Abone Ol

Türkiye seçim gecesi yine onları izleyecek

Sandıktan tek parti iktidarı mı yoksa koalisyon mu çıkacak? Heyecan dorukta. Milliyet gazetesinden Gizem Coşkunarda, seçim yayınında en çok izlenen iki kanalın haber merkezine gitti, nasıl hazırlandıklarını konuştu.

Türkiye seçim gecesi yine onları izleyecek

Cumhurbaşkanlığı seçimi, yerel seçimler ve 7 Haziran’daki genel seçimler derken Türkiye bugüngenel seçim için yeniden sandık başına gidiyor. 1.5 yılda dördüncü defa oy kullanan halk için işin asıl heyecanlı kısmı sonuçları televizyondan takip etmek oluyor. Son üç seçimdir Türkiye’nin en çok izlenen iki seçim programının sunucularıyla konuştuk. Kanalların haber merkezlerinde ziyaret ettiğim sunucular ekranda gördüğümüzün aksine daha spor giyiniyor ve bolca gülüyorlar. Yayındaki ciddiyetlerinden eser yok.


CNN Türk’ün ekonomi müdürü Emin Çapa bir an olsun yerinde durmuyor. fox tv anchorman’i Fatih Portakal ekran dışında sert bir mizacı olmadığını söylüyor. İzleyiciye FOX TV ekranından her Sabah “Günaydın” diyen İsmail Küçükkaya’nın kanalda selam verip konuşmadığı tek bir kişi yok. Kanalların uzun ve yoğun geçen seçim yayınlarını sunmak için onları seçmelerinin sebebi de böylece anlaşılıyor; bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri!

Aylar öncesinden seçim programı için çalışmaya başlayan bu isimlerin arkasında kocaman bir ekip var. İnce eleyip sık dokuyorlar. Onlar da bu mutfakta hazırlananlarla yayına çıkıp her daim enerjiyi yüksek tutmaya çalışıyorlar. Altı saat süren uzun ve yorucu program esnasında izleyicinin hiç sevmediği Reklam araları onların cankurtaranı diyebiliriz. Yemeklerini de o arada yiyorlar,
tuvalete de o arada gidiyorlar. Tanıdıklarından gelen “Sonuçlar nasıl, hangi parti önde, Allah aşkına söyle” telefonları da işin cabası...

Sunucuların arkadaşlarıyla aralarında YSK tarafından geç saatlere kadar kaldırılmayan seçim yasağı için şifreleri var elbette. Emin Çapa eşim dahil kimseyle konuşamıyorum dese de ben Fatih Portakal’ın kalemlerine dikkat edin derim...

FOX TV Anchorman’leri Fatih Portakal Ve İsmail Küçükkaya:

“İnşallah siyasiler uzlaşır, bu seçim son olur”

-Bir seçim yayınının kamera arkasında neler oluyor? Nasıl hazırlanıyorsunuz?

Fatih Portakal:İstanbul ve Ankara haber merkezleri ortak hazırlanıyor. Sayımız 100’den fazla. Tüm organizasyonu Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk ve Murat Keskin yapıyor. Biz toplantılara giriyoruz, grafiklerin karışık olmamasını, basit şekilde hazırlanmasını konuşuyoruz. Yaklaşık iki ay öncesinden çalışmaya başlıyoruz. Bizim görevimiz, iki aylık çalışmanın hakkını vermek için ekranda yaptığımız sunumu başarıyla taçlandırmak.

İsmail Küçükkaya:Doğan Şentürk ve tüm haber ekibi bütün gece çalışıyor. Teknik yönetmenler muazzam bir iş çıkarıyor. Bütün editörler sabaha kadar burada oluyor. Ben bugüne kadar teknik ve haberci kadrosunun bu kadar iç içe çalıştığı ve heyecanın bir an bile düşmediği bir yer hiç görmedim.

“İki ajansı takip etmek manipülasyonu önlüyor”

-Bu seçim yayını için hazırladığınız yeni grafikler var mı?

Fatih P.:İki ya da üç farklı yeni grafik olacak ve karşılaştırma yapmak açısından bize kolaylık sağlayacak. 7 Haziran’dan sonra nasıl bir değişiklik yapabiliriz diye konuştuk. Temel aynı, katlar aynı, biz o katların üzerinde biraz oynama yaptık. 7 Haziran seçimiyle bu seçim arasında ne değişti onu göreceğiz yeni grafiklerde.

