ben ömrümce açık boyacı olup hayatıma giren adama eski sevgilim kimdi bahsettim. Ama maşallah bana pek bahseden olmadı. Bana birgün bir büyüğüm dedi ki; kızım erkeklere gizemli olacaksın,herşeyini anlatmayacaksın.

Bırak bazı şeyleri kendileri merak etsin. Hatta senin karakterini bile tam anlamıyla çözemesin. Sürprizlerle dolu ol!.. Benden olsa olsa Kinder Sürpriz olur dedim.

Ama sanırım işe yarayan bir taktik bu. Yapanlar oluyor çevremde,hala ilişkileri devam ediyor. Hatta evlilikleri bile devam ediyor. Biz biliyoruz kızın eski sevgilisini veya adamın eski sevgililerini. Ama bunların Dünyadan haberi mi yok? anlamadım gitti!.. Herkes yenisiyle 4’lü takılıyor,eküri bile oluyor.

Hayat tuhaf…

Ben 2 eski sevgilimle de arkadaş kaldım ama kızımın babasıyla kalamadım. Bu da başka tuhaf ironi işte. İnanın ki çok ama çok isterdim,çok da mücadele ettiğime inanıyorum bunun olması için. Neticede dediğim gibi yaşanmışlıklara saygı, vefa ve herşeyden önemlisi de ortada bir evlat var. Ama bazı dış etkenler sebebiyle kalamadık. Tüm bunlardan, zaten yazdığım kitabımın minnacık bir kısmında bahsediyorum. Okuyunca anlayacağınıza eminim. Zaten bu boşanma durumlarında en önemli konu çocuk oluyor. Yara alan da çocuk oluyor. Çünkü biz ebeveynler birşekilde yeni hayatlarımızda ilerlerken, çocuklarımız ya anneden mahrum kalıyor,ya da babadan.

Sonuç? ister istemez içlerinde fırtınalar kopan, ama asla çaktırmamaya çabalayan, ketum, ama çok güçlü görünme mücadelesi veren, hep bir tarafı eksik kalan, ileride büyüdüklerinde kimbilir nerelerinden bu travmalarının dışa vuracağını bilemediğimiz çocuklar yetişiyor. Bu çok ama çok derin bir mevzu olduğu için, açıkçası şu anda derinine inmek istemiyorum.
Tek dileğim; ileride bu gibi durumlardan minimum derecede etkilenen çocuklar olsun tüm boşanmış ailelerin çocukları.

Yazdan, Kışa geçemediğimiz,Sonbaharla yaz arasında ince bir çizgide yürüdüğümüz bu günlerde; güneşi gören anında Alaçatı’ya, Kuşadası’na, Bodrum’a kaçmaya devam ederken; İzmir gece hayatı da, İstanbul gece hayatı da ağır ağır, ama emin adımlarla hareketlenmeye hazırlanıyor.

Sevgili İzzet Çapa ve muhteşem ekibi yeni Cahide için full tempo hazırlanıyorlar. Tüm ilerleyişi adım adım sanki Cahide bünyesinden,ekipten biriymişim gibi bende heyecanla Instagram’dan takip ediyorum. Çıktıkları Yurtdışı seyahatlerinden eminim yine muazzam fikirlerle, efsane bir mekan kazandıracaklardır.

Daima söylemişimdir; işletmecilikte bence en mühim mevzu “Vizyon”, “Vizyonunuza daima daha da yenilikler katabilmek” Zaten aksi düşünenler uzun soluklu olarak asla varolamadılar. Bence bir işletmeci, müşterisinden madem para alıyorsa, ona en iyi hizmeti verebilmeli ki, hakkıyla, alnının akıyla ve yine devamı gelecek şekilde en klas hizmeti de sunabilmelidir. İzzet Çapa’yı bu konuda tek geçiyorum. Her defasında da dile getirmeye devam edeceğim.

Dün akşam çok tesadüf birşekilde denk gelerek saatlerce bırakamadığım; Youtube’dan, Çapa Mag Tv’de İzzet Çapa ve Sacit Aslan’ın sunduğu,her programda birbirinden bomba konukları misafir ettikleri “Beraber ve solo serzenişler” isimli programı izledim. Size yemin ediyorum ki; izlerken bazı anlarda evde tek başıma kahkahalar attım. İzzet’in Sacit Aslan’ın üzerine oynaması, onu sinirlendirmek için tatlı tatlı dokundurması o kadar keyif verdi ki, az sonra geri kalan tüm bölümleri izleyeceğime emin olabilirsiniz. Özellikle eski dostum Utku Uysal ve hazır cevaplığıyla, zekasıyla on numara olan sevgili Arto ile olan programları sakın kaçırmayın. Çok güleceksiniz..

Senelerin Sess’i de yeni sezona geçenlerde kapılarını açtı. Salı geceleri kabinin vazgeçilmezi,canım arkadaşım Serhan Sokulgan ve tabiki Sess denilince akla ilk gelen Dj.Can Parlak’ın Türkçe müziğin dibine vurdurdukları,resmen müziğe doyurdukları geceler de başladı. Açılış ertesi arkadaşlarım arayıp “Bir sen eksiktin” dedikçe içim eridi.. Ama kış sezonu daha yeni başlıyor.

Gece hayatı demişken; siz benim İzmir’li olduğuma bakmayın. Zaten bir dönem İstanbul’da yaşamış olmamın yanısıra,kışın ben İzmir’de pek durmayanlardanım. İşte bu yüzdendir ki; çok anım olan, (ki bence bir çoğumuzun eminim anısı vardır) Nişantaşı’nda 1969 senesinden beri hizmette olduğunu bildiğim (o dönemlere haliyle yetişemesem de) Sonraki dönemlerinde çıkmak bilmediğim,

İstanbul’un bir dönem gece sonu toplanma merkezi haline gelen Scotch’un, bambaşka bir konseptle, “HANG Off” adıyla yeniden açılacak oluşunun taaa İzmir’deyken bile sevincini yaşıyorum.

Hem bildiğimiz mekanda nostalji yapacağım için, hem canım arkadaşım, başımın tatlı belası,yaz boyu Alaçatı’da “acaba ben bunu evlat mı edindim" diye ara ara düşündüğüm; Sevgili Görkem Döner işletme ekibinde olacağı için çok mutluyum. İstanbul’a gittiğim zaman; kendimi evimde gibi hissedeceğim mekanların şimdiden belli olması işimdiden içimi rahatlatıcı. Cahide’de ben gidene kadar açılmış olur zaten. Ohhh tadından yenmez:)

Yarın Hang off açılışında olamayacağım için, sevdiğim dostlarımı göremeyeceğim için üzgünüm. Ama az kaldı bekleyin beni yakında geliyorum.

Ah bir de sağlam bir iş mi bulsanız bana da taşınsam ben şu İstanbul’a acaba a dostlar?

Bu haftalık da bu kadar olsun..
Hep sevgiyle kalın, aşkla kalın, an’da kalın