Abone Ol

Yusuf Hayaloğlu'nun ilk kez yayınlanan röportajı!

MEDYAFARESİ ÖZEL- Unutulmaz şarkıların söz yazarı Yusuf Hayaloğlu'nun yıllar önce "arabesk" olduğu iddiasıyla sansürlenen röportajı ortaya çıktı...

Yusuf Hayaloğlu'nun ilk kez yayınlanan röportajı!

Bakın, Yusuf Hayaloğlu kendisine "arabesk şair" diyerek dışlayan kesimlere nasıl isyan etti:

"Nedir bu arabesk yahu; bunu gerçekten bilen kim var, gelsin de göstersin bize! Kifayetsiz muhterislerin, güdük sanatçıların ve entel liboşların, geniş halk yığınları tarafından kucaklanmış her şeye taktıkları bir isimden başka nedir arabesk? Yoksa o tilkilerin uzanamadığı üzüm müdür arabesk? Koruk diyeceklerine, arabesk mi diyorlar?"

Dev bir kadroyla yayın hayatına başlayan DEVE Dergisi, Ahmet Kaya, Ferhat Tunç, İbrahim Tatlıses gibi sanatçılara yaptığı şarkılarla ve şiirleriyle bilinen şair Yusuf Hayaloğlu'nun ilk defa yayınlanan bir röportajına yer verdi.

Derginin Genel Yayın Yönetmeni Ferzende Kaya'nın, 2000 yılında şairle gerçekleştirdiği, ancak o yıllarda yayınlanan 2000'de Yeni Gündem Gazetesi'nin hafta sonu yayınları editörü tarafından, "Yusuf Hayaloğlu şair değil, arabesk bir adam" diye yayınlanmayan röportaj, DEVE sayfalarında okurla buluştu.

Yusuf Hayaloğlu'nun isyan ettiği röportajın ilginç bölümleri ilk defa Medyafaresi'nde.

- Nedir bu arabesk yahu; bunu gerçekten bilen kim var, gelsin de göstersin bize! Kifayetsiz muhterislerin, güdük sanatçıların ve entel liboşların, geniş halk yığınları tarafından kucaklanmış her şeye taktıkları bir isimden başka nedir arabesk? Yoksa o tilkilerin uzanamadığı üzüm müdür arabesk? Koruk diyeceklerine, arabesk mi diyorlar?

- Filistin devrimci marşları da, Rodrigo'nun gitar konçertosu Aranjuez de, Peter Gabriel'in Passion'u da arabesk... Şivan Perwer, Ahmet Kaya, Tarkan, Sezen Aksu da arabesk. Ortadoğu ve Mezopotamya halklarının gelmiş geçmiş tüm kültürleri de arabesk! No'lacak şimdi?

- Yahu, Türkiye bir batı ülkesi değil ki, bir Ortadoğu ülkesi; yani orient! Öyleyse nedir bu kendini inkar, nedir bu kompleks? Niye herkes bu bir avuç, coğrafya şaşkını, batı hayranı taklitçi züppenin dayattığı negatif şablon altında eziliyor, anlamıyorum.

- O alerjiklerin sevmedikleri her şey arabesk mi? Sadece bir Anadolu pizzası olan lahmacun ve bir nevi kısır olan çiğköfte bile bundan nasibini almadı mı? Sırada ne var, hayvanlar mı? Ben söyleyeyim o halde: Şu sivrisinekler çok arabesk be abi! Ege denizinin martısı çok çağdaş ötüyor, ama şu bülbül çok arabesk be abi! Sorunuzun bizzat şahsımı ilgilendiren cevabına gelince, Ortadoğu halklarının müziklerini çok beğeniyorum ama ben yapamıyorum ne yazık. Şiirimde ise kadere boyun eğmek, teslim olmak bir yana; en çok bağıran, en çok öfke ve isyan fışkıran, en çok başını kaldıran şiirleri başka kim yazıyorsa tanışmak isterdim, buyursun!..

Alıp dinleyin: Kadere boğun eğmek duygusu mu veriyor yoksa yumruğunu sıkıp kaderin kafasına indirmek duygusu mu veriyor, bizzat deneyin!..

- Şiirin halk işi olmadığını söylemenin, türkünün halk işi olmadığını söylemek kadar abes olduğu ortada... Çünkü "Halk müziği" denen bir olgu da var. "Halk şiiri" denen bir olgu da.. Ki içinde Yunus'tan Karacaoğlan'a, Pir Sultan'dan Veysel'e, Dadaloğlu'ndan Ahmed Arif'e, yüzlerce dağın sıralandığı bir şiir atlasıdır o...

Ama, evet... "Champagne de la Avignon" bir halk içkisi değildir. Golf bir halk sporu değildir. Bonjur bir halk selamı değildir. Onların şiiri de bir halk şiiri değildir, ama "Hastir lan!" bir halk ifadesidir.

O zevzeklere Selamünaleyküm deyip şampanyalarını kafalarından aşağı boca ederek, golf sopalarıyla kovalamak bir halk tavrıdır. Ve onlar içinde "halk" olan her şeye bu yüzden düşmandırlar.

Röportajın tamamını DEVE Dergisi'nde okuyabilirsiniz.