İsmail K.:Bu seçimde de hem Cihan Haber Ajansı hem de Anadolu Ajansı’nın sonuçlarını vereceğiz. Çünkü ilk etapta iki ajansın sonuçları farklı oluyor. Gecenin sonunda makas daralıyor ve aynı rakamlara ulaşılıyor. Fakat bizim iki ajansın sonuçlarını da vermemiz manipülasyonu engelliyor. Mesela ajanslardan bir tanesi, bir partinin oylarını erken saatlerde daha az gösteriyor ve bu durum sandık başındaki insanları da etkiliyor.

“İkili yayınlar için buluşup hazırlık yapmıyoruz”

-İyi bir ikili oldunuz. Nasıl hazırlanıyorsunuz yayınlara?

İsmail K.:Biz Fatih’le bir araya gelip prova yapmıyoruz. Bu bizim dördüncü seçim yayınımız olacak hiç çalışmadık. Mesela en son Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığımız yayında inanın ben Fatih’i yayından iki saat önce gördüm. Sarıldık, öpüştük “Nasılsın kankam” dedi Fatih, konuştuk ama birbirimizin sorularına bile bakmadık. Bir tek şunu söyledi, “Bir konuda birimiz soru sorduğunda diğerinin de aynı konu hakkında sorusu varsa oradan yürüyelim.” Bu kadarlık bir anlaşma yaptık. İnsanlar da yarattığımız özgürlük duygusu ve samimiyeti sevdi.

Fatih P.:Bu yeterlilikten kaynaklanıyor aslında. 19 yıldır televizyonculuk yapıyorum. Hiç gazetede çalışmadım. İkili sunumlara alışık değilim. İkili sunum yapmak uyumdan geçer, kolay sağlayamazsınız. Partnerinizin iyi olması gerekiyor. Birbirinizi kabullenmeniz gerekiyor. İsmail ile biz böyle bir sorun yaşamadık. İsmal’in bir Ankara kimliği var, orada gazetecilik yaptı. Siyasete alışkanlığı ve sıcaklığı var. Üç sezondur televizyonda olmanın verdiği rahatlık var. O yüzden hepsi pekişiyor. Anlaşabileceğim insan sayısı bir ya da ikidir. Bunlardan biri İsmail çıktı. İsmail’le artık gözlerimize bakarak, el hareketiyle birbirimizi anlıyoruz. Bunlar önemli şeyler.
En önemlisi de egosuz olmaktır.

-Sizce bu defa seçmen katılım sayısı nasıl olur?

Fatih P.:Ben daha da artacağını düşünüyorum. En son Ankara’da yaşananlar ve birkaç gündür bir medya kuruluşuna yapılanlardan sonra seçime katılma oranının daha da artacağını düşünüyorum. Yüzde 84’ü aşacağımızı zannediyorum. O katılım nasıl bir sonuç çıkarır göreceğiz.

-Bu seçimde vatandaşın sandığa gitme sebeplerinden ilki nedir?

İsmail K.:7 Haziran’da birinci etken ekonomiydi ama bu defa terör ve kutuplaşma ön plana çıktı. Aslında çok nafile bir seçim bu. Normalde biz
7 Haziran’da kararımızı vermiştik. Ama milletle de inatlaşılmaz, millet gidecek yine oyunu kullanacak.

-Seçim sonuçları geçen seçimde YSK’nın kararıyla çok geç açıklanmıştı. Bu defa yine öyle olur mu dersiniz?

İsmail K.:Geçen Sefer Bütün TV kanalları deldi o yasağı. Çünkü çok uzun sürmüştü. Bu defa inşallah YSK daha erken bir saate açıklanmasını uygun görür. Biz seçim için çok heyecanlıyız. Bizden daha heyecanlısı olmayabilir. Ülkemizi çok seviyoruz ve bu seçimin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden herkesi mutlaka oy vermeye davet ediyoruz. Ben Gülse Birsel gibi düşünüyorum, oy kullanmayıp da tatile gidenlerle bütün ilişkimi gözden geçireceğim.

-Her zamanki canlı yayınlardan daha heyecanlı değil mi?

Fatih P.:Seçim programları çok özel bir durum. Sabah, akşam haberleri ise bizim rutinimiz. Böyle giderse seçim yayınlarını da rutine çevirecekler, heyecanı kalmayacak işin. Fakat biz en kötü durumda dahi tansiyonu yüksek tutmak zorundayız. Liderlerin görevi, partilerini birinci çıkarmak. Bunu ekrana yansıtan kişiler olarak bizim işimiz de ertesi gün reytinglerde birinci çıkmak. Bizim görevimiz izlettirmek. Bu haberi nasıl izlettirebiliriz diye düşünüyoruz. Hep bunun kaygısı içindeyimdir. Bu seçimde yine bu özel günü özel bir şekilde izlettireceğimize inanıyorum.

