Abone Ol

ABD'ye göre Erdoğan kötü adam, Hulusi Akar iyi adam

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen ABD'deki RAND adlı kuruluşun raporuna dikkat çekti. Rapora göre, Erdoğan ABD için istenmeyen kötü adam; Erdoğan’ın Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise istenen iyi adam olarak gösteriliyor.

ABD'ye göre Erdoğan kötü adam, Hulusi Akar iyi adam

İşte o yazı:

Günlerdir beynimi kurcalayan bir soruyu sizinle paylaşmak istedim.

Türkiye’deki güncel konuları, aynı şahıslarla saatlerce tartıştıran haber kanalları, Amerikan derin yapısının devlete ve Pentagon’a raporlar hazırlamakla ün yapan ve federal bütçe tarafından desteklenen RAND adlı önemli düşünce üretim merkezinin, “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi: ABD-Türkiye Stratejik İlişkileri ve ABD Ordusu” başlıklı, gelecekte ABD-Türkiye ilişkilerini ve Türkiye içindeki gelişmeleri derinden etkileyecek raporunu neden görmezden geldi, yok saydı, tartıştırmadı?

Bu raporun yazılı medyada da yeterince yer almamasından şikayetçi olan bir gazeteci hanım kızımız, “ABD Başkanı Donald Trump dışında Washington’da Erdoğan’ı seven tek bir politika yapıcıya rastlamadım” diyerek, hem bu şehirdeki gizemli koridorlara ne kadar aşina olduğunu ima etmiş, hem RAND’ın 243 sayfalık bu raporu kaleme almasının asıl nedenini ortaya koymuş, hem de raporun istenen etkisini garanti etmek için okuma zahmetinde bulunmayanların önüne raporun özetini koymuştur.

Raporun özünü kısaca hatırlayalım;

-Altmış yıldır devam eden ABD-Türkiye stratejik ortaklığı (!), Türkiye’nin uyguladığı farklı dış politikalar nedeni ile zora girmektedir.

-Bunun nedeni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye’de, demokrasi ve insan haklarındaki gerileme, otoriter Cumhurbaşkanlığı rejimine geçiş, Erdoğan’ın milliyetçi, dini ve etnik gerilimlere dayandırdığı politika uygulamalarıdır.

-ABD, ikili ilişkilerde yıkıcı etkileri önlemek için uzun vadeli bir strateji geliştirmelidir.

- Güvenilir bir stratejik ortaklık için “demokratik muhalefet” ile işbirliği yapılmalıdır. Rapor, bu muhalefetin 2023 yılında iktidara gelebileceğini ve ABD, NATO ve AB ilişkilerinde daha uzlaşmacı olabileceğini de ifade etmektedir.

-ABD ordusu ile TSK liderliği arasındaki diyalog, Savunma Bakanı Hulus Akar’ın artan önemi dikkate alınarak derinleştirilmelidir. Raporda, TSK’nın orta düzeydeki rütbelilerinin mevcut komuta kademesinden memnun olmadıkları ve darbe yapabilecekleri de vurgulanmaktadır.

Söz konusu rapora göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD- Türkiye stratejik ortaklığını zora sokan, istenmeyen kötü adam; Erdoğan’ın Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise istenen iyi adam durumundadır. Erdoğan’ın gitmesi için demokratik muhalefet koalisyonunun 2023 seçimini kazanması ve ABD’nin bu istikamette inisiyatif uygulaması gerekmektedir.

ABD’nin önümüzdeki süreçte, Türkiye ile stratejik ortaklığı (!) canlandırmak amacı ile uygulayacağı stratejinin özü de budur ve bütün bunları yazan rapor nedense bu ülkede tartışılmamaktadır.

Türkiye’de aklı başında bir strateji merkezi çıksa ve aşağıdaki ifadeleri de içine alan, karşı mesajları kapsayan bir rapor hazırlasa uygun olmaz mı?

-Soğuk Savaş döneminin şartları bütünü ile değişmiştir. Yeni bir dünya düzeni kurulmaktadır. ABD-Türkiye ilişkilerinin bu değişimden etkilenmesi doğaldır.

-ABD’nin Türkiye’yi kaybetmesinin jeopolitik maliyeti büyüktür.

-ABD ile Türkiye arasında dengeli ilişkiler ve gerçek bir stratejik ortaklık hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.

-ABD her zaman kendi çıkarları için Türkiye’yi Atlantik yörüngesinde bir uydu gibi görmek istemektedir. Meselenin asıl nedeni budur.

-Soğuk Savaş sonrası dönemde, ABD’nin bölgesel çıkarları ile Türkiye’nin güvenlik çıkarları çoğu zaman ayrışmakta, hatta çatışmaktadır. Bu gerçeği ABD’nin de kabul etmesi gerekir.

-ABD’nin dayattığı PKK-YPG devleti Türkiye için öncelikli güvenlik meselesini oluşturmaktadır.

-ABD-Türkiye ilişkileri ve ABD ve Türkiye’nin işbirliği yapabileceği alanlar yeniden tanımlanmalıdır.

-ABD, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çıkarları karşısında oluşan cepheyi desteklemekten vazgeçmelidir.

-ABD’nin hataları ve dayatmaları, Türkiye’yi Avrasya’ya itmektedir.

SON SÖZ:

RAND raporunda ifade edilen stratejik öneriler, Türkiye’nin içişlerine müdahaledir. Kabul edilemez. Ancak, bu önemli rapor tartışılmalıdır.

Nejat Eslen / Odatv.com