Bir onlara kalsın biz iki olalım

Bugün kendi yeter rüzgarımı alıp kendi ardıma çoğu için fazla cesur olan cümlelerimle kafa tutuyorum Lacan'a.

Ayşe Sönmez Ayşe Sönmez

Oyuncakları çok seven çocuklardan olmadım ben hatta bir oyuncakçı dükkanından sadece akşamına kırılacak bir gözlük alarak çıkmışlığım gelir aklıma geçmiş zamanları kurcaladığım zamanlar.

Yaşama ve yaşıma uyumu reddetmenin yahut kendimi alışılagelmişin dışında resmetmeye çalışmanın ifadesi varsayılmasın bu bilgi lütfen, sadece bir şeyin temsiline değil gerçekliğine büyülenişim zamanla oluşmadı, doğuştan beri bohçamda hep vardı demek istediğim.

Belki de muhtemel hikayemde kulağıma üç kez ''uyumsuz'' diye fısıldadı bir büyük insan adım yerine ki bence iyi ki de öyle yaptı başka türlü nasıl öğrenecektim her şeyi bence diye okumayı. Günlere ve nesnelere yüklenen bildik anlamları reddim ile elbette ki aşırı can sıkıcı bulunduğum büyüme zamanlarım denk düşmekte.

Şimdi sadece o zamanlarıma eşlik etmek durumunda kalan insanlara yaşattıklarım için hayıflanıyorum. Oyuncak kahvaltı setlerinde olmayan çayı yudumlamalarına eşlik edemediğim çocukluk arkadaşlarım samimi özürlerimi kabul edin lütfen.

Binbir özenle hazırlanmış doğum günümü pasta yemekten hoşlanmadığım bilgisi ile sabote ettiğim ilk sevgili umarım yolunun kalanını daha makul ve uzlaşmacı olan kadınlarla yürüdün. Hala doğum günlerimde pasta yemiyorum bilgisini paylaşmak isterim belki adımın üstündeki çizgiyi daha silik kılabilirsin diye.

Büyüdüğümü düşündüğüm zamanlarıma denk gelen annelik öyküm. Daha yolun başında değilken bile ben nasılda ben tamamım diye karartıp gözümü dalmışım geri kalan ömrümü belirleyen o şahane serüvene. Hoş bugünkü aklımda yine aynısını yapmayı tereddütsüz emrederdi bana o ayrı elbette.

Ben de tüm diğerlerine anlatılan çoğu kutsal varsayılmış masalları dinleyerek büyüyenlerdenim. Kendi annesi tarafından bir nehre bırakılan erkek çocuğun bir zaman sonra bambaşka olağanüstülüklerle kendi şovunu yaptıkları masallar. Çocukluğumdan sermaye uyumsuzluğu aldım arkama, benim masalım için bir kız çocuğu düşledim, suya teslim ettiğim değil bana sudan gelecek olanı.

Bir başkaldırı hikayesi değil bu, bir kahramanlık hikayesi hiç değil, kutsalı yazmayı Tanrı'ya bırakmak akla yatkın olanı elbette ama bana sorarsanız şahane bir aile resmi bir erilin sihirli dokunuşu ile tamamlanmıyor. Muhtemel haddimi aşan bir cümle olacak az sonra kuracağım ama bence çok zaman eril eksik hikayeler çok daha bile güzel oluyor.

Bugün kendi yeter rüzgarımı alıp kendi ardıma çoğu için fazla cesur olan cümlelerimle kafa tutuyorum Lacan'a. Benim kızımda asla aynı şekilde konuşmuyor ve ifadeleri inişli çıkışlı tıpkı ben gibi ve hatta bulanık kimi zamanda.

Ancak ben dinliyorum onu, sadece sessiz kaldığı zaman yorumlanmaya çalışılan kadınlarla aynı olmasın diye yolu, kulaklarım şekilsiz anlamlarla tıkalı değil benim ve hatta bilakis açık tutuyorum hep yankılanmayan şeyleri de duymaya. Bilsin istiyorum sırf kendi sözcükleri ile konuştuğu için Ekho'yu duymayan Narkissos'un O'na nasıl cellat olduğunu ve yaşasın istiyorum kendini duyup görmeye muktedir oluşun beylik duruşunu.

Bugün hala doğum günlerimi şahane şekilde sabote etmeyi başarabilen ben için titizlikle hazırlanılan tek zaman kızımın doğumuna denk düşen Ağustos ayı ikinci günü. Tanışıklığımız yirmili yaşlarıma denk ve bugün, bazen biz bazen ben/sen olup iki kadın yan yana yol alışımız.

Tarihe küçük bir not düşmek istedim bugünümüzü hatırlamak istediğin yaşlılık zamanlarında işe yarasın diye. Senin ifadelerini kendi kızım için kullanmama itiraz olmazdı biliyorum Sevgili Luce Irigaray ve hatta bence sırtımı sıvazlardın bence sen gibi diklenip durdum eril dile/düzene diye.

''Biz ışık saçıyoruz. Ne ''bir''ne ''iki''.Sayı saymayı hiçbir zaman öğrenemedim. Sana kalmış.Onların hesaplarına bakarsan biz iki ediyoruz..Öyle mi gerçekten?..Tuhaf bir iki bu. Ne olursa olsun bir değil ama.

Bilhassa bir değil. Bir onlara kalsın; o bir ve onun güneşini andıran tüm ayrıcalıklarını, tahakkümünü,tekbenciliğini bırakalım gitsin...'' Sudan gelen Su gibi aydınlık olanım, sen değişme sakın ve dönme yolundan ki bu süregelen değişsin masallar yeniden yazılabilsin..