Türkiye seçim gecesi yine onları izleyecek - Resim: 1

İsmail Küçükkaya ve Fatih Portakal haber merkezi çalışanlarıyla birlikte...

“Ne zaman reklam girse herkes tuvalete koştu”

-Yayın sırasında yaşadığınız ilginç anlar oldu mu?

Fatih P.:Her yayında o kadar çok oluyor ki aslında. Geçen seçim yayınına ilk defa bir sponsor alındı. Bir su markası bize sponsor oldu. Yayın boyunca devamlı su içtik, dolayısıyla yayın boyunca sık sık tuvalete gitmek zorunda kaldık. Bizi epey güldürmüş ve zorlamıştı bu durum. Altı saatlik yayın boyunca bir an önce reklam girsin diye bekledik hepimiz. Ne zaman reklam girse herkes tuvalete koştu. Bu seçimde de aynı marka sponsor olacakmış herhalde.
Bu defa o kadar zorlamayız ama.

-Ülkemizin geleceği hakkında temennileriniz nedir?

Fatih P.:Güzel günler gelsin, bu seçim inşallah son olur. Siyasiler de artık bir şekilde vatandaşların reflekslerini göz önüne alıp bizleri daha iyi günlere götürmenin çabası içinde olurlar. Koltuklarını ve ikballerini düşünmekten ziyade vatandaşın geleceği hakkında kafa patlatırlarsa daha iyi olur.

İsmail K.:Türkiye çok kutuplaştı.  Ben artık siyasilerin uzlaştığını görmek istiyorum. Tokalaştıklarını, aynı masaya oturduklarını görmek istiyorum. Türkiye için birlik olabildiklerini, birbirlerinin gözünün içine bakabildiklerini görmek istiyorum. Millet bunu test etsin. Parlementer demokratik sistemimiz güçlensin istiyorum, başka bir sistem istemiyorum. Toplum olarak normalleşmeye, restorasyona, tamire ihtiyacımız var.

“Seçim haftasına girerken neredeyse dışarı çıkmıyorum”

-Seçim yayını öncesinde nasıl hazırlanıyorsunuz? Dinlenmeye özen gösteriyor musunuz?

Fatih P.:Benim için rutin ama özel bir program. Ben o gün öğlen saat 3.30 gibi kanala geliyorum. Takım elbisemi giyiyorum, makyajımı yaptırmadan önce grafiklere bakıyorum ve saat 5.30 gibi ekranda hazır olarak bekliyoruz. Yaptığımız iş bu. Ekstra bir dinlemek ya da grafiklere bakmak gibi bir hazırlanışım yok. Doğaçlama alıp götürüyorum yayını.

“Bizim için yılın galası”

İsmail K.:Benim için ekstradan bir zorluğu var aslında. 3 seçimdir hep bunu yapıyorum. Gece yayını bittikten sonra iki saat kadar kestirip tekrar sabah yayınına çıkıyorum. Neredeyse 15 saat yayın yapmış oluyorum. Seçim yayını gece 2’de bitti diyelim, çok hızlı bir şekilde eve gidip, 2 saat kestirip, bir duş alıp tekrar yayına geliyorum. Bunun için çok iyi dinlenmek gerekiyor. Özellikle son iki gün uyku ve beslenmeye çok dikkat ediyorum. Ekrana çıkan insanların normalde de hasta olmaması gerekiyor ama ben mesela seçim haftasına girerken neredeyse dışarıya hiç çıkmıyorum en ufak bir mikrop kapmamak ya da üşütmemek için. Bu bizim için yılın galası. Hep açık havada yürürüm ben ama son bir hafta onu da yapmıyorum. Çok formda ve enerjik olmak istediğim için her şeye dikkat ediyorum.

“Kalemlerimin renkleri aslında tüyo veriyor”

-Twitter’dan seçim sonuçlarını soranlar, şifre vermenizi isteyenler oluyordur...

İsmail K.:Fatih’le geçen seçimde yayına başlarken biraz tedirgindik. Sonuçları görüyoruz ama duyuramıyoruz. İnsanlar yüzümüze, gözümüze bakarak sonucu anlamaya çalışıyorlardı.Twitter’da insanlar “Bunların yüzü gülüyor, filanca parti kesin önde” diye tweet atıyordu. O kadar çok arayan oluyor ki yetişemiyoruz. Sosyal medyadan gelen mesajların haddi hesabı yok, yetişmek mümkün değil.

