Abone Ol

Sosyetik kasap Nusret: ABD'ye 9 kere vize için başvurdum, vermediler

Markasını dünyanın dört bir yanına taşıyan, sosyal medyadaki paylaşımlarıyla gündem olan Nusret, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a ilginç açıklamalarda bulundu.

Sosyetik kasap Nusret: ABD'ye 9 kere vize için başvurdum, vermediler

İşte o röportaj

■ Ülkemizde normalleşme süreci başladı. Yeni dönem için Nusret olarak siz nasıl hazırlıklar yaptınız?

Bizim için hijyen açısından değişiklik olmayacak. Etlerimizin hazırlandığı fabrikada zaten hep olağanüstü dönemdeymişiz gibi kuralları uyguluyoruz. Havalandırma sisteminden maskesine kadar titizlik içinde ürünlerimizi hazırlıyoruz. Yeni düzende bu koşullara herkes uymak zorunda.

■ 2000'e yakın çalışanınız var. İşveren olarak restoranların kapalı olduğu dönemi nasıl geçirdiniz?

Bu dönemde ben çalışanlarıma maaşlarında kesinti yapmadan ödeme yaptım. Biz bir aileyiz, bu zor dönemde ekibimin ailelerinin tüm ihtiyaçlarını karşıladım. İki bin çalışanımla bire bir iletişim içindeyim. Hepsinin kalbine dokunuyorum. Ben de 15 sene başkasının yanında çalışıp bu noktaya geldim.

■ ‘Here from zero’ (Sıfırdan bu noktaya) tam size uygun bir ifade…

Evet, 13 yaşımdan beri hiç durmadan çalışıyorum. İşini severek yapmak çok önemli. Bugün dünyanın dört bir yanında restoranlarım var, hepsi de çok büyük ilgi görüyor. New York’taki restoranıma günde bin kişi geliyor mesela. New York’ta başarılı olmak çok belirleyici. Orada başarılı olursan zaten dünyada da başarın devam eder.

■ Başarı çıtanızı çok yükseklere taşıdınız…

Ortaklarım, abilerim Mithat Erdem ve Ferit Şahenk ile mükemmel üçlü olduk. Amerika’da, Paris’te ve Milano’da yeni restoranlar açacağız. Yakında 30 restoranımız olacak.

BAŞARI İÇİN HEDEF KOYUN

■ Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dört tane ülkede restoranım ve kalacak yerim var. Vakalar çıkmaya başladığı dönemde ben ülkeme geldim. Süreci burada geçirmek istedim. Türkiye sağlık sistemi açısından dünyaya örnek oldu. Yurtdışından gelenlere karantina döneminde büyük bir ilgi vardı. Ben birebir yaşadım. Doktorlarımızdan, hemşirelere kadar hepsi çok yakından ilgileniyor ülkemizde. Hem de tüm bu bakımlar ücretsiz yapıldı. Hastanelerimiz de dünyada örnek. İyi ki de bu dönemi Türkiye’de geçirdim. Eskiden parası olan tedavi için yurt dışına giderdi, şimdi ise yurt dışından insanlar ülkemize gelecek. Bizim ülkemizdeki rahatlık özgürlük dünyanın hiçbir ülkesinde yok.

■ İlk restoranınızı açtığınızda bu noktaya geleceğinizi düşünüyor muydunuz?

Benim 15 sene önce de, 20 sene önce de hedefim vardı. Bugün de hedeflerim ve heyecanım var. Gençlere de buradan söylüyorum, başarı için hedef koymak, güven vermek, çalışmak gerekiyor. Amerika’ya 9 kere vize için başvurduğumda ret yemiştim. Şimdi havalimanında beni CIA, FBI polisi uçağın kapısından alıp, pasaporttan geçiriyor. Yani pes etmemek ve mücadele etmek çok önemli.

NUSRET ARTIK BENİM DEĞİL TÜRK HALKININ MARKASI

■ Her milletten insan sizinle fotoğraf çektirmek, konuşmak için yarışıyor. Nedir bunun sırrı?

Güven ve samimiyet bence. İnsanlar benim samimiyetimi görüyor, hissediyor. Ben ülkemizi dünyanın her yerinde temsil ettiğime inanıyorum. Bugün İsrail’de de, Amerika’da da, Dubai’de de insanlara ‘Nusret’ deyince, ‘Türkiye’ diyor. Nusret markası benim değil, Türk halkının artık. Bununla da gurur duyuyorum. Eskiden et deyince akla Amerika, Brezilya ve Japonya gelirdi. Nusret bu algıyı değiştirdi. Şimdi et deyince akla Nusret ve Türkiye geliyor.

■ Sizce Türkiye’nin global düzeydeki en büyük markası hangisi?

Kendi markam. Nusret, Türkiye’de son yüzyılın dünyaya açılan en büyük markası. Bunu başarmış olmakla da gurur duyuyorum.

