Abone Ol

Erdoğan: Atatürk’e korkunç Türk diyorlardı, şimdi bana saldırıyorlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen İnovasyon ve Girişimcilik Haftası Kapanış Töreni'nde önemli açıklamalar yaptı. Türkiye'ye yönelik karalama kampanyalarını yeni olmadığını kaydetti.

Erdoğan: Atatürk’e de korkunç Türk diyorlardı

Türkiye'yi karalama kampanyalarının yeni bir vaka olmadığının da altını çizen Erdoğan, gençler için tarihten bazı örnekler vermek istediğini belirtti.

Erdoğan: "16 Eylül 1922 tarihli bir Amerikan gazetesinde, İstanbul, gazetenin ifadesiyle 'Muhammed-i inanışın merkezi ve Mustafa Kemal de büyük bir politik dini imparatorluk kurmayı planlayan İslam'ın yeni lideri' olarak anılıyor.

19 Eylül 1922 tarihli bir başka Amerikan gazetesi, Mustafa Kemal'in yeni bir Müslüman imparatorluk planladığını, Yunanlıların hezimetinin de bunun ilk adım olduğunu söylüyor. İlginç değil mi?

10 Ekim 1922 tarihli bir Amerikan gazetesi, Mustafa Kemal'i 'Korkunç Türklerin en korkuncu' olarak nitelendiriyor."

"17 Kasım 1922 tarihli bir Amerikan gazetesi ise Mustafa Kemal'i 'Bir terör sembolü' olarak tanımlıyor. Bu haberlerin bugünkülerden farkı var mı? Dün böyle yaptılar bugün de aynısını yapıyorlar, değişen bir şey yok."

"Bu haberlerin 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi'nin hemen öncesi ve sonrasına denk gelmesine, özellikle dikkatinizi çekiyorum.

Verdiğim örneklerden de anlaşılacağı üzere, ne zaman bu millet ayağa kalkmaya çalışsa hemen 'terörist' ve 'korkunç' olmakla suçlanarak, hakkımızda olumsuz bir algı oluşturulmaya çalışılıyor." şeklinde konuştu.

Bugün Avrupa ve Amerikan medyası takip edildiğinde benzer ithamların şahsı ve günümüz Türkiyesi için de yapıldığına şahit olunacağına dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu durum gösteriyor ki biz millet olarak doğru yoldayız. Dün ülkemiz aleyhine oluşturulmaya çalışılan algı, Kurtuluş Savaşımızı başarıyla sonuçlandırmamıza ve yeni devletimizi kurmamıza engel olmamıştı.

Bugün de benzer gayretler, 2023 hedeflerimize ulaşmamıza, demokraside ve ekonomide dünyanın en ileri ülkeleri arasına girmemize engel olamayacaktır. İşte sene 2002. IMF'ye olan borcumuz 23,5 milyar dolar.

Bizi sadece paramızı yönetmekle kalmadılar, aynı zamanda siyaseten yönetmeye çalışıyorlardı. Davos'taki bir toplantıda o zamanki IMF Başkanı bana siyasi akıl vermeye kalktı."

"Kendisine şunu söyledim: 'Siz taksitlerinizi almaya bakın, bize siyasi akıl veremezsiniz, ülkemi siyasette ben yönetirim.' Tabi biraz böyle abandone oldu, 'Taksitlerinizi alıyor musunuz?' Sustu. 'Alıyor musunuz, onu söyle bana?' 'Alıyoruz.' dedi. Sene 2013, artık bizim IMF'ye borcumuz kalmadı, bitti, defteri kapadık."