Fatih P.:Ben bazı arkadaşlarıma tüyo veriyorum zaten. Şifrelerim var. Özellikle ellerimdeki kalemlere dikkat edin diyorum. “Kalemlerimin renkleri sonuçları açıklıyor.” Bu seçimde  bazı arkadaşlarıma söyledim, kalemlere dikkat edin dedim. Yine iki kalemle yayına çıkacağım. Renklerin ne anlama geldiğini buradan söyleyemem tabii ama onlar biliyor. YSK uygun gördüğü saati bildiriyor. Bu duruma yapacak bir şey yok ama daha erken bir saatte de açıklanabilir tabii.

-Cep telefonunuzdan arayanlar oluyor mu?

Fatih P.:Biz saat 5’ten itibaren görüyoruz tabii neyin ne olduğunu ama paylaşamıyoruz. Bu mesleğin içinde olmayan ama merak eden insanlar oluyor. Arıyorlar, “Fatih, nasıl gidiyor, nasıl sonuçlar, kim önde?” diye soruyorlar. Kimi üzülüyor kimi seviniyor.

CNN Türk Ekonomİ Müdürü Emİn Çapa:

“Tek parti iktidarı varsa kravatınızı düzeltin, sağa doğru bakın diyorlar”
-Bir seçim yayınının kamera arkasında neler oluyor? Nasıl hazırlanıyorsunuz?

Yayının hem editoryal hem de teknik tarafı var. Teknik taraf için dışarıdan hizmet aldığımız bir firma var. Yazılım hazırlıyorlar bizim için. Ayrıca kendi bilgi işlem servisimiz var. Editoryal kısım da yine ikiye ayrılıyor. Mirgün (Cabas), Ahmet (Hakan) ve Şirin (Payzın) sonuçlar üzerine konuşuyorlar. Benim görevim ise iki şey yapmak. Biz CNN Türk ekonomi servisi olarak verileri seyircinin anlayabileceği hale getirmek ve yorumcuların doğru yorumlar yapabilmeleri için doğru analizler aktarmaktan sorumluyuz. Bu tarafta
6 kişi bu görevi yapıyoruz. İzleyici bizim hazırladığımız grafiklerin
3’te 2’sini bile görmüyor ekranda.

“700’ün üzerinde seçim grafiğimiz var”

-Yeni seçim yayını için de bolca grafiğiniz var o halde.

67 ana grafiğim var ama onların alt kırılımları da var. 2011 seçimleriyle bile il il kıyaslıyorum. O kırılımlara da inince 700’ün üzerinde grafik oluyor elimde. Her ihtimale karşı bir grafik hazırlıyorum. HDP barajı geçerse, AKP tek başına iktidar olursa, MHP barajı geçemezse gibi bütün olasılıkları göz önünde bulundurarak analizler yapıyoruz. Koalisyon görüşmeleri devam ederken Cumhurbaşkanı 9’uncu muhtarlar toplantısı yaptığında “Ben seçim çalışmalarına başlıyorum” dedim. Muhtarlar toplantısı yapılıyorsa seçim geliyordur çünkü.

-AKP tek başına iktidar olamazsa kim kiminle koalisyon yapabilir diye grafikler de hazırlamışsınızdır öyleyse...

Aslında elimde 3 farklı grafik var tabii bununla ilgili. Kullanır mıyım, ondan çok emin değilim... Türkiye artık o kadar kutuplaştı ki programda çok matematiksel bir analiz anlatıyorum “Oylar şöyle dağılırsa AKP tek başına iktidar olamaz” diyorum. Hemen “AKP iktidar olamasın diye akıl veriyor, oy istiyor” diyorlar. Ertesi gün tam tersi bir analiz anlatıyorum, “AKP şu bölgelerden oy alırsa iktidar olabilir” diyorum bu defa “AKP’ye akıl veriyor iktidara gelmesi için” diyorlar. Halbuki bunlar datalar üzerinden anlattığım şeyler. Dolayısıyla bu konuya ne kadar gireceğim bilmiyorum ama koalisyon için gerekli olan vekil sayısını göstereceğim.

-Bu defa seçimin belirleyeni ne olacak?