DÜNYADA BİZİMKİ KADAR GÜZEL HAVALİMANI YOK

■ Restoran zincirleriyle mutfağımızın tanıtımına da büyük katkı sundunuz…

Fransa’nın, İtalya’nın nasıl büyük markaları varsa, ben de ülkemi temsil açısından öyleyim. Ben ülkesine çok bağlı biriyim ve çok büyük bir onur benim için ülkemin mutfağını, kültürünü tanıtmak. Turistler İstanbul’a gelince havalimanından direkt restoranlarımıza geliyor. Sanki Nusret dünyanın sekizinci harikasıymış gibi daha otele gitmeden restoranlarıma geliyor. Ben de yabancı misafirler ağırlıyorum. Onlar da İstanbul’a gelince hayran kalıyorlar. Şimdi İstanbul Havalimanımız var. İlk dakikadan hayranlıkları orada başlıyor. İstanbul Havalimanı’mızla da gurur duyuyorum. Çok seyahat eden biriyim. Dünyanın birçok yerindeki havalimanı biliyorum. Dünyanın hiçbir yerinde İstanbul Havalimanı kadar güzel ve geniş bir havalimanı yok. Yollarımızla, köprülerimizle ülkemizin ne kadar güçlü olduğunu turistler de görüyorlar.

HAYAT OKULUNDA EĞİTİM ALDIĞIM İÇİN MUTLUYUM

■ Bu kadar popüler olmak ve para kazanmak nasıl etkiledi sizi?

Hayatımda hiçbir şey değişmedi. Eskiden 18 saat çalışıyordum, şimdi 20 saat çalışıyorum. Bunun sarhoşluğuna kapılmam. Hep şükrediyorum. Çocukluğumu yaşama şansım olmadı, çalışmak zorundaydım. Orta 1'de okulu bırakmak zorunda kaldım. İyi ki de erken yaşta çalışmaya başladım.

■ ‘Keşke okusaydım’ diyor musunuz şimdi?

Yok. İyi ki de okumamışım. İyi ki de genç yaşta iş hayatına girmişim. Ben hayat okulunda eğitim aldım. Kendimi geliştirdim. Harvard Üniversitesi’nden beni konuşmacı olarak çağırıyorlar. Üniversiteler başarımı derslerde anlatıyor. Ben bir marka yarattım ve bunu evrensel hale getirdim. Bugün nereye gidersen git Nusret biliniyor. Ülkeler arası kültür elçiliği yapıyorum. Dünyanın her coğrafyasındaki insanlara ülkemi, mutfağımı ve kültürümüzü tanıtıyorum. Sosyal medyada 28 milyon takipçim var. Orada yaptığım bir paylaşım dünyanın her yerindeki insanlara ulaşıyor. Türkiye’nin tanıtımına bu açıdan da çok büyük katkı sunduğumu düşünüyorum. Sosyal medya bugün en büyük silah bence. Bu gücü ilk keşfedenlerden biriyim.

BU KRİZDEN DE GÜÇLENEREK ÇIKACAĞIZ

■ Dünya ekonomik açıdan daralmaya giderken, siz yeni restoranlar açacağınızı söylediniz. Riskli değil mi?

Ben risk almayı seviyorum. Markamın global alandaki gücüne güveniyorum. Krizi fırsata çevirmek gerekiyor. Ekonomi açısından umutsuz değilim, özellikle de ülkemiz için. Çünkü Türkiye kriz dönemlerinden hep güçlenerek çıkmıştır. Şimdi de dünyanın içinde bulunduğu bu dönemden de güçlenerek çıkacak. Dünyanın en güçlü on ekonomisinden biriyiz. Bunu koruyabilmek bile çok önemli. Ülke olarak başımıza gelen zorluklar başka bir ülkenin başına gelseydi 50 yılda bile toparlanamazdı. Gücümüz birlikten geliyor. Bu birlik hep devam etmeli. Bizim de petrolümüz; mutfağımız, tarihimiz ve doğamız. Bu yanlarımızı dünyaya daha iyi tanıtırsak çok daha güçlü bir noktaya geleceğimize inanıyorum.

İŞTEN ADAM ÇIKARMAM İŞE ADAM ALIRIM

■ Dünyaya Türkiye’den kendi yetiştirdiğiniz ekipleri gönderdiniz. Ve onları aileleriyle ülkelere yerleştirdiniz…

Evet. Nerede restoran açarsam açayım ben kendi ekibimi götürüyorum. Çünkü hem sistemimizi biliyor, hem kültürümüzü. Onlara, aileleriyle birlikte Amerika’da çalışma imkanı sunuyoruz. Nusret bugün tüm ekibine Los Angeles’ta da, New York’ta da, Miami’de de, Londra’da da yani restoranlarımızın olduğu her yerde çalışma fırsatı veriyor. Nusret işten adam çıkarmaz, işe adam alır. Pandemi döneminde sadece Türkiye’deki çalışanlarımı değil, yurt dışındakileri de işten çıkarmadım ve maaşlarını aynen verdim.

ANNEM ŞÖHRET OLDUĞUMU BİLMİYOR RESTORANIM VAR SANIYOR

■ Anneniz bu kadar popüler olmanızı nasıl karşılıyor?

Benim annem de, babam da okur-yazar değiller. Onların ayrı bir dünyası var. Annem benim bu kadar popüler olduğumun farkında değil. Restoranı var, iş yapıyor diye biliyor.

■ Anne ve babanızın adına Erzurum’da külliye yaptırdınız…

Evet. İyi ki yaptırdım. Aile çok kıymetli benim için. 13 yaşımdan beri çalıştığım için ailemle çok vakit geçiremedim aslında. Hala da çok sık görüşemiyoruz çünkü çok çalışıyorum.