Adamdan daha adam kadınlar

Bir kız çocuğunun hayatında BABA büyük eksiklik arkadaşlar

İrem Moralı İrem Moralı

Çok sorguluyorum kendimi haftalardır. Belki de artık iyice içe dönüş yaşamaya, kendimi iyice keşfetmeye başladığım, geçmişten bugüne kadar tüm yanlışlarımı, aldanmışlıklarımı, yanlış seçimlerimi sorguluyorum. Hatta ve hatta doğru seçim yapıp bu kez benim kıymet bilmediğim seçimlerime kadar sorguladım. Kendimdeki hataları bulmaya çalıştım ve çalışıyorum da hala…

Keşiflerimden biri süzme gerizekalı olduğum. Şaka şaka tabi ki değilim. Ama kendimi bildim bileli arkadaşlık ilişkilerimde de, aşk ilişkilerimde de daima kendim gibi zannettim karşımdakini. Bir de ben üniversitede psikoloji okumak istemiştim; nasip olamadı. Sanırım çok da içimde kalmış olacak ki, ben kendimi her ilişkimde psikolog zannettim. Çoğunlukla fazlasıyla sorunlu insanları mıknatıs gibi kendime çekip, kendimi adeta yırtarak onu iyileştirmeye çalıştım. Fakat sonra bir baktım ki, karşımdakileri iyileştirmeye çalışırken, ben hasta oluyorum. Elbette senelerin geçmesi, edindiğim acı tatlı tecrübeler sayesinde artık bir şeyi düzeltmeye başladım (hala bitirebildiğimi söyleyemiyorum)...

Bu da; enerjimi emen, benim motivasyonumu düşüren, beni aşağı çeken insanlardan artık uzak durmaya çalışıyorum.

Biz kadınlar ilişkilerimizde bizi dudağımızdan öpmek yerine alnımızdan öpen adama bile “ahh ne farklıymış” diyebilecek, kanabilecek kadar iyi niyetle yaklaşabiliyoruz. Cidden farklı görüyoruz. Adam gibi adam bak bak hele şu hareketlere bak, diyoruz. Ya da adam azıcık baskın karakterse eğer, sanıyoruz ki bizden güçlü. Aaaa diyoruz, adam gibi adam! Hep demişimdir yazılarımda, ben güçlü bir kadınım, güçlü bir karakterim; çok şükür kimseye minnet etmem. Ama her kadın gibi ben de benden güçlü, saygı duyabileceğim hatta zaman zaman bunca sene özgürlüğüme çok alışmış olmamın verdiği rahatlıktan mütevellit, sevgiiim olacak adamdan çekinmem de gerek. Hatta bir mekana gittiğimizde onun isim ve soyadıyla yapılmalı rezervasyon bile!.. Çünkü ben zaten sosyal çevrede kendimce tanınan birisi olduğum için, sevgilim olacak adamın İrem’in sevgilisi, Peri'nin sevgilisi diye anılmasını istemiyorum. Ben bilmem kimin sevgilisi İrem olarak anılmaya bile razıyım. Valla bak! :)

Benim keşiflerimdeki en büyük hatam "şevkat, ilgi ve sevgi" açlığımın olmasıydı. Geçen, Instagramda da yazdığım gibi, maalesef aslında ailemdeki tüm erkekleri kaybetmiş oluşum, babamın da abimin de hayatta olmaması. Özellikle hele ki babamı pek hatırlamayacak yaşta kaybetmiş oluşum, bu eksiklikler. Ne yazık ki ömrüm boyu karşımda beni en aciz kılan defektler olsa gerek diye düşünüyorum. Niye mi? Çünkü bir süreliğine de olsa kandırılması çok kolay bir insanım. Size yemin ediyorum bu sadece aşk falan değil. Yeni tanıştığım arkadaşlıklarımda da yaşadım. O yüzden artık mümkün olduğunca yeni insan tanımayı red ediyorum. Bana benim eski gerçek dostlarım yetiyor çok şükür… Yenilerine gerek yok.

Ben dün önce kendimi sevmeyi unuttuğum için, kendimden özür diledim. Çünkü ben, unuttum ki kendimi seversem eğer zaten değerimi bilirim. Ben, psikolog da değilim. Yaşam koçluğu yapıyorum eve ama o başka bu başka. Ben kimseyi iyileştirmek için, yaralarına pansuman olmak için gelmedim bu dünyaya. Benim de her kadın gibi yaralarım var ve artık ben gerekirse beraber yaralarımızı sevgiyle, güvenle sarabileceğimiz bir ilişki istediğime karar verdim. Ha baktık yok, o da hiç sorun değil. Ben zaten "aman da bir sevgilim olaydı iyiydi" kafasında biri de olmadığım için hiç sorun yok. Ben kız kıza yakın dostlarımla gezmeyi şu dünyadaki her şeye tercih edenlerdenim. Hatta kız kıza çıktığımızda, beni iyi tanıyan kız arkadaşlarım huyumu bilir ve bana "yaaa bizim Mehmet, Mustafa vb. var ya o da uğramak istiyor yanımıza" demez. Derse beni az tanıyordur; cevabım "hayır" olur. Ne gerek var kız kıza kaynatıyoruz, ne güzel sohbet ediyoruz, eğleniyoruz; icabında rakımızı da içiyoruz. E şimdi neden gelsin yanımıza yahu?... Çekemem kusura bakmasın kimse lütfen.

Neyse konudan konuya geçer gibi oluyorum biraz ama toparlıyorum. Demek istediğim; bir kız çocuğunun hayatında BABA büyük eksiklik arkadaşlar. Hele ki erken gittiyse daha da zor. Ya da boşanan çiftlerde tıpkı bizimki gibi durumlarda 'var ama yok' babalar da olabiliyor. İlgisizliğiyle, şevkatsizliğiyle kızının geleceğini asla düşünmeden, nasıl bir genç kadın olabileceğini asla umursamadan yaşayabilen babalar da var ne acıdır ki.

Bir anne, evladına hem anne hem baba olabilir, olmaya çalışır. Ama ailede erkek profilini hiçbir zaman tam manasıyla tamamlayabilmesi aslında söz konusu değildir. İşte o kızlar birgün büyüdüğünde ya güven problemi yaşarlar; erkek düşmanı olurlar, ya öfke kontrolü yaşarlar, ya çok hassas, ya da asi, vurdum duymaz, dik başlı olurlar ve hatta daha neler neler olabilirler…

İşte biz babasız kadınlar da bu hayat savaşı içerisinde, güçlü durmaya çabalarken, bazen canımızın acıyacağını, bize göre olmadığını bile bile olsa da, karşımızdaki elle tutulacak bir haltı olmayan adamların derinine, psikolog edasıyla çocukluğuna, "niye böyle acaba?" sorusuyla inerek, kendimizce pembe bir dünya yaratarak sevmeye, anlamaya çalışarak yaparız aslında en büyük hatalarımızı. “Adam” olduğuna inandırırız karşımızdaki “erkeği” oysa bu asla böyle değildir. Bizler bir çok ADAMDAN DAHA DA ADAM KADINLARIZDIR ASLINDA!. Mühim olan bunun farkına er ya da geç varabilmektir.

Sevgili yaralı ama güçlü hemcinslerim; önce kendimizi seversek her şeyi halledebileceğimize inanıyorum. Kendi kendimize yettiğimizi farkına varınca, değerimizi, önemimizi ve nasıl özel olduğumuzu iyice benimsersek işte o zaman yanlışa düşmeyiz!...

Hepinize güzel yarınlar diliyorum…