Mesela geçen seçimin belirleyeni HDP’nin barajı aşıp aşamayacağıydı.
Bu seçimde ise böyle bir endişe yok. Bu defa kritik soru AKP tek başına iktidar olacak mı, olmayacak mı? Ayrıca seçimin bir belirliyicisi de katılım sayısı olacak. Aslında Türkiye’de katılım sayısı oldukça iyi. Amerika’da ve Avrupa’da bu kadar katılım olmaz. Öte yandan seçimin sonucunu en belirsizleştiren şey Ankara saldırıları. Ankara saldırılarının iki ucu açık yansımaları olabilir. İktisatçı tarafımla şunu söyleyebilirim ki tıpkı krizlerde yaşananları görebiliriz. Yani insanlar “Yeter artık bir hükümet olsun, kontrol altına alsın her şeyi” deyip AKP’ye dönebilir ya da “Bunlar bu işi beceremiyor” diyebilir.

“Seçimden önce hiçbir faaliyette bulunmam”

-İki ajansı takip ediyorsunuz ama açılan sandık sayısı yüzde 30 iken siz yüzde 40 gösterebiliyorsunuz. Nasıl oluyor bu?

Bizim geliştirdiğimiz yazılım ajansların hangi sandıkları saydığına bakıyor. Dolayısıyla oyların yüzde 30’u açıklanmışken biz yüzde 40’ını verebiliyoruz. İki ajans farklı sandıkları saydığı için aslında açılan sandık oranı daha yüksek oluyor.

-Seçim yayını öncesi nelere dikkat ediyorsunuz?

Geçen seçim pazardan çarşamba akşamına kadar 3 günde 6 saat uyudum. Sosyal medyada “CNN Türk’ü Emin Çapa’ya zimmetlemişler galiba” diye tweet’ler dolaşıyordu.
“Bu adam ne zaman uyuyor? Yattım vardı, kalktım yine var” yazanlar oldu. Seçimden önce birkaç gün hiçbir faaliyette bulunmuyorum. Migrenim tutmasın diye sabahtan ilaç alıyorum.

“Kıvır kıvır derken kameraya yakalandım”

-Yayın esnasında başınıza komik olaylar geliyor mu?

Saat 7’yi geçmişti, oylar da yüzde 30’u geçmişti fakat YSK seçim yasağını hâlâ kaldırmamıştı. Mirgün bir ara şöyle diyordu,
“En çok oy aldığını düşündüğünüz partinin oyu düşüyor, barajı geçip geçmeyeceğini düşündüğünüz partinin oyu yükseliyor.” Ben de o esnada çok kötü yakalandım.Reji beni seçmiş görüntüde, Mirgün’e iki elimle “kıvır kıvır” hareketi yapıyorum. Birden kendimi kıvırma hareketi yaparken gördüm büyük ekranda.  Twitter’dan “Emin Bey, tek başına iktidar varsa kravatınızı düzeltin, sağa doğru bakın” diyorlar. Geçen gün de profesörlerin olduğu bir toplantıdaydım, “Emin Bey aramızda bir şifre koyalım, siz yayında o şifreyi söyleyin, biz anlayalım” dediler. “O an o şifre benim aklıma gelmez.  Şifre Emin olsa dahi unuturum” dedim. Bir yandan reji kulağıma konuşuyor, veri sürekli akıyor. İki ayrı ajansı takip ediyoruz. Başka bir şeyle uğraşmam mümkün olmuyor.

CNN Türk’te Ahmet Hakan, Mirgün Cabas ve Şirin Payzın sonuçları yorumlayacak.

“Sonuçları öğrenmek için eşimi arıyorlar”

-Sonuçları öğrenmek için cep telefonunuzdan arayanlar oluyor mu?

Yayın yasağı geçen seçim çok geç saatlerde kalktı. Elimizde sonuçlar vardı fakat açıklayamadık. Bana ulaşamayan birçok arkadaşım merakından eşimi aramış. “Emin’e ulaşamadık, o görüyormuş, sana söyledi mi” diye sormuşlar. Tabii ben o arada yoğunluktan dolayı eşim dahil kimsenin telefonuna bakamıyorum.

-Reklam aralarında neler yaşanıyor?

Çok fazla su içiyoruz. Ben normalde hiç kola içmem ama o gün kafein için içiyorum. Her zaman yemek yeme fırsatı bulamıyoruz. Sürekli yanımızda atıştıracak bir şeyler oluyor. Onun dışında birbirimize laf yetiştiriyoruz tabii. Bir de sürekli, datanın bize verdiği önemli bir bilgi varsa ona bakıp, reklam dönüşü ne konuşacağımızı kararlaştırıyoruz.