Bilimin Gücü

Mesela İngiltere'de her 10 kişiden dördü öldü.

Oya Ulaş Oya Ulaş

Bu pazar günü birkaç rakam paylaşmak istiyorum. Sonra elbet bu rakamlar bir sonuca ulaştıracak bu yazıyı.

Çayınızı, kahvenizi doldurun bardağınıza, rahat bir koltuğa oturun, arkanıza yaslanın ve derin bir nefes alın.

Hazırsanız başlıyorum;

1300 lü yılların ilk çeyreğinde dünyanın başı "Kara Veba" ile dertteydi. "Yersinia Pestis" adı verilen bir bakteri tüm dünyaya yayıldı ve yaklaşık 200 milyon insanın ölümüne sebep oldu.

200 milyon insan. Bu rakamın en çarpıcı yanı ise, o dönemde Asya ve Avrupa'nın toplam nüfusunun dörtte birine tekabül etmesiydi.

Mesela İngiltere'de her 10 kişiden dördü öldü.

Floransa'nın yarısı öldü.

Ancak kara veba tarihte bugüne dek yaşanmış en kötü bulaşıcı hastalık değildi.

İspanyol filoları Mart 1520'de Meksika'ya ulaştığında Meksika'nın nüfusu 22 milyon idi. Bu filolardan birinde yer alan kölelerden biri olan Francisco de Eguia'nın vücudunda tüm yolculuk boyunca çoğalarak artan çiçek virüsü Aralık ayına gelindiğinde Meksika nüfusunun 14 milyona düşmesine sebep oldu. Nüfusun dörtte biri öldü.

Daha sonra Avrupalılar tarafından ülkeye taşınan diğer virüs ve bulaşıcı hastalıklar sonucunda 1580'de nüfus 2 milyona kadar düşmüştü.

Bitmedi.

Ocak 1778 de İngiliz kaşif James Cook Hawaii'ye ulaştı. O tarihe kadar hiçbir bulaşıcı hastalık veya virüsle tanışmayan Hawaii'nin nüfusu o sırada 500 bindi. Ancak James Cook'un adamlarının adaya bulaştırdığı grip, frengi, verem gibi hastalıklar ile diğer Avrupalıların getirdiği tifo ve çiçek virüsleri, 1850 lere gelindiğinde adanın nüfusunun 70 bine düşmesine sebep oldu.

Ocak 1918 de ortaya İspanyol gribi çıktı. Malum, 1. Dünya savaşı var. O dönemde tam 500 milyon insan bu hastalığa yakalandı. Bugün Covid19 dünya genelinde 150 milyon insana bulaştı diye endişe ediyoruz ama o yıllarda 500 milyon dünya nüfusunun üçte biriydi.

İspanyol gribi Hindistan nüfusunun yüzde 5'ini (15 milyon insan) yok etti. Tahiti Adası'nın yüzde 14 ü, Samoa'nın yüzde 20 si yok oldu.

1 yıldan kısa sürede yaklaşık 100 milyon insan öldü.

Oysa 4 yıl süren 1.Dünya Savaşı'nda kaç kişi ölmüştü biliyor musunuz? 40 milyon.

20. yüzyılın başlarına kadar çocukların neredeyse üçte biri yetersiz beslenme ve hastalıklar yüzünden ölüyordu. Bu yüzyılda ise bu rakam yüzde 5 lere kadar düştü.

1967 de 15 milyon insana bulaşan ve 2 milyonunu öldüren çiçek hastalığı 2014 te tamamen yok oldu.

Ya AIDS?

1980 lerin başında ortaya çıktı ve o dönemden bugüne toplam 30 milyon insanın ölmesine sebep oldu. Ancak hastalığın ortaya çıkışından sonraki 2 yıl içerisinde hastalığın nasıl bulaştığı anlaşıldı ve salgını yavaşlatmak için önlemler alınmaya başlandı. Sonraki 10 yılda ise yeni ilaçlar sayesinde AIDS kronik bir hastalık haline dönüştü.

Peki 1300 lü, 1500 lü yıllarda insanlar bu bulaşıcı hastalıklar için ne yapıyordu?

Söyleyeyim;

Sadece ayinler düzenleyip dualar edebiliyorlardı. Tıp gelişmemişti, tedavi söz konusu bile değildi. Sadece dua edebiliyorlardı ve bu yüzden o dönemki dünya nüfusunun üçte biri hayatını kaybetti.

Peki bugün tüm bu bulaşıcı hastalıkların ortadan kalkmasına veya böyle bir pandemi döneminde 150 milyon insana bulaşıp sadece 2 milyonunun ölmesine sebep olan COVID19 un daha yıkıcı olmamasına sebep olan şey nedir?

Söyleyeyim;

Modern tıp! Aşılar, antibiyotikler ve çok daha iyi medikal altyapı.

Şimdi;

Pandemi ortaya çıktığından beri bu hastalığın insan eliyle laboratuvarda üretildiğini söyleyenler, dünyanın tepesindeki bazı güçlerin (!) dünya nüfusunu 500 milyona düşürmek gibi bir planı olduğunu söyleyenler, aşılarla bir tarafımıza çip takılacağını söyleyenler, ilaç firmalarının insanlığın düşmanı olduğunu söyleyenler, aşıların insanlarını öldürdüğünü söyleyenler var her yerde.

Tıpkı virüslerin bu çağda eskiye göre çok daha hızlı yayılabilmesi gibi, komplo teorileri de, yalan yanlış bilgiler de çok hızlı yayılabiliyor ve çok fazla kişiye ulaşabiliyor.

İnsanlar hayatı anlamlı ve yaşanılır kılabilmek için bir şeylere inanmayı seçer. Bu da Tanrıdır, dinlerdir, ölümden sonraki hayattır, astrolojidir v.s.

Yine yaşarken, hayatın tek düze olmasından hoşnut olmayanlar ise komplo teorilerine sarılırlar. Hem hayatlarına heyecan gelir hem de toplumun ezici çoğunluğundan farklı olma hissi besler onları.

Bugün etin insan için zararlarını ortaya koyan on binlerce araştırma varken, Karatay diye bir bilim(!) insanı ortaya çıkıp "oturup ete boğun kendinizi, isterseniz lahmacunun içine bonfile dürüp yiyin" dediğinde ona inanmayı tercih eder mesela. Neticede o da bir bilim insanıdır ve çoğunluğun işine geleni söylüyordur.

Bugün bir takipçim bir paylaşım yapmış. Kendisine yorum yazan birine "ben artık doktorların ne söylediğine inanmıyorum. Kendim araştırırım daha iyi yazmış".

Açık konuşayım;

Bu pandemi sürecinde bilimi reddeden, 3 makale okuyup kendini mikrobiyolog zanneden, bir komplo teorisinin peşinden koşup kendini tıp doktoru sanan herkesten çok çok çok fazla sıkıldım.

Gerzekliklerinden sıkıldım.

Cehaletlerinden sıkıldım.

Vicdansızlıklarından sıkıldım.

Bugün COVID yüzünden ölenlerin yüzde 90 dan fazlası aşı olmamış insanlar. Hala çıkıp da "aşı olmayın, aşı büyük yalan" diyebiliyorlar. Hala bilimi reddedebiliyor, hala uydurma haberlere inanabiliyor, hala kıçlarından element uydurabiliyorlar.

İlk günden bu yana kendimce bilimin ışığında yorumlar yaptım. Tek bir kişiye git ol o aşıyı demedim. İnsanların özgür iradesidir. Aşı olur veya olmaz. Ancak toplumun bu kadar büyük kesimini etkileyen bir olayda eğer aşı olmuyorsa kırıp kıçını evde oturacak. özgürlük denilen şey başkalarının özgürlüklerine zarar vermeye başladığın yere kadardır.

Çekip silahı birini vurmak da kişisel özgürlüktür ancak yapamazsın. Nokta. Bu yüzden kimse "aşı olmamak benim kişisel özgürlüğümdür" demesin. Elbette aşı olmayabilirsin. İstersen tek bir ilaç dahi almayabilirsin. Ancak hem aşı olmayıp hem de sokakta istediğim gibi gezebilirim diyemezsin.

Kimsenin dünya nüfusunu azaltmak gibi bir derdi yok. Aksine, ne kadar çok insan, o kadar çok müşteri demek. Bu kadar basit. Evet, kapitalizm acımasızdır, kapitalizm insanların ölmesini umursamaz, savaşlar bu yüzden vardır ancak tüm nüfusu yok etmeyi de planlamaz.

Evet ilaç şirketleri sütten çıkmış ak kaşık değiller ancak hedefleri insanlığı yok etmek falan değil.

COVID19 komplo teorisi değil. Tüm dünyada 2 milyon insanı öldüren, ülkemizde resmi rakamlara göre her gün 200 kişinin ölümüne sebep olan çok acı ve net bir gerçek!

Bugün yoğun bakımlarda yatan ve hayatını kaybeden insanların yüzde 90 dan fazlası aşısız veya sadece tek aşılı iken hala "aşı öldürür" diyen "gerzekler" ile gerçekten iletişimimin olmasını istemiyorum.

Kimse bir tarafınıza çip takmaya çalışmıyor. Buna gerek de yok. Çünkü zaten sizin hakkınızdaki her türlü bilgiye sahip olmaları çok kolay. Bir de çip masrafına girmez kimse rahat olun.

Tanıyıp tanıyabileceğiniz en muhalif, en sorgulayıcı, en rasyonel ve muhtemelen en kıl adamlardan biriyim. Ancak aptal değilim. Gittim aşımı oldum. Hükümet bana aşı olmayı dayattığı için değil, bunun en doğrusu olduğunu düşündüğüm için. Bugün hükümetin bu dayatmayı yapmasının tek sebebi insanların ısrarla aşı olmayı reddetmesidir.

Yasalar bireylerin değil, toplumun iyiliği için vardır. Sen kişisel intikam için birini öldürmeyi istersin, yasa bunun önüne geçer. Sen kişisel özgürlüğümdür, sokak ortasına sıçacağım dersin, yasa bunun da önüne geçer.

Kişisel özgürlüğün de bokunu çıkartmana izin vermez.

Başta verdiğim rakamlara bir daha göz atın isterseniz. Bugün bu rakamların artık olmamasının tek sebebi bilim ve modern tıptır. Buna inanırsın veya inanmazsın, seni bağlar. Ancak inanmayıp "ben istediğimi yaparım" diyemezsin. Nokta.

Kendi cehaletinizde, gerzekliğinizde boğulmanızı dilerim.

Ha, siz de "asıl ben senin bu ukalalığında boğulmanı" dilerim diyebilirsiniz. Memnun olurum. En azından hislerimiz karşılıklı der, ayrı yollarda devam ederiz. Nasıl ki birileri bana gerçekten gerzek geliyor, benim de birileri için böyle olmam çok çok doğal. Eskiden "ne olursa olsun, konuşur, tartışırız, anlamaya çalışırız birbirimizi" derdim.

Artık anlamaya çalışacak yerlerim ağrıyor.

O yüzden, ben denk geldikçe zaten artık takip etmeyi bırakıyorum. Size de aynısını öneriyorum. Benim fark edemediklerim bu yazımı okuduktan sonra bir zahmet kendi yollarına gitsinler.