Enes Kara Olayı

Oğul intihara sürüklenirken, baba cemaate halel getirmeme derdinde. Bir insanın çocuğunun ölümünden daha kötü ne olabilir?

Oya Ulaş Oya Ulaş

Aile baskısıyla cemaat yurdunda kalan bir tıp öğrencisiydi Enes Kara.

Bahadır Odabaşı daha 16 yaşındaydı. Babası KHKlı ve cezaevinde. Artık dayanamıyor ve o da Enes gibi intiharı seçiyor.

İkisi de gencecik.

Taze fidanlar toprağa düştükçe nasıl da kolu kanadı kırılıyor insanın.

Günlerdir yazıp, okuyoruz Enes’i.

Ve Enes’in babasını.

En azından biyolojik babasını.

18 yaşındaki oğlunu tahta bir tabutun içinde teslim almış.

Mikrofonlara konuşuyor;

"Biz bunların hiçbir zararını görmedik" diyor.

Oğlu ölmüş.

Kötülük görmemişler.

"Tecavüz etmediler, şükür" demek istedi sanırsam.

Oğul intihara sürüklenirken, baba cemaate halel getirmeme derdinde. Bir insanın çocuğunun ölümünden daha kötü ne olabilir?

Bağlı bulunduğu cemaatin çıkarını ölen oğlundan üstün gören biri, o cemaat liderinin her istediğini yerine getirir az çok tahmin edersiniz.

Kendini ve savunduğu ideolojiyi haklı gören, bunu evlat sevgisinin bile önünde tutan katıksız bir bağnazlık ve cehalet!

“Din bir afyondur” ( uyuşturucudur) sözünü okuyup geçmiştik ama ne kadar doğru bir söz olduğu bu günlerde daha iyi anlıyoruz.

Ya kaldığı yer. Cemaat Yurdu.

Türkiye’de cemaat/vakıflar ne derece etkili, dine ne derece katkısı var? bu apayrı bir tartışmanın konusu.

Hangi ideolojik, politik fikriyatta olursa olsun vicdanı olan, kalbi olan, zerre insanlığı olan herkesi derinden sarsması gereken bir ölüm var ortada.

Enes diyor ki "yurda kayıt yaptırmaya geldiğimiz ilk gün anladım böyle bişeyin başıma geleceğini".

Suçlu kim?

İktidarı, muhalefeti, bürokratı, iş insanı, askeri... Kısaca ülkede mevki, güç ve söz sahibi olanlara soruyorum. Enes’in katili kim?

Bu gençlerle nasıl helalleşeceksiniz ?

Enes sessizce çekip gitmek yerine, bu durumda olan herkesin sesi olmak istedi.

Nice Enes’ler var memlekette.

Nice Enes babaları.

Nice yıkılan hayaller ve nice genç yaşta yitip giden umutlar.

Analarının, babalarının istediği hayatı yaşamak yerine göz göre göre ölümün hiç yakışmadığı bir yaşta ölüme yürüdü bu çocuklar.

Söz bitmez de susmak gerekir